HOŞGELDİNİZ

Yapım Laboratuvarı : Yapımcılık ile ilgili bilmek istediğiniz herşey...Zeynep Özbatur Atakan'ın gözlemleri, deneyimleri, paylaştıkları...

31 Ocak 2012 Salı

BELGESEL SİNEMACILAR İÇİN ÖNEMLİ BİR FIRSAT

Sevgili Dostlar,
bugün sizlerle aşağıda bir bülten paylaşamak istiyorum. Geçen hafta Angelopoulos'un Atina'da ki cenaze töreninde Selanik Film Festivali yöneticilerinden Dimitris Kerkinos ile konuşurken,bu çalışmadan haberdar oldum. Bence çok güzel bir çalışma... Buraya katılmak isteyenler için aşağıda irtibat numaraları var. Yapım Laboratuvarı olarak 'belgesel sinema' ya çok önem veriyoruz. Buraya katılmak isteyip, bizden yardımcı olmamızı isteyenler, 0 212 2524556 numaralı telefondan Özlem Erol'a  not bırakırsa size geridönüş yaparız. Başvuru formu www.filmfestival.gr adresinden bulabilirsiniz.


14. Selanik Belgesel Filmler Festivali – 21. Yüzyılın Görüntüleri

14. Selanik Belgesel Filmler festivali kapsamında düzenlenen belgesel marketine, bu sene, Doc in Progress/Yapım aşamasındaki Belgeseller adıyla yeni bir bölüm açılıyor.
Bu bölüm, çekim ya da post-prodüksiyon aşamasında olan Akdeniz, Orta ve Doğu Avrupa yapımı, en az 50 dakikalık belgesellere açık olacak. Seçilen projeler, festival kapsamındaki film marketine davetli dağıtımcılar, satış ajansları, yapımcılar ve/ve ya onların temsilcileri gibi sinema endüstrisi profesyonellerine sunulacaktır.
Çekim ya da post-prodüksiyon sürecinde bir belgeseliniz varsa, başvuru formuyla birlikte, filminizden parçalar ya da sahnelerin yer aldığı 20 dakikalık bir dvd ile en geç 6 Şubat 2012 tarihine kadar başvurabilirsiniz.
Başvurularla ilgili daha fazla bilgi edinmek için Yianna Sarri ile iletişime geçebilirsiniz: sarri@filmfestival.gr
Başvuruların gönderileceği adres:
Thessaloniki International Film Festival
Doc Market - Works in Progress
Ms. Yianna Sarri
9 Alexandras Av. 11473
Athens – Greece


Başvuruda bulunabilecek ülkeler: Arnavutluk, Bosna-Hersek, Bulgaristan, Cezayir, Çek Cumhuriyeti, Fas, Fransa, Filistin, Hırvatistan, İspanya, İsrail, İtalya, Karadağ, Kıbrıs, Libya, Lübnan, Macaristan, Malta, Makedonya, Mısır, Polonya, Portekiz, Romanya, Sırbistan, Slovenya, Slovakya, Suriye, Tunus, Türkiye, Ürdün Yunanistan.

30 Ocak 2012 Pazartesi

DAĞITIM-PAZARLAMA



Bir sinema filminin, 'dağıtım ve pazarlama süreci' en önemli süreçlerinden birisidir.

Proje projelendirme çalışmasında, konulan 'hedef' ile doğrudan ilgilidir.

Dağıtımcı şirket, bir sinema filminin sinemalarda gösterilmesini sağlayan, bunun için gereken tanıtım ve pazarlamadan sorumlu şirkettir.
Bir filmin dağıtım stratejisini belirlemek çok önemlidir. Bunun en sağlıklı yolu 'dağıtımcı ve yapımcı'nın birlikte bu stratejiyi oluşturmasıdır.
Tanıtım konusu, bir filmin 'dağıtım' sürecinde devreye girer. Filmin afişinden, gazete ilanlarına, fragmanına, web sitesine, basın dosyasına kadar filmin yapısına uygun tasarlanmalıdır. Günümüzde 'sosyal medya' içerisinde gelişne yeni pazarlama kavramları bir filmin tanıtımda önemli bir yer tutmaktadır.

'Yapımcı', dağıtım ve pazarlama sürecini iyi yönetebilmesi için, 'proje projelendirme ' aşamasında doğru hedefler ve bu hedefe ulaşmak için dfarklı stratejiler geliştirmelidir. Bu sürecin sağlıklı geçirebilmesi için 'finans planı'nda 'dağıtım garantisi' başlığı altında, dağıtımcı ile işbirliği yapması en ideal durumlardan birisidir. Bu bağlamda, 'dağıtımcı' filmin yapım sürecinde tanıtım ve pazarlama için anlamlı öneriler getirebilir. Filmin başlama noktasında itibaren 'dağıtımcı' ile çalışma garantilenmiş olur.

Film yapıldıktan sonra da dağıtımcı ile işbirliği yapılabilir. Ancak bu önemli riskler taşıyan bir durumdur. Örneğin ben, Lola ve Bilidikd filminde 9 ay 'dağıtımcı' bulmaya çalışmıştım. 1999 yılında, Amerikan filmlerinin çok yoğun izlendiği bir dönemde, filmi ticari bulmuyorlardı. Bu nedenle, filmin duyulması ve talep görmesi için 'İstanbul Film Festivali'nde 'Uluslararası yarışma' bölümüne gönderdim. Film yarışmada 'halk ödülü' kazandı. Bu durumda, Özen Film, benim yoğun baskıma dayanamayarak, 'sınırlı' sayıda kopya ile filmi göstermeyi kabul etti. O günlerde, bu meslekte çok yeniydim ve sanıyordum ki, 'halk ödülü' almak, bol seyirci getirir. Elbette, o 'ödül', bizim dağıtıma çıkmamıza yardım etti. Ama festivallere katılıp ödül almanın dağıtımcı üzerinde büyük bir etkisi olmadığını söyleyebilirim. Bu nedenledir ki, 'hedef koyun' dediğimde, bana bir festivale katılmayı 'hedef' olarak söyleyen öğrencilerime, bu düşüncenin yanlış olduğunu söylerim.

Festivallere katılmak, tanıtımın önemli bir parçasıdır, vitrinde gözükmektir... Bunun ötesinde bir filmin dağıtımından en sağlıklı sonucun alınması için, pekçok etken vardır. Bu senaryo, yönetmen, oyuncu ile başlayıp filmin vizyona çıkacağı tarihteki hava durumu, tatiller veya spontan gelişebilecek sosyo-politik etkenlere kadar hesaplanması gereken bir süreçtir.

Bu konuda yanlış yapılan bir konu da, 'dağıtım ve pazarlama' bütçesinin, 'film yapım bütçesi' içerisinde yer almasıdır. Bu iki ayrı bütçe olarak hazırlanmalıdır. Çünkü, filmin son hali görüldükten sonra başta hedeflenen kopya sayısı, reklam giderleri gibi kalemlerin netleşmesi en sağlıklı yoldur.

Filmin prodüksiyonunun gerçekleşmesi ve dağıtım-pazarlama bütçesi biribirinden ayrı hazırlanmalı ama biribirini tamamlayacak özelliklerde olmalıdır. Yani başta konulan hedefler doğrultusunda bütçe hazırlanmalıdır.

Bu konuda sağlıklı ilerleyebilmek için, sektörde çekilen filmlerin yapım ve dağıtım-pazarlama bütçeleri arasındaki oranları gözlemlemek gerekir.  

29 Ocak 2012 Pazar

FİLM YAPIM SÜRECİ NEDİR? FİLMİ ÇEKMEK FİLMİ YAPMAK DEĞİLDİR...


Bir filmin yapım süreci şu aşamalardan oluşur:

Fikir – Proje – Proje Projelendirme -Ön Hazırlık – Çekim – Post Prodüksiyon

ve 

İzlenebilir, eksiksiz bir kopyanın üretilmesi.

Bu süreçlerin tümüne 'film yapım süreci' denir.

Düşülen en önemli yanılgılardan bir tanesi, filmin 'çekim aşamasının', filmin 'yapım aşaması' olarak algılanmasıdır. Özellikle bu düşünce ve inanç biçimi Türkiye'de oldukça yaygındır. Filmin, en zorlu aşaması 'çekim' aşaması gibi gözükse de, her aşaması 'çekim' aşaması kadar önemlidir. 'Çekim aşaması'nı filmin yapımı zannetmek, 'yönetmen'i ve 'yapımcı'yı çok ciddi sorunlarla karşı karşıya bırakır. Çünkü 'proje projelendirme' aşaması iyi halledilmemiş bir 'yapım' anlayışı, her aşamada zorluk çıkarır.

Yukarıdaki, sıralanan işlere bakılınca, hepsinin çok önemli aşamalar olduğu anlaşılmalıdır. Dolayısıyla, 'bir filmin proje projelendirme' aşaması 6 ay ile 2 yıl arasında sürebilir ve finans planında bütçenin %60'ı garantilenmeden 'çekim' aşamasına girilmemelidir. Bu projeyi, kısa süre içerisinde maddi krize soktuğu gibi, yönetmenin yaratım sürecini de olumsuz etkiler.

Proje Projelendirme aşamasınde, post prodüksiyon çalışması da çok iyi planlanmalıdır.

Yapımlab'da katılımcılarla yaptığımız çalışmalarda, 'proje projelendirme' konusu bazen aylarca sürmektedir. Zira, bu süreci iyi öğrenebilmek için mutlaka 'uygulama' çalışması yapmak gerekmektedir.

Bir filmin 'yapım' süreci ile 'dağıtım ve pazarlama' süreci biribirinden farklı süreçlerdir. Ancak aynı hedef ve amaçların çatısı altında toplanırlar. Biribirinin tamamlayan süreçlerdir.

Özetle, 'yapımcı' bir filmin yapımı konusunda 2 aşamalı süreç yönetebilmelidir. İlk aşamada alınan kararlar, ikinci aşamayı doğrudan ilgilendirdiğinden. Bu iki süreci birarada düşünmek daha doğru bir yaklaşımdır.

İkinci aşama süreç olan 'Dağıtım ve Pazarlama süreci' ni yarın sizlerle paylaşacağım.

Bu hafta konumuz 'film yapımında süreç yönetimi' olduğundan önce çalışmaların süreçlerini öncelikle ele alıyorum.

Süreci doğru yönetebilmek, 'yapımcı'nın işidir. Film yapım sürecinin,aşamaları konusunda 'aşırı iyimser' ya da 'aşırı kötümser' tutumların, bu sürece hiçbir faydası olmaz. Dolayısıyla, yapımcının hem hazırlık, hem de çalışmasının devamında yer alacağı 'saha'ları çok iyi tanıması gerekir. Süreç yönetiminde, liderlik özelliklerinin yanısıra takım çalışmasını doğru yönlendirebilmek çok önemlidir. Bu çalışmanın iyi yapılabilmesi için 'sinemada insan kaynakları' konusunu ilgilendiren pek çok konu vardır. Ayrıca doğru ve akılcı 'strateji' geliştirebilmek te bu çalışmanın temelini oluşturur.

Yarın, 'dağıtım ve pazarlama süreci' ile ilgili bilgileri aktardıktan sonra bu ayrıntıları incelemeye başlayacağız.

Herkese iyi haftalar dilerim.




YARIN YENİ BİR HAFTA BAŞLAYACAK...SÜREÇ YÖNETİMİNE GİRİŞ...

Merhaba Sevgili Dostlar,
Hayatı anlamlı yapan şeylerden bir tanesi de 'üretim' yapmak... Ama, genellikle düştüğümüz bir hata var... O da, bazen sonuca fazlaca odaklanıp, 'sürecin anlamı'nı farkedememek...


Derslerimde anlattığım 'proje projelendirme' bölümü, bu 'süreç' diye tariflediğimiz şeyin ta kendisi aslında... 


Benimle projelerini paylaşanlar, danışanlar ve derslere yeni başlayan öğrencilerim, ilk görüşmelerde 'sonuç' odaklı davranırlar. Hatta 'hedef' konusundaki yanılgıları da genellikle bu nedenden kaynaklanır. Dolayısıyla, hep filmlerinin galasını, başarısını vs...hayal ederler. Elbette bu tip hayaller,motivasyon sağlar ama ne 'hedef'tir, ne de 'sonuç'tur. Tabii bu arada kimse 'süreç' ve 'sürecin basamakları'nı düşünmez. Oysa, düşünülmesi ve yaşanması gereken 'süreç'in kendisidir. 


Geçtiğimiz hafta, oldukça yoğun duygular yaşadığım bir hafta oldu. Burada sizlerle yaptığım paylaşımlar, aslında yaşadığım süreçleri ve bu süreçlerden edindiğim deneyimleri paylaşmaktan başka birşey değil...


Yarın, yeni bir hafta başlıyor. Yeni haftada konumuz : 'Sinema filmi yaparken süreçleri yönetmek'... Çünkü bir fikrin doğuşundan, sinema filmi olana kadar geçen süreçleri yönetebilmek çok ciddi ve her seferinde 'yapımcı'ya farklı deneyimler, bilgiler kazandıran bir çalışmadır.


Ben, bir filmin yapımı sırasında,kendimde her sürecin farklı duygular bıraktığını gözlemledim. Örneğin, 'yapım'ın iskeletini oluşturma süreci, ekip kurma süreci, prodüksiyonun hazırlanma süreci, çekim süreci, post prodüksiyon süreci... sonra filmin ortaya çıkmasından sonra başlayan süreçler... Kendimi objektif bulduğum ve bulmadığım zamanlar... Hepsi çok farklı deneyimler...


İşte, yarından itibaren burada bu süreçlerin hangi aşamalardan oluştuğunu sizlerle buradan paylaşacağım.


Konularımızın başlıkları:


-Film Yapımı Hangi Süreçlerden oluşur
-Proje projelendirme süreçleri
-Ön hazırlık süreci
-Çekim Süreci
-Post Prodüksiyon Süreci
-Dağıtım ve Pazarlama Süreci




Bu başlıkları ele alıp, genel çerçevesini sizlerle paylaşacağım. Haydi tüm enerji ile yeni haftaya başlayalım...


Herkese iyi pazarlar...



28 Ocak 2012 Cumartesi

UNUTMAK-HATIRLAMAK...

THEO ANGELOPOULOS 1935-2012

Merhaba Sevgili Dostlar,
biraz önce Atina'dan, Theo Angelopoulos'un cenaze töreninden döndüm. Dün Atina 1. Mezarlık'ta yapılan tören oldukça kalabalık ve hüzünlüydü... 


Benim için ise çok ilginç bir deneyimdi. Sinema okumaya başladığım yıllarda tanıştığım Angelopoulos  sineması, benim yol haritamda kalbimi kaptırdığım filmler içinde olmasının yanısıra farklı dönemlerde, farklı bakış açıları geliştirmemi sağladı... Örneğin 'kumpanya' filmini 1986'da, 2000'de ve 2005'de  üç kez izledim... Ya da  'Sonsuzluk ve bir gün' ü  15 gün arayla izledim... Yıllar içinde gelen pek çok yeni sinema anlayışını, yönetmenleri sevip, benimsemiş olsam da, kendisini takip etmeye devam ettim. 2011 Yılının Mart ayından itibaren de, yeni filminin 'ortak yapımcısı' olduğum için, daha yakından tanıma fırsatı buldum... Çok şanslıyım... Pek çok konuda konuştuk kendisiyle, 10 ay içerisinde dört kez İstanbul'a geldi, ben bir kez Atina'ya gittim ve bir kez de geçtiğimiz yıl Cannes Film Festivali'nde buluştuk... Usta'nın sinemaya bakış açısı beni bir kez daha etkiledi... Yazılacak, paylaşılacak nice şey var... Bunların en büyük bölümü 'dostluk' olacak ki, benim için büyük bir zenginlik... Diğeri ise 'sinema sanatı' adına her an yaptığı gözlemleri... Bunlardan bir tanesini sizlerle paylaşmak istiyorum. Ofisteki konuşmalarımız sırasında bu cümleyi çok önemsediğim için kaydetmiştim. Çünkü güncel tartışılan bir konuyu çok güzel bir şekilde ifade ediyor...



''Benim yaptığım  sinema ile gişe arasında bağlantı yok. Çünkü benim 'sinema'ya bakış açım farklı... Büyük kitlelere açık bir sinema değil. Benim derdim iyi sinema yapmak. 
Ama sorun şurada: Bugünün yalnız insanları genellikle sinemaya unutmak için gidiyorlar, hatırlamak için gitmiyorlar...''


Ne dersiniz? 'Hatırlamak ve unutmak' arasındaki tercihimizi 'usta'nın ardından bir kez daha düşünmeliyiz... Zira, bugünlerde sinema ile ilgilenen pek çok genç meslekdaşım için önemli bir kavram olacaktır...





25 Ocak 2012 Çarşamba

HAYAT...

Sevgili Dostlar,
Dün telefonla, e-posta ile, sms'le ve sosyal medya üzerinden ulaştırdığınız tüm mesajlar için çok teşekkür ederim.
Hayat çok ilginç... 24 Ocak günü, yoğun bir günün ardından eve döndüm... İlk telefon kuzenimden geldi... Yengemin vefat ettiğini söyledi... Öylece koltuğa oturdum, elime telefonu alıp, aile bireylerinin bir kısmına haber verdim.
Sonra telefon tekrar çaldı ve Theo 'nun haberi geldi... Theo, ağır yaralıydı ve ameliyattaydı. Ardından kısa bir süre sonra kaybettiğimizi öğrendik..

Böyle zamanlar, hayatımızın anlamını bir kez daha sorgulamamızı sağlıyor. Ben de, aynı gece tek bir şeyi düşündüm... İnsan sevdiği işi yapıyorsa, bundan büyük mutluluk olamaz... Theo, 77 yaşında daha çekeceği nice filmin hayalini kuruyordu...'Çekeceğim çok film var' diyordu... Ve bu durum, 'O'nu herkesten daha dik ayakta tutuyordu.

Özetle, ben de işini çok seven bir yapımcı olarak, başak hiçbir işte bulamayacağım bu inanılmaz paylaşımları 'sinema' sayesinde yaşıyorum. Hayata baktığımda, güzel bir ailesinin olması, işini sevmesi en büyük zenginlik...

Yarın, Atina'ya gidiyorum... Cenaze törenine... Sevgili 'dost' ile vedalaşmaya...

Bugünkü yazım, biraz kısa ve duygularımı size aktaran bir yazı oldu. Bu blogda, bir 'Yapımcı'nın her halini tanımanızı istiyorum. Sonuçta her ne kadar burada profesyonelleşme için birşeyler yazıyorsam da, bu da hayatın başka bir yüzü... Paylaşmayı seviyorum...

Yazmaya devam edeceğim...

24 Ocak 2012 Salı

THEO ANGELOPOULOS... SONSUZLUK VE BİR GÜN...

Sevgili Dostlar,
Çok önemli bir sinemacıyı bu akşam itibarıyla kaybettik...

Kendisi setteydi... 4.haftasına girmişti... ve tüm enerjisiyle filmini yapıyordu... Sonra bir kaza oldu... Sonra... Sonsuzluk ve bir gün...

Burada, pek çok paylaşım yapıyorum... Süreci takip edenler biliyor... Yeni filminin ortak yapımcısıydım...

Ama...

Sinema eğitimim boyunca hep benim çok değerli bir 'hocam' oldu... filmlerinden nice şey öğrendim...

Hani birşey olur, sizin çok beğendiğiniz ustalarala tanışınca, 'acaba gerçekten o kadar özel mi' tedirginliği yaşarsınız ya... tanışma öncesi..

Ben Theo'yu tanımaktan çok mutlu oldum... Bana ilkeli, kararlı ve inançlı olmanın değerini bir kez daha hatırlattı... Sinemanın uçsuz bucaksız ama sağlam temellerini bir kez daha hissettirdi...

Teşekkürler Theo... Teşekkürler hayat...

Bu arada yukarıdaki fotograf, 3 Aralık 2011 tarihinde İstanbul'da Gümüşsuyu'nda benim evimde çekildi.

İyi ki varsın Sinema... Işıklar içinde Sevgili Theo...

UZUN DÖNEM YAPIMCILIK EĞİTİMİ ŞUBAT'TA BAŞLIYOR...

Merhaba Dostlar,
24 hafta süren, 'uygulamalı yapımcılık' eğitimlerimizin yeni dönemi Şubat ayında başlıyor.

'Burak Göral ile Senaryo' eğitimi yeni dönemine şubat ayında başlayacak.

'Harika Uygur ile Oyuncu Seçimi Sırları' yine Şubat ayında Atölyemizde...

Kayıt olmak için 0 212 2524556'dan Ayşegül Yeşim'e ulaşabilirsiniz...

23 Ocak 2012 Pazartesi

NAKİT AKIŞI NEDİR?



Nakit Akışı Nedir?

Belirli bir zaman süresi boyunca bir şirketin nakit pozisyonunda meydana gelen değişimlere ilişkin rapora denir. Söz konusu şirketin nasıl nakit edindiğini ve bu nakitle ne yaptığını ortaya koyar.Belirli bir dönemin başında ve sonunda şirketin elinde bulunan nakit miktarını gösterir.Şirketin nakit girişi ve nakit dağıtımının kısa bir özeti olan tablo, nakit hesabını etkileyen bütün işlemleri içerir.

Bu işlemler, ‘sinema projesi’ yapan bir şirket için, üretim, satış ve idareyi kapsayan işletme faaliyetleri, kredi alımı ve geri ödemesini içeren yatırım faaliyetlerini içerir.

Sinema Filmi yapımında ‘nakit akış planı’ çok önemlidir.
İŞ PLANI’nın en önemli hesplanması gereken bölümüdür.
Finans Planının %60’ını garantileyen ‘yapımcı’ çekim için çalışmalara başlayabilir. Ancak, finansman planına olark garantilemiş olduğu nakitin, hangi süreerle kendisine geleceğini hesaba katarak planını yapmalıdır.  Yani, harcayacağı miktarı, sözleşmeleri nakit akışına göre hesap etmelidir.

Nakit akışı planı yapılmamış bir sinema filminde, geridönüş hesaplarının yapılması mümkün değildir. Bu noktada da, ‘yapımcı2 proje üzerindeki finansman kontrolünü kaybeder.

Dikkat edilmesi gerekenler:

1-   Finansman planında kredi, destek vb... kurumlara başvurulduysa, bu kurumlar ile yapılan sözleşmelerde ki ödeme takvimine dikkat edilmelidir
2-   Yine sözleşmelerde, ödemelerin ‘hangi şartlar gerçekleştiğinde’ yapılacağı konusu önemle dikkate alınmalıdır.
3-   Finansman planının %60 ‘ı garantilenmeden, geliştirme harcamaları dışında, prodüksiyon çalışmalarına başlanmamalıdır.
4-   Çalışılacak ekiplere, oyunculara vb... kişi ve kurumlara, bu ödeme takvimine göre bir plan verilmelidir.
5-   Söz konusu ödemelerin gecikmesi durumuna karşı önlem modelleri geliştirilmelidir.
Bir filmin yapımı sırasında, projenin yolculuğunun sağlıklı geçmesinin en önemli faktörlerinden biri de ‘nakit akış planı’ hazırlanmasıdır. Finansman planının %60 ‘ını garantilemeden, nakit akış planı yapılmadan başlanan bir film yapım çalışması, sağlıklı olmayan sonuçlar doğurur.

22 Ocak 2012 Pazar

FİNANS PLANI NEDİR?

FİNANS PLANI YAPMAK

Sinema sektöründe ‘finans planı’ özelliikle uluslararasi alanda
çok kullanılan bir terimdir. Film yapımcısının yolunu görebileceği en önemli veridir. Finans planının sağlıklı olabilmesi için, sağlıklı hazırlanmış bir ‘bütçe’ gereklidir.

Finans planı, bir filmin yapımı için gereken finansmanı sağlamak amacıyla, yatırımcı,ortak yapımcı, hizmet veya malın satın almak isteyen kurum, kişi ve ya kuruluşlar için hazırlanmış olan bir hesap cetvelidir.

Bu hesap cetvelinde, ‘yapımcı’ taslak olara yapılacak işin nasıl finanse edileceği, işe yapılan yatırımlardan nasıl yararlanılacağı, ve bu işle ilişkili tahmini ticareti ve harcamaları gösterir. Bu arada kendi yatırımı da mantıklı gerekçelerle bu planın içinde yer almalıdır.

Yapılan ilk finans planı, çıkan ilk ‘taslak’tır. Ekonomi, siyaset, yapım tercihleri, teknoloji hakkında başında planlanan çalışma değişiklik gösterebilir ve baştaki bazı varsayımları etkileyebilir. Yapılan finans planı, değişen çevre faktörlerine göre sürekli geliştirilmeli, yeni formüller yaratılmalı ve güncellenmelidir.

Finans planı, süreç yönetimi ile doğrudan ilişkilidir. Sürecin doğru ve akılcı kullanımı, finans planı üzerinde alternatif kaynaklar yaratma olasılığını arttırır.

Finans Planı şu prensipler üzerine kurulmadır:

-       Gerçekçi verilerle hazırlanmış, ayrıntıları düşünülmüş bir bütçe
         olmalıdır.

-       Ana yapımcının, yatırımını minumum %20 civarında
bulunmalıdır.

-       Yatırım yapılması gereken ortak, kurum ya da kuruluşların, daha önce yapmış oldukları bu tür desteklerle örtüşen rakamların finans planında belirtilmesi gerekmektedir.

-       Garantilenmemiş olan, gerçekleşmesi planlanlan gelirlerin net bir  şekilde belirtilmesi gerekir.

-       Onaylanmış olan gelirlerin de net bir şekilde belirtilmesi gerekir.

-       Başvuru yapılacak olan kurum ve kuruluşlar da ‘başvuru aşamasında’ veya ‘konfirmasyon alınmadı’ şeklinde belirtilmesi gerekir.

Finans planı cetveli, ilk bakışta projenin ‘yapılabilir’ olup olmadığını göstermesi açısından çok önemlidir. Burada, ‘yapımcı’nın tavrı açık, net ve gerçekçi olmalıdır.

Özellikle, ‘yapımcı’ bu finansman planını sunarken, ‘hedef’ini doğru tanımlayabilmeli ve ‘bütçe’sini doğru açılayabilmelidir.

Özetle ‘Finans Planı’ bir ‘yapımcı’nın, en önemli sunum araçlarından birisidir.

'Finans Planı', 'Proje projelendirme' aşamasının en önemli çalışmalarından biridir.

Önümüzdeki günlerde bu konuya devam edeceğiz...
Bu konuda sorularınız olursa, yapimlab@gmail.com adresine

19 Ocak 2012 Perşembe

BİR PROJEYİ DEĞERLENDİRMEK...


Merhaba Sevgili Dostlar,

Sinema sektöründe üretmek ve varlık göstermek isteyen birisinin tek referans olarak ‘senaryo’sunu ele almasının yeterli olamayacağını bir kez daha buradan farklı bir şekilde anlatmaya çalışacağım.

Zira, kişinin ‘kendini doğru değerlendiriyor’ olması da çok önemli bir konudur. Çünkü ‘proje’ bütün bu konuları kapsar. Daha öncede belirttiğim gibi, ‘proje’ denilen paketin içinde başta filmin fikir-hikayesi ile başlayan pek çok kriter devreye girer. Burada ‘proje sahibinin’ ve ‘yapımcı’nın karşılıklı olarak kendilerini iyi tanıyor olması, bir projenin en önemli kazancıdır.

Mesleğini icra edecek kişinin, ne yapabileceğini ya da ne yapamayacağını bilmesi gerekir. ‘Yönetmenlik’ yapmak isteyen kişinin kendi yetenek ve sınırlarını doğru tanıması gerektiği gibi, aynı şekilde ‘yapımcı’ nında kendi sınırlarını bilmesi çok önemlidir.

Neyi yapabilirim, neyi yapamam? Sorusunun cevaplarını kendisine dürüstçe verebilen kişi, kendini doğru değerlendiriyor anlamına gelir. Zaten kişinin sınırlarını tanıması da budur.

Burada birkaç tane kriter devreye girer:

-Kişilik özelliklerinizi doğru tanımak:

Kendini tanıma meselesi, kişilik özelliklerini tanımak anlamına gelir. Örneğin heyecanlı bir kişiliğiniz mi var yoksa sakin mi?, sabırlı ya da sabırsız mısınız, konsantrasyon düzeyiniz ne durumda?, kabul edemediğiniz ya da kabul ettiğiniz davranış biçimleri nelerdir? Ve bunun gibi pek çok soruyu kendinize sorduğunuzda ya da kendinizi objektif gözlemlediğinizde bulabilirsiniz. Yapımcının ve yönetmenin  kendilerinin bu özelliklerini iyi tanımaları gerekir.
(Bu konuda profesyonel kişilik testlerininin bir uzman tarafından yapılması en sağlıklı yoldur. Kendinize objektif bir ayna tutacak ve sevdiğiniz ya da sevmediğiniz yanlarınızla yüzleşebilirsiniz)

-Yaratılan eseri doğru değerlendirmek:

Söz konusu olan ‘üretilecek eser’in güçlü ve zayıf yanlarını objektif bür şekilde değerlendirmek anlamına gelir. ‘İyi’ diye düşündüklerimizin gerçekten iyi mi?, kötü diye düşündüklerimizin gerçekten kötü mü?
Bunu sorgulayabilmek gerekir.


-Ölçme ve Değerlendirme:

Piyasa koşullarını iyi tanımak gerekir. Yönetmen hiç film çekmemişse bunu göz önünde bulundurarak fizibilite yapılması gerekir. Yönetmen daha önce film çekmişse, bu anlamda yönetmenin çekmiş olduğu filmin yurtiçi ve yurtdışında nasıl bir potansiyel oluşturduğunun gerçekçi değerlendirilmesi, somut hedefler açısından çok önemlidir. Bununla birlikte, üretim yapılacak işin icra edileceği sektördeki hareketi de önemlidir. Sinema sektörü için son 5 yılda toplam kaç bilet satılmış, hangi dönemlerde neden düşüş olmuş ya da artış olmuş... Yönetmen veya yapımcının bir önceki filminin durumunun sağlıklı verilerinin göz önünde bulundurulması gerekir.


-Etkilerin Doğru Algılanması ve Stratejilerin Belirlenmesi:

Bütün bu maddelerin somut etkilerinin ortaya konarak, hedef’e giderken doğru stratejilerin belirlenmesidir. Sağlıklı bir değerlendirme yapılarak konulan ‘hedef’e  ulaşırken, sağlıklı stratejiler işin doğru planlanmasını sağlar.


Yukarıda anlatılan konular ışığında bir ‘proje’nin objektif olarak değerlendirilmesi ve devamında yapılıp, yapılmayacağına karar verilmesi en doğru yöntem olacaktır.




16 Ocak 2012 Pazartesi

PLANLAYARAK YOL ALMAK...


Plan-program yapabilmek, her alanda olduğu gibi ‘sinema’ alanında profesyonel adımlar atabilmek için çok önemlidir. Daha önce burada pek çok kez belirttiğim gibi, önce hedefi belirlemek gerekir. Ardından bu hedefe ulaşılabilmesi için gerek planın hazırlanması çok önemlidir.
Hedefler, çok büyük ve beklentiler de yüksek olunca, bir de bunun için gerçekçi bir plan program yapılmazsa, yapmak istediğiniz işten uzaklaşmaya başlarsınız ve sorunun kendinizden kaynaklandığını düşünmeden , problemin ‘sektörden’ ‘sistemden’ kaynaklandığını düşünmeye başlarsınız ve gitgide motivasyonunuz azalır.

Oysa, adım adım ilerlemek, hedefinize sizi siz bile farkında olmada yakınlaştırır ve ulaşmasını sağlar. Planlı ve programlı çalışan birisinizn direksiyon kendi kontrolündedir.

Örnek vermek gerekirse, pek çok senaryo yazarı var. Benim e-posta kutuma hergün, senaryosunu okumamı isteyen pek çok e-posta geliyor.

Giriş bölümü imla hataları ile dolu bir metin yazan kişinin, senaryosunu okumak oldukça zor gözüküyor.
Zaten prensip olarak, e-posta ile gelen birşeyi okumuyorum.

Senaryosunu okutmak isteyen birisi, mucize beklemeden, yapımcının önüne senaryo konulana kadar ki süreci plan program yaparak gerçekleştirebilir...

Örneğin, ‘senaryo’ yazımı konusunda teknik bir bilgi sahibi mi? Dilbilgisi yeterli mi? Fikir özgün mü? Bu konuda bir eğitimi var mı? Ya da birilerinde görüş almış mı? Eğitim mutlaka bir kursa veya okula yazılarak olmaz... Bu konuda kitaplar okuyabilirsiniz, bilgi sahibi kişilerle konuşabilirsiniz.

Bu soruların ardından kendisine birkaç adımdan oluşan bir iş planı yapabilir. Emin olun bu plan-program kişinin kendisinin çok fazla adım atmasını sağlayacak, konu ile ilgili hakimiyetinin artmasını sağlayacaktır.

Yine bu bağlamda, sektörü öğrenmesi de çok önemlidir. Yukarıdaki örnekten yola çıkarak, ‘senaryom var, yapımcı arıyorum’ diyen birisine ‘yapımcıdan ne bekliyorsun?’ diye sorulsa cevabını tam olarak veremeyebilir. Demek ki, senaryo yazmayı öğrenirken, yapımcının ne iş yapıyor olduğunu öğrenmesi de, plan-programa dahil edilmelidir.
Yol alırken, ilerlediğinizi keşfedeceksiniz ve bu da sizi oldukça motive edecek... Ve motivasyon sizi hedefinize çok fazla yaklaştıracak.
Dolayısıyla, uzun bir yolculuk bile ilk adımı atmak ile başlar... Bir iş, tek bir adım ile tamamlanmaz... Yani sektöre girmek isteyen bir kişi senaryo yazarı olarak sektöre girmek istiyorsa, senaryo ya da projenin yapımcı ile buluşması süreci, birkaç adımdan daha fazla adım gerektirir.

Bu konu sektörde yapımcı, yönetmen, senaryo yazarı, oyuncu, sanat yönetmeni, görüntü yönetmeni ve tüm bu sektörde çalışanlar için aynı süreçleri içerir.

Bu konuda daha ayrıntılı ve metoda yönelik bilgileri önümüzdeki günlerde sizlerle yine buradan paylaşacağım...



10 Ocak 2012 Salı

KARAR VERMEK...

  
Değerlendirme yapabilmek, analiz etmek ve sentez yapabilmenin yanısıra, etkili düşünme ve karar vermek çok önemlidir.
Bu noktada karar alırken, kendimizi doğru değerlendirebilmeli, objektifliğimiz korumalıyız.
Karar verme yeteneğinin önemli özelliklerinden biri, gerçeği tespit etmek, diğeri ise ne istediğini bilmektir.
Genellikle, sinema ile ilgilenmek ya da profesyonel üretimlerin içine girmek isteyenler, yapmak istedikleri işler konusunda ‘kararlılık’ çok önemli bir özelliktir.
Kararlı olmak, soyut kavrammış gibi gözükse de, her an somut bir durumla sizi sınayabilir.

Öncelikle:

-Ne istediğinizi somut olarak kendinize tarif edebilmelisiniz. Örneğin ödül almayı istemek  çok somut bir şey gibi gözükse de, ödül mekanizması ‘sizin’kararlarınızla yürüyen bir mekanizma değildir. Ama ‘üreteceğiniz’ işin kalitesi konusunda kararlıysanız, önünde şartlardan ötürü size sunulan seçeneklerde ‘kalite’den ödün verecek bir durum varsa, önce ‘o şartlar’ içerisinde ‘kalite’yi tutturup tuttamayacağınızı sorgulamanız ve o konuda kararlı olmanız gerekir. Bu ‘maddi’ şartlar gibi algılanmaktaysa, elinizdeki malzeme daha yüksek maddi şartlar istiyorsa ve o anda o’nu yaratamıyorsanız, ‘kalite’ konusunda da kararlıysanız, o şartların kaldırabileceği ‘kalite’de bir ürün yaratmayı deneyebilirsiniz.

-Kendinizi ve yapabileceklerinizi iyi analiz edebilmeli, görüşüne güvendiğiniz kimselerin sizinle ilgili gözlemlerini dikkate almalısınız.
Bu kendi hayatınıza dair ‘kararlar’ınız için çok önemlidir. Bu anlamda adım adım karar alıp, bu kararları bir ‘plan’ dahilinde uygulayabilirsiniz.

-Neye ‘evet’, neye ‘hayır’ diyeceğinizi bilmek. Bazen ‘hayır diyebilmek’ kararlılık gibi gözükebilir. Oysa, ‘hayır’ kelimesini yerinde kullanabilmek ciddi bir kararlılık ister. Bu bağlamda, yine durumu doğru değerlendirmek ve bu noktada ‘kararlar’ınızı bu duruma göre tekrar gözden geçirmek çok yararlıdır.

-Soyut kavramlardan uzak durmak çok önemlidir. Örneğin sinema-tv mezunu bir arkadaşımıza ‘mesleki kararların nedir?’ diye sorduğumuzda, ‘sinema adına birşeyler yapmak’ cevabı soyut bir cevaptır. Oysa bu cevap yerine ‘yönetmenlik alanında kendimi geliştirmeyi, bu alanda deneyimlerimi bu yıl arttırmayı istiyorum’ demek daha net bir tutumdur.

Bu açıdan, sinemada kariyer yapmak isteyen arkadaşlara birkaç ‘karar verme’ önerisi:

-       Önce Aylık, 1yıllık yıllık hedefleriniz belirleyin.
-       Bu hedeflerin içerisinde ‘karar’larınızı netleştirin. Örneğin ‘şu konuda bilgi alacağım’, ‘bu konuda şu eksiklerimi tamamlayacağım’ gibi..
-       Kendinizi bu sürecin içerisinde sık sık değerlendirin, güvendiğiniz kişilerin gözlemlerini dikkate alın ama en son değerlendirmeyi kendiniz yapın ve kararınızı buna göre belirleyin...
-       Kararlarınızın gerekçelerini hem kendinize, hem de başkalarına somut bir şekilde açıklayabilecek durumda olduğunuzu farkedin.
-       Hedefleriniz ve kararlarınızın tutarlılığını kontrol edin...

Özetle, hedeflerinizi bulduktan sonra, ikinci adım kararlı bir şekilde planınızı uygulamaya başlamanızdır.

YENİ DÖNEM 24 HAFTALIK 'TEMEL YAPIMCILIK BİLGİSİ' ATÖLYESİ ŞUBAT AYINDA BAŞLIYOR...

Merhaba Sevgili Dostlar,
'Temel Yapımcılık Bilgisi' Atölyesi için Şubat ayında yeni sınıf açılıyor. Sınıflar 10 kişiden oluşmakta olup, hem haftasonu, hem haftaiçi için 2 ayrı grup açılacaktır. Çalışma 24 hafta (6 ay) sürmektedir. Yoğun uygulama çalışmaları ile desteklenmektedir. Bu süreçte benim dışımdaki sinema profesyonelleri ile sohbetler ve sektörün içerisindeki etkinlikler üzerinden çalışmalar da yapılmaktadır.
Kayıt ve ön görüşme randevusu için 0 212 2524556'dan Ayşegül Yeşim'den bilgi alabilirsiniz.

9 Ocak 2012 Pazartesi

50-62 soruların cevapları

Merhaba Sevgili Dostlar,
50-62.soruların cevaplarını aşağıda bulabilirsiniz.
Tülay Yaşar ve Sema Topbaş'a soruları için çok teşekkür ediyorum.


TÜLAY YAŞAR
51-Destekleme ve kültür fonları alanında çalışanları da bir nevi yapımcı olarak niteleyebilir miyiz?
Bu kişiler ‘yapımcı’ değillerdir. Ama sinemadan anlayan kişiler olmalıdırlar.
52-İyi bir yapımcı için iyi bir projenin olmazsa olmaz üçü nedir?
-Yönetmen
-Senaryo
-İyi projelendirilmiş proje (senaryo+bütçe+finans planı bütünlüğünün olması, iyi bir teknik ve artistik ekibin sağlanması)

53-Yapımcılık mesleğinizde Türkiye’ye özgü zorluklarla karşılaşıyor musunuz? Bunlar nelerdir ve siz bunları nasıl aşıyorsunuz?

Türkiye’de ‘yapımcılık’ mesleği yeni yeni kurumsallaşıyor. Bu anlamda anlamı tam anlaşılamayan bir mesleği sürdürürken zorluklar olabiliyor. En büyük zorluk ‘yapımcıyım’ dediğinizde, bunun bir meslek olarak algılanmamasıdır.

54-Türkiye’deki yapımcıları Avrupa’daki yapımcılarla karşılaştırdığınızda  ( sistem – çalışma biçimi ) artılarımız eksilerimiz nelerdir?

Avrupa’da bu meslek tanınıyor ve oldukça saygın bir meslek. Dolayısıyla pek çok konuda ‘yapımcılar’ daha seri hareket edebiliyorlar.

55-Yapımcı olmak isteyenlere neler tavsiye edersiniz ve bu konuda belli ölçüleriniz ve kriterleriniz var mı?

Yapımcı olmak isteyenler, öncelikle bu sektörü tanıyabilmek için film yapımı konusunda her alanda çalışmalı ve birimleri tanımalı, organizasyon yeteneği olmalı ve her alanı çok iyi gözlemleyip yeni fikirler bulabilmeli.
56-Yapımcı olmak için sadece istemek yeter mi?
Yeterli değil, çok çalışmak ve öğrenmek gerekiyor.

57-Sizce yapımcı olma yaşı var mı bu mesleğe çok erken yaşta başlanabilir mi?
Genç yaşlarda başlamanın çok avantajı  olmasına karşın yaşsız ve zamansız bir meslek olduğunu söyleyebilirim.

58-Kötü projelerin ortak noktaları nelerdir ve neden bir proje eksik yönleri olan bir proje olarak adlandırılır?
Bu konuda blogda dün akşam yayınlanan yazımı okuyabilirsiniz.

59-Bir yapımcı bir projenin zayıf yönlerini bulup çıkardığında sadece kendisi mi bir strateji geliştirir yoksa aldığı tüm kararları yönetmenle paylaşmak zorunda mıdır?
Sinema ortak yapılan bir sanattır. Proje yönetmen kökenli ise, tüm kararlar ortak olmak durumundadır.
SEMA TOPBAŞ
60-Yapımcı (Producer) Türkiye'de ve yurt dışında farklı algılanmaktadır.
Türkiye'de sadece finansal destek veren kişi ve/veya kurum olarak algılanırken, yurt dışında üreten, organize eden finansal kaynak yaratan, kişiler arasında köprü oluşturan, kısacası "filmin" yapım aşamasındaki her ayağında destek veren kişi ve/veya kurum olarak algılanmaktadır. Algılamadaki bu değişikliğin sebebi nedir, gerçekte bir yapımcının görevleri nelerdir?

Yapımcı, bir sinema eserini fikir-senaryo aşamasından itibaren iprojelendiren, tüm finansal ve yönetim organizasyonun yapan, filmin her aşamada stratejisini kuran, projenin fikir aşamasından, seyirci ile buluşmasına kadar, yatırımcılara karşı tüm risk ve sorumluluklarını taşıyan, yönetmen ile her aşamada işbirliği yapan kişidir.

62-Bir kişi maddi imkanları elverişli olmasa da yapımcılık yapabilir mi?

Bir yapımcı, projenin tüm riskini taşır ancak, projenin sağlıklı yürümesini sağlayacak kadar vir yatırım gücünün olması gerekir. Bu da finans planının %25 ‘idir.

BİR FİKİR PROJEYE DÖNÜŞÜRKEN DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN KONULAR:



Bir fikir bulmak, bir sinema projesi için güzel bir motivasyondur. Ancak, bu fikirden yola çıkarak yazılmış bir senaryo, ‘proje’ anlamına gelmez. Genellikle ‘senaryo’ sahibi olanlar ‘proje’lerinin olduğunu düşünürle oysa bir projenin varolduğundan sözedebilmek için pek çok bileşenin birararaya gelmesi gerekir.
Bu noktada dikkat edilmesi gereken unsurlar şöyledir:

-       Bulunan fikir’den yaratılmış taslak bir senaryo var mı?
-       Hedefler neler olabilir?
-       Filmin hedef kitlesi kim?
-       Yönetmen ve senaryo yazarı işbirliğine açık mı?
-       Taslak bütçe ve finans planı, hedeflere uygun mu?
-       Yönetmen-Senaryo Yazarı-Yapımcı arasında beklenti birliği var mı?
-       Yönetmen-Senaryo Yazarı-Yapımcı hedefe uygun amaçlar ve stratejiler konusunda fikir birliği içindeler mi?

Bu soruların cevaplarını, ‘ama’, ‘fakat’ gibi kelimeler olmaksızın net ve açık bir şekilde verebiliyorsanız, projeniz ‘proje projelendirme’ için hazır demektir.

Proje projelendirirken, öncelikle başlangıçta bulmaya çalıştığınız hedef ile mesafenizi her aşamada kontrol etmelisiniz.

Projenizin güçlü ve zayıf yanlarını objektif bir şekilde değerlendirip, finans planını gerçekleştirebilmek, yani filminize ‘nakit yatırım’ sağlayabilmek için, stratejiler belirlemeniz gerekir. Stratejinizi belirlerken, projenin güçlü ve zayıf yanlarının farkında olmak çok önemlidir.
Burada, önemli olan güçlü yanlarının ortaya çıkarılıp, zayıf yönlerinin farkında olduğunuzun ve gelişeceğinin sizin kontrolünüz altında olduğunu bilmenizdir.

Peki, güçlü ve zayif yanlar nedir?

Projenin gücünü ve zayıflıklarını şu unsurlar belirler:

-Yönetmen (Yönetmenin deneyimleri, kariyeri... Hiç film çekmemiş bir yönetmense referens çalışmaları...)
-Yapımcı (deneyimli mi... ilk kez mi film yapıyor?)

-Fikir+proje+Senaryo
(senaryo fikri güzel yansıtıyor mu, hedef ve beklentiler uygun mu?)
-Bütün bu unsurlar, üreteceğimiz ve pazarlayacağımız alanda nasıl bir yere oturuyor?
-Yatırım yapacak kurum, kuruluş ve şahısların, yatırımını nasıl çıkaracağının analizi...


Bu yukarıdaki sorularda bazı güçlü ve zayıf yanlar bulabilirsiniz. Örneğin, bir projenin senaryosu çok güçlü olabilir ama aynı kişinin bu filmi çekmek istemes ve bu kişinin yönetmenlik deneyimleri bu güçlü senaryoyu taşıyamayacak güçteyse, bu projenin senaryosu güçlü ama yönetmenlik alanında daha zayif kalabilir. Yapımcı, bu zayif yanları farkedip, net bir şekilde ifade edebilmelidir.

Bana proje sunulduğunda (ki genellikle senaryo sunuyorlar) bu projenin en güçlü yanı sizce nedir diye sorduğumda, %80 oranında ‘benim yaratıcılığım’ cevabını alıyorum. Peki bu yaratıcılığını nasıl tarif ediyorsun, referansların nedir? diye sorduğumda, müthiş suni bir özgüvenle ‘referansım kendimim lütfen bana güvenin’ diyorlar. Hatta, sizin o kişiyi keşfetmemenizin kayıp olduğunu söylüyorlar...

Bunun gibi pek çok örnek verilebilir... Dolayısıyla, bir projenin temelinin sağlam atılması gerekir. Bu sağlamlık için ilk adım yukarıda olduğu gibi ‘proje’ kelimesinin içine giren herşeyi ameliyat masasına yatırmaktır.

Bir ‘fikir’ sahibiyseniz lütfen bu fikri geliştirin, hatta didik didik edin... En mükemmel nasıl anlatılacağını araştırın... Unutmayın ki, ‘fark yaratmak’ bu işin birinci koşuludur.