HOŞGELDİNİZ

Yapım Laboratuvarı : Yapımcılık ile ilgili bilmek istediğiniz herşey...Zeynep Özbatur Atakan'ın gözlemleri, deneyimleri, paylaştıkları...

23 Ekim 2013 Çarşamba

YAPIMLAB ATÖLYELERİ VE FELSEFEMİZ...


Merhaba Sevgili Dostlar,

Yapımlab, 2010 yılında küçük bir odada, sonradan öykülere ve anılara yer eden bir yuvarlak masanın başında, sinema sektörünü tanımak ve anlamak isteyenler için oluşturuldu. Küçük ve nitelikli kalmak, sektör ile organik bağlar kurulması için, araya çok fazla aracı koymadan bu blog üzerinden konuya olan hassasiyeti anlatmaya çalıştı.

Hatta, ben bizzat bu köşeden kişisel olarak yazmaya ve sizlerle organik bağ kurmaya özen gösterdim. Buna devam edeceğim. Zira, halen gelişmekte olan bir sektörde sentetik ilişkiler almış yürümüşken ben görüş ve gözlemlerimi buradan aktarmak istedim.

2013-2014 Yılında da ve umuyorum gelecek yıllarda da bu böyle devam edecek... Benimle birlikte YAPIMLAB'da ders veren arkadaşlarım da aynı ruhu benimle paylaştılar. Yekta Kopan, Burak Göral, Harika Uygur ile de bu ailenin ebeveynleri olduk. Yine bu kadro ile bu yıl tam gaz devam ediyoruz. Sadeliğe ve gerçek bilgiye önem veriyoruz. Profesyonel olarak sinema sektöründe üretirken, her gün gelişen deneyimlerimizi sizlerle paylaşıyoruz...

Dolayısıyla, biz bu işe kararlı ve üretebilecek arkadaşlarla çalışmak ve onların başarılarını görmek istiyoruz.

Şimdi Kasım ayında açılacak atölyelerimizi sizlerle paylaşmak istiyorum. Belki bir tanesinde yolumuz kesişir ve ailemizin bir üyesi olursunuz :)
Temel Yapımcılık derslerinden
stratejik bütçe çalışırken

ZEYNEP ÖZBATUR ATAKAN ATÖLYELERİ

-Saha çalışması Atölyesi ( 23 Ekim 2013 akşamına kadar özel tanıtım kampanyası)
-Temel Yapımcılık Atölyesi
-Özel Proje Geliştirme danışmanlığı (Projesini birebir görüşmelerle Zeynep Ö. Atakan ile çalışmak isteyenler için)
-Profesyonel proje sunum Atölyesi (bu atölyenin detayları yakında bu blogda açıklanacak)


YEKTA KOPAN ATÖLYESİ    
2011-2012 dönemi
            


- Yekta Kopan ile Okumak Yazmak





2012 Yaz atölyesi
BURAK GÖRAL

-Temel Senaryo Eğitimi -1
-5 Senaryo ile Senaryo Eğitimi (bu atölyenin detayları yakında bu blogda açıklanacak)

HARİKA UYGUR ATÖLYESİ

-Oyuncu Seçimi Sırları

Atölyeler ile ilgili detaylı bilgileri 0 212 252 4556 Ayşegül Yeşim'den alabilirsiniz.

22 Ekim 2013 Salı

YEKTA KOPAN İLE OKUMAK YAZMAK YENİ GRUP AÇILIYOR





Merhaba Sevgili Dostlar,

YEKTA KOPAN İLE OKUMAK YAZMAK ATÖLYESİ için yeni sınıf  açılacaktır. Bu atölye YAPIMLAB 'da  4. yılına girdi. Katılımcılar okumaya, yazmaya ve üretmeye devam ediyor. 



BİLGİ VE KAYIT İÇİN 
0 212 252 4556'dan AYŞEGÜL YEŞİM İLE BAĞLANTIYA GEÇEBİLİRSİNİZ.


10 Hafta (Haftada 2 saat, toplam 20 saat)

ÇARŞAMBA GÜNLERİ :19.00-21.00
Okumak, yazmak, dinlemek, yorumlamak, tartışmak, eleştirmek pratiklerini içeren bir atölye çalışması. ve bütün bunların ekseninde, katılımcının kendi yaratıcılığının kaynaklarını araması. “Kurmaca” bir dünyanın unsurları üstünden katılımcıların kendilerine ve yaşama doğru yapacakları bir yolculuk. Atölye çalışması boyunca, katılımcılarla birlikte hem Türk ve Dünya edebiyatının yetkin örneklerinin okuması gerçekleştirilecek hem de katılımcıların yazı çalışmalarına kapılar açılacak. Bu süreçte; kurmaca metinlerde zaman, mekan, karakter, olay örgüsü, anlatım teknikleri incelenecek. Ayrıca, yazmak ve yaratıcılık arasındaki ilişki, kurmaca metinlerin kaynakları konularında pratik çalışmalar yapılacak. Her hafta okumak ve yazmak üstüne eğlenceli, düşündürücü ve zihin açıcı çalışmalar yapılacak.

Daha önce atölyeye katılanlar'dan Mehtap Akdeniz'in izlenimlerinden alıntı:

'.... YapımLab’da yerleşik yuvarlak masanın başına toplanmış seçilmiş dostlarla da olabilir. Yekta Kopan Atölyesinde giderek çoğalan bir ekip olmuştuk. Her Perşembe ders çıkışı, Cihangir Kaktüs’de toplanıp hayattan, edebiyattan konuşup ruhlarımızı iyileştiriyor, birbirimizi geliştiriyorduk. Eğitiyorduk. Yuvarlak bir masanın etrafında toplandığımız o ilk Kasım akşamına kadar hayatın köşeli, dikdörtgen masalarında düz çizgilerden düşmeden iyi niyetle hayallerine yürümeye çalışan, yolu YapımLab’dan geçen yirmi iyi insan. Günlerce, saatlerce konuştuk. Birlikte sinema festivallerine, tiyatrolara, sergilere, seminerlere, konserlere, söyleşilere, konferanslara gittik. Hep niyet ettik ama bir kere bile Nevizade’de rakı içmeyi beceremedik. Giderek öykülerimiz birikti. Çok oldu. Çok olduk, kendimize bir blog açtık. Adımızı Cihangir’de YapımLab’da bizi buluşturan o büyülü yerin adını verdik, “Yuvarlak Masa Yazarları” dedik. Blogumuz daha ilk haftadan on bin kere ziyaret edilince,  kendimize güvenimiz arttı. Mükemmel bir ekip olmuştuk. Hepimizin öykülerinden oluşan bir toplu öykü kitabı bastırmaya karar verdik. Şu anda onun çalışmaları devam ediyoruz. Önümüzdeki yıl, bahar aylarında kitabımız raflarda da olmasını ümit ediyoruz...'

İLK KEZ FİLM SETİNE GİRMEK...

Hatırlıyorum 1987 yılıydı... Liseden sıra arkadaşım, canım dostum, bugün güzel senaryolarda imzası emeği olan dostum Leyla Olça beni arayarak, Sinan Çetin'in çekeceği bir reklam filminde asistana ihtiyaç olduğunu söyledi. Ben de, o yaz tatilinde ne yapacağım diye düşünürken, arkadaşımdan aldığım bu telefon belki de bugünkü yapımcılık kariyerimle ilgili attığım ilk adım oldu. O zaman cep telefonları, internet yoktu... Tek iletişim dostlar arkadaşlar arasında olurdu. Bu yüzden iletişim de daha organikti.

Sevgili arkadaşım Leyla, bana bir gününü ayırıp, hayatımın ilk set deneyiminde neler yapmam gerektiğini anlattı ve yardımcı oldu. O benden önce birkaç reklam filminde çalışmıştı. Bizim o dönem dostluklarımız öyleydi. Herhangi bir iş durum ya da pozisyonu olduğunda arkadaşlarımızla önce haberleşir, sonrada buluşup 'neler yaşadığımızı' konuşurduk. Kadıköy ve Ortaköy kafeleri, okulun sobalarla ısınan koridoru şahidimizdir:)

O reklam setine girdiğim ilk günü hatırlıyorum da, sinema-tv okuyan biri olarak hiçbir şeyden haberim yok gibi hissetmiştim. Sadece kamerayı görmek istemiştim. O günlerdeki 35mm Arri kamera, bir ikondu benim için...

Bütün günün nasıl geçtiğini hatırlamıyorum. Koş dedikleri her işe koştum, bir şey demediklerinde yine koştum... Tabii en arkada hiç gözükmeyecek figürasyona bile makyaj yaptırınca, makyajcı isyan etti. Sevgili makyörümüz Derya Ergün dışında herkes benimle çalışmaktan hoşnuttu... Devamında Derya ile de uzun yıllar en yakın dost olup, o günü sevgi ile andık.

O günden geride aklımda kalan en önem şey ise, Sinan Çetin'in bana 'sen yapımcı olmalısın' demesidir..


2009 Bir Zamanlar Anadolu'nun setinde , seti kalabalıktan korumak için çekilen
sınırın önünde... Set'te her an her işi yapabilirsiniz! 
Aradan yıllar geçti, ben 10 küsur yıl setlerde çalıştım. Her türkü mevkideki işi yaptım... Ama film yapım koşulları, hiyerarşik sistem, görev dağılımlarında değişiklikler oldu. Maliyetler yükseldikçe, hata yapmaya tolerans durumu azaldı. O yüzden film setlerinde daha deneyimli kişiler öncelikli çalışmaya başladılar. Ya da deneyimsiz girmeyi başarıp hızla deneyim kazanmak isteyenler arttı.

Bu arada sinema-tv, iletişim vb... okulların sayısı arttı ve bu bölüme giren pek çok kişi sektörde yer almak ve set deneyimi yaşamak istiyor. Ancak yeteneklerini keşfedeceği bir alanı bulmaları çok zor. Oysa yönetmen, senarist, görüntü yönetmeni, yapımcı vb.. ne olmak isterseniz isteyin mutfağı yani
set öncesi/set/set sonrası aşamalarını tanımalısınız.

Bu nedenle, Yapımlab'da 'saha atölyesi' oluşturdum. Ben de çok heyecanlıyım... Kasım ayında başlayacak atölyede benim rehberliğimde birebir bir film seti kurulacak ve çalışacağız. Prodüksiyon öncesi, prodüksiyoni reji, kamera, asistanlık  herşeyi birlikte yaşayacağız. Benim gibi sette bu mesleğe doğmuş biri olarak, şimdi yeni filizlenen yaprakları görmek ve onların güzel bir çiçek bahçesine dönüşeceğini hayal etmek bile harika...


Herkese güzel bir gün dilerim...

19 Ekim 2013 Cumartesi

BİR SUNUM DOSYASINDA NELER OLMALI?

Merhaba Sevgili Dostlar,

Senaryosunu sunmak isteyenlerle bazı görüşlerimi paylaşmıştım. Şimdi de bir sunum dosyasında neler olması gerektiğini kısa başlıklarla paylaşacağım.

Zira her başlık, ayrı ayrı ele alınmalı ve büyük bir titizlikle hazırlanmalı... 

Bence en zor, kendiniz beğenmelisiniz. Yani kendi kendinizin müşterisi olmalısınız. Rekabet koşullarını göz önünde bulundurursak, bu yöntemin çok işe yarayacağını söyleyebilirim.

Yapımlab katılımcıları ile bu konuyu çalışırken, grup birbirine o denli sert eleştiriler getiriyor ki, hiç düşünülmeyen detayları düşünür oluyoruz, çözümler üretiyoruz. 

Siz de önce kendinize sunumunuzu yapıp, size açık yüreklilikle görüşlerini söyleyecek bir arkadaşınıza sunumunuzu yapın...

Sunum dosyasında olmazsa olmaz birkaç öneri vereceğim. Bu önerdiğim materyaller, herhangi bir fon ya da ortak ararken de size yardımcı olacaktır. Ama yukarıda da yazdığım gibi, her başlık kendi içinde işlenmesi gereken incelikleri olan konular. Senaryonun hedefine, amacına göre kendi içinde değişkenlikler gösterebilir. Yine bunlar uzun yıllar içerisinde gözlem ve deneyimlerim doğrultusunda benim bu blog için oluşturduğum bir listedir.

Senaryo sunum dosyası:

1-Sinopsis

maksimum 2 sayfa

2-Tretman

maksimum 15-20 sayfa

3-Karakterlerin kısaca tanımı

4- Yönetmen veya senarist görüşü (senaryoyu kimin sunduğuna bağlı olarak, amaca bağlı olarak her ikisi birarada olabilir)

Bu bir sunumun en önemli temel taşlarından biridir. Kişisel bakış açınızı, beklentilerinizi ve motivasyon noktanızı, artistik görüşünüzü de içine katarak anlatmalısınız.

5- Projeyi destekleyecek görselller

Motivasyon noktanızı doğru tarif eden görsellerden örnekler koyabilirsiniz. Bir fotograf, çizim,kısa film veya teaser olabilir.

6-Özgeçmiş

Özgeçmişinizi amaca uygun bir şekilde hazırlamalısınız. İş başvurusu yapmadığınızı, senaryonuzu sunduğunuzu unutmamalısınız. Özgeçmiş yazarken, kendinizi en iyi ortaya koyacak uslubu bulmalısınız.

Eğer varsa referans mektubunuzu ekleyebilirsiniz.

7-Daha önceki işlerinizden örneklerin olduğu bir sunum

Daha önce yapmış olduğunuz çalışmalardan kısa bir sunum hazırlayabilirsiniz. Bu alanda bir çalışmanız yoksa, ilgi alanlarınızdan oluşan ve bu işi neden yapmak istediğiniz anlatan yaratıcı bir çalışma hazırlayabilirsiniz.

8-Senaryoyu üzerinize tescil ettirdiğinize dair bir belge

9- Senaryo (kaçıncı yazım olduğu belirtilerek)

10- Senaryo doktoru ile çalıştıysanız, bu kişinin senaryo ile ilgili görüşlerini bildiren rapor

11-Bütçesi üzerine çalıştıysanız, mevcutsa taslak bütçe


Bu istenen belgeleri hard copy olarak sunabileceğiniz gibi günümüzdeki dijital olanaklardan yaratıcı bir sunum hazırlayabilirsiniz.



Yaratıcılığınızı, sunumuza yansıtmanız yararlı olacaktır. Fikrinizi en kısa yoldan, en çarpıcı ve yaratıcı olarak anlatabilmeyi amaç edinmelisiniz.

SENARYONUZU SUNMADAN ÖNCE YAPMANIZ ve YAPMAMANIZ GEREKENLER:

Merhaba Sevgili Dostlar,


Senaryo yazıp bunu sektör içerisinde değerlendirmek isteyenler, genellikle bunu bir 'yapımcı'ya ulaştırıp okutmak görüş almak isterler. Türkiye'de sinema sektörü henüz gelişmekte olan bir sektör olduğu için 'senaryo' paylaşmadan, önce yapılması gereken birkaç noktayı paylaşmak istiyorum. Bu arada bu öneriler, naçizane kendi deneyimlerimle oluşturduğum fikirlerim ve uluslararası alanda yaptığım araştırma-gözlemlerimdir. Zira bu konuda farklı fikirler olabilir ama benim benimsediğim bakış açısını buradan paylaşmak istiyorum.

Bir senaryoyu sunmadan önce yapılması ve yapılmaması gerekenleri aşağıda bulabilirsiniz.

YAPILMAMASI GEREKENLER:

1- Sinopsis veya tretmansız senaryoyu film şirketlerine normal posta yoluyla göndermek

2- Aynı e-posta içinde birden fazla yapımcıya, aynı anda göndermek

3- Hiç ön görüşme yapmadan e-posta yoluyla ya da doğrudan cep telefonundan yapımcıyı aramak

4- Sosyal medyada, hedef yapımcılar tespit edip samimiyet geliştirmek ve senaryo paylaşmak

5-Yazılmış olan senaryoyu kendi üzerine kayıt altına almamak

6-Senaryo ile ilgili gerçekçi olmayan reklam cümleleri kurmak

7-Daha önce senaryo yazma eğitimi ya da deneyimi olmayanların, genel senaryo yazma teknikleri dışında, fikir anlatmaya çalışan metinler veya özet yollamak

8-İmla hatası yapmak

9-Yine ilk kez senaryo yazma deneyimi yaşayanların, kendinden önce yapılan ve üretilen işleri takip etmeden, işini 'özgün' zannetmek 

10- Yeterli sektör bilgisi ve sinema kültürüne sahip olmadan senaryonun değerleneceğine inanmak


YAPILMASI GEREKENLER:

1- Senaryonun iyi bir sinopsis ve tretmana sahip olması

2-Senaryonun 1 ya da 2 veya kaçıncı yazımı olduğunun ve geliştirmek istenen yönlerinin belirtilmesi

3-Kişisel hedef ve amaçlar doğrultusunda, senaryonun konumlandırılması

4-Eğer mümkünse, senaryo ile ilgili bir yönetmenin olması

5-Senaryo sunum dosyasının olması ve bunun içine 'yönetmen görüşü' eklenmesi

6-Senaryonun hedef ve amaçlarının belirtilmesi

7- Senaryoda karakter analizlerinin yer alması

8-Senaryonun, 'senaryo geliştirme' fonlarına başvurması

9- Senaryonun işinin ehli bir senaryo doktoru veya sektörden deneyimli birine okutulup raporlanması ve bu raporun sunulması

10-Senaryonun hedef ve beklentilerine uygun yapımcılarla randevu alınıp yüz yüze görüşme yapılması ve değerlendirilmesi

11-Senaryonuzu kendi adınıza tescil ettirerek, kayıt altına alın... 

Öneri alternatifi 1- Sinopsis ve tretmanı önce sunup ardından senaryo isteğe bağlı olarak gönderilebilir.

Öneri alternatifi 2- Ön sunumda, senaryo yazarı daha önceki işleri ve onların somut sonuçları ile ilgili bir sunum hazırlayabilir

Öneri alternatifi 3-Ön sunumda, senaryo yazarı ilk kez böyle bir çalışma yazdıysa, kendini ifade eden özgün bir sunum hazırlayabilir. Zira yaratıcılık her koşulda anlaşılacaktır.




17 Ekim 2013 Perşembe

SİNEMA SEKTÖRÜNDE MESLEK SEÇİMiNİN ÖNEMİ

Merhaba Sevgili Dostlar,


 'Sinema sektöründe meslek seçimi' konusu uzun zamandır çok fazlasıyla
gündemimde... Çünkü bu alanda eğitim veren kurumlarımızda maalesef branş seçme şansı pek yok. Medyaya bu sektörden başarılı fotoğraflar yansıyor. Dolayısıyla, sektöre özenen herkes ve de özellikle gençler, sektörün gerçekleri ile karşı karşıya gelince hayal kırıklıkları başlıyor.

Benim sinema-Tv okuduğum yıllarda, bizler 'özel yetenek' sınavı ile okula alındık. O zamanki 2 aşamalı Üniversite seçme ve yerleştirme sınavında belli bir puan alıp, özel yetenek sınavına giriyorduk. Bu yıl üniversiteye giren oğlumla bu süreçleri yaşarken, pek çok bölüm için benzeri bir sistemin devam ettiğini gördüm. Ama 'sinema' gibi bir alan için artık, genel yerleştirme sınavı ile öğrenci alınması, uygulanmaya başladığından beri sektör adına da büyük sorunlar yaratıyor bence...

Zira 'sinema', 'lletişim','radyo televizyon', 'görsel iletişim' vs... pek çok konu ile ilgili bölüm var. Bu bölümde farklı programlar okutuluyor. Özellikle geçtiğimiz yıllarda farklı 2 üniversitede 3 ve 4. sınıf öğrencilerine ders verdim ve eğitim farklılıkları konusunda ciddi sorunlar gördüm. 

Benim gözlemlerime göre, bu tip eğitim veren kurumlarda, öğrencinin yeteneklerine göre branşlaşmaya daha fazla önem verilmesi gerekiyor.

Özellikle, 'sinemacı' olmak isteyen biri sinema eğitimi almak zorunluluğu yoktur. Ama sinema eğitimi almış olması onun avantajı olabilir. Ama kendi çabası olmazsa 'salt eğitim' alarak sektörde bir meslek sahibi olması oldukça zordur. Sinema sektöründe hangi mesleği seçeceği  en önemli konudur.


'Sinema sektörü' geniş bir alan ve pek çok meslek grubu var.Yönetmenlik, yapımcılık,asistanlık, görüntü yönetmenliği, setçilik, ışık ve teknik konular, kurgu, ses,senaryo yazarlığı,festival görevlisi, sanat yönetmenliği, sinema yazarlığı, özel efekt vb... bunların dallarını da yazarsak pek çok meslek dalı ile karşılaşabiliriz.

Türkiye'de bu alanda en çok talep alan meslekler, deneyimlerim sonunda söyleyebilirim ki, yönetmenlik ve senaryo yazarlığı. Bundan sonra Görüntü yönetmenliği ve kurgu geliyor. Ama bugüne kadar iş başvurularında en çok senaryo yazarı olmak isteyenleri ve kendi senaryosunun yönetmenliğini yapmak isteyenleri görüyorum. Bunların pek çoğunun da sinema veya benzeri bir alanda eğitim aldığını söyleyebilirim.

Oysa, sinema eğitiminde deneyimlemek ve sinemacı adayının kendi yeteneklerini keşfedecek bir rehberlik verilmesi çok önemlidir. Çünkü, sinema alanı o kadar geniş bir alan ki, bir ya da iki alana yığılma olmasa, herkes kendisinin 'iyi' alanı keşfedip ilerleyebilse, yığılma ya da iş bulma sorunu olmayacağını düşünüyorum.

Bu noktada, bu alanda çalışmak isteyen herkese, önce kendilerini keşfetmelerini, iyi yanlarını öne çıkaracakları meslek dalını bulmalarını öneriyorum. Çünkü, iyi yaptığınız işten başlarsanız, motivasyonunuz ve performansınız artacaktır. Bu da, sizi ideallerinize hem maddi, hem manevi olarak daha rahat götürür.

Bu alanda çalışmak ve üretmek isteyen arkadaşlarıma, kendileri ile sağlıklı bir değerlendirme yapmalarını öneriyorum. Bunu yaparken, güvendikleri bir rehber olacak, arkadaş, ebeveyn,öğretmen ile durumu net bir şekilde konuşup, tartışmalarını ve ilk minik deneyimlerine oradan başlamalarını öneriyorum.





15 Ekim 2013 Salı

İYİ BAYRAMLAR... BENİM BAYRAMIM...



Merhaba Sevgili Dostlar,

Öncelikle herkese iyi bayramlar:) Sevdiklerinizle, sağlıklı, mutlu ve paylaşarak geçireceğiniz bir bayram diliyorum.

Ben, bayramları şehirde geçirmeyi sevenlerdenim...Aile ziyaretleri dışındaki zamanı  kitap okuyup, film izleyerek geçirmeyi planlıyorum. Bayramda okuyacağım ilk kitabım, sevgili dostum Yekta Kopan'ın yeni çıkan 'Aile Çay Bahçesi' romanı... Ben Yekta'nın kitaplarını okumak için özel zamanları beklerim. Tadını çıkararak okumak ve son sayfayı okur okumaz Yekta'yı aramak vazgeçilmezlerimden birirdir. Hatta, bir keresinde Bir Zamanlar Anadolu'da filminin çekimlerinde yine bayram tatili vardı. Tüm ekibe izin verdik ve ekipten birkaç kişi Keskin'deki Dem Otel'de kaldık. Yekta'nın 'Bir de Baktım Yoksun' kitabını okumuştum... Şimdi, sevgili arkadaşımın yeni romanını okuyacak olmam bayram sevincinin ta kendisi...

Bayramda okuyacağım diğer kitap, bir söyleşi kitabı : Yakın Plan Haneke-
Thomas Assheuer tarafından 2008'de yapılmış detaylı bir ropörtajdan oluşuyor. Çeviri Nazlı Pakkan tarafından yapılmış. Bu arada Nazlı Pakkan'ın 2010 yılında kısa dönem Yapımlab katılımcılarından biri olduğunu belirteyim.

Avrupa Film Akademisi üyesi olduğum için, elimde pek çok film DVD'si var. Her gün 1 ya da 2 film izleme hedefim var. Ama listemde Almodovar, Ulrich Seidl, François Ozon, Ari Folman gibi yönetmenlerin son filmlerini izleyeceğim.

Ve son planım, Sabancı Müzesi'nde Anish Kapoor sergisini gezmek.

Benim 'bayram' ım böyle... İstanbul'da kalanlar için yapacak çok şey var... Zira sinema alanında çalışıp üreten ya da üretmek isteyen biriyseniz, kendinizi geliştirmeniz, bilgilerinizi arttırmanız çok önemli... Bu bayramı ailelerimize, dostlarımıza, iyiliğe, sevgiye ve bilgi-gelişime sarılarak geçirelim:)

Herkese sevgi ve dostlukla:) İyi bayramlar!