HOŞGELDİNİZ

Yapım Laboratuvarı : Yapımcılık ile ilgili bilmek istediğiniz herşey...Zeynep Özbatur Atakan'ın gözlemleri, deneyimleri, paylaştıkları...

31 Aralık 2011 Cumartesi

YENİ YIL YAZISI...

Merhaba Sevgili Dostlar, Dün sizlere buradan yazmaya ne kadar niyetlendiysem de, günün yoğun programından yazamadım. Ve bugün buradan herkesin yeni yılını kutluyorum. Herkese öncelikle sağlık,mutluluk ve başarı diliyorum.
Giden yıla dair yazmak istediğim en önemli şey, başarılar, ödüller vs... den öte çok özel dostlarımın hayatıma girmesi ve atölyedeki her öğrencimi tek tek tanımanın getirdiği mutluluk diyebilirim. Geçtiğimiz yıl, Yapımlab'da birazı bilgi paylaşımları yaparken, ne kadar güzel zamanlar geçirdiğimi ve öğrencilerimden ne kadar çok şey öğrendiğimi anlatamam. Şimdi hayata 2012 üzerinden devam ediyoruz... Hedefler, stratejiler, sinema sektörü, farklı disiplinlerin sinemaya etkisi, yapımcı nedir, yatırımcı nedir, senaryo nedir, senaryo proje demek değildir, proje projelendirme,festivaller, ödüller vs.... Yani konular aynı...Atölye aynı... Bu arada birazdan bu blogda, 100 soru projesi ile ilgili 1. ve 100. soruyu soran arkadaşları ve ödüllerini açıklayacağım. 100 soru projesinin cevaplarını birkeç gün içerisinde blog'tan duyuracağım. Kaldığımız yerden devam etmek üzere... Sevgi ve dostlukla...

29 Aralık 2011 Perşembe

'YAPIMCILIK İÇİN 100 SORU' Çalışmasında son 5 soruyu bekliyorum...

Merhaba Sevgili Dostlar, 'Yapımcılık için 100 soru çalışmasının son 3 günü ve 95. sorudayız...Son 5 soruyu bekliyorum.Hatta bir sürpriz'de 1. ve 100.soruyu soran 2 kişiye birer adet günlük seminer hediye ediyorum.
Sorularınızı info@zeynofilm.com adresine gönderebilirsiniz. 2 Ocak haftası soruları ve cevaplarını blog'da yayınlayacağım. Soruları soranların isimleriyle birlikte... Sorularınızı beklemeye devam ediyorum.Yukarıda da belirttiğim gibi, 1 Ocak 2012 günü 1. ve 100.soruyu soranları açıklayacağım. Kendileri biere adet 'günlük seminer' e katılma hakkı kazanacaklar...

26 Aralık 2011 Pazartesi

HEDEF'E DOGRU-3 : SİNEMA SEKTÖRÜ'NDE HEDEF BELİRLEMEK VE MOTİVASYON

Merhaba Sevgili Dostlar, Geçen haftasonu Atina'daydım. Hem müzikal yapımcısı bir arkadaşımı yeni gösterisini izledim, hem de Angelopoulos ile çekimler öncesi yapmamız gereken işlerimizi tamamladık. Yani planar, programlar, sözleşmeler... Bu hafta hedef konusu ile devam ediyoruz. Bugün, sinema sektöründe çalışmak ve kariyer yapmak isteyen arkadaşlara önerilerim olacak.
Aşağıdaki maddeleri okuyup, kendinizi gözden geçirmenizi öneriyorum. Özellikle sorunun sektörde olduğunu düşünen sorunun 'dış odaklı' olduğunu kabullenmiş kişiler için bu önerileri geliştirdim. Türkiye'de de sinema sektöründe pek çok sorun var ama pek çok iyi şey de var. Her yıl, yeni pekçok arkadaşımız bu sektörde başarılı üretimlerde bulunuyorlar ve sektöre dahil oluyorlar. Bu noktada, iyi olana odaklanıp, sağlıklı bir plan program yapıldığında adımlarınızı sağlam bir şekilde atmış oluyorsunuz. Benim bugünkü önerilerim şöyle: -Sorununuzu, ya da zayıf yönlerinizin farkına varın,problemlerle yüzleşin... Sorunun nedenini anlamaya çalışın... -Önyargılardan kurtulun, -At gözlüğü takmış düşünceyi farkedin ve vizypn sahanızı genişletin...Gelecek ile ilgili çalışın, dünyanın sosyolojii ve teknoloji ile ilişkisini irdeleyin... -Fikir sahibi olmadan önce araştırın, birden fazla kaynağa ve görüşe başvurun ve devamında kendi'özgün' fikrinizi oluşturun. -Beklenmedik tesadüfi şeylerden bir fırsat yaratma potansiyeli oluşturmaya çalışın... -Farklı disiplinlerden destek alın. -Bu işlerin 'şans' olduğunu aklınızdan çıkarın. -Analiz-değerlendirme-sentezleme yeteneğinizi geliştirin. -Plan program yapın... -Önce sınırlarınız dahilinde başarılı olacağınız bir hedefe odaklanın. Başardıkça kendinize güveniniz gelecektir. -Hedef'e uygun amaçlarınızı belirleyip, buna uygun stratejiler belirleyin. Hedefinize uygun 3 farklı yol belirleyin ve bunları gerçekleştirmek için kendinize gerçekçi zamanlar tanıyın. -Her zaman önceliklerinizi ve yaşamsal ihtiyaçlarınızı çok iyi belirleyin. Sevgili dostlar, bu yukarıda yazdığım maddelerin pek çoğunu uygulamaya aldığınızda, adımlarınızın hızlandığını farkedeceksiniz. Hepinize güzel bir gün dilerim...

20 Aralık 2011 Salı

HEDEF'E DOĞRU 2

Merhaba Dostlar, Hedef konusunu bu hafta işlerken, kendimizi tanımaya devam ederek yola devam ediyoruz. Öncelile üretkenliğimizi engelleyen şeyleri tanımamız gerekiyor. Bu engelleri sıralamak gerekirse: 1-Başarısızlık korkusu 2-Kaliteli düşünceye zaman ayırmamak 3-Motivasyonu düşürecek varsayımlarda bulunmak 4-Gerçekçilikten uzak, çok uzun vadell hayaller kurmak 5-Süreci hesaba katmadan, sonuca odaklı yaşamak 6-Kendisindeki güçlü ve zayıf yanları analiz etmemek Özetle, öncelikle sinema alanında üretim yapabilmek için, kendimizi iyi tanımamız ve önece kendi kişisel hedeflerimizi koymamız gerekiyor. Çünkü kendimizdeki güçlü olduğuna inandığımız yanlarımız kadar, zayıf yönlerimizin farkında olmalı ve uzak hedeflerimizi koyarken bu yanlarımızı gözden kaçırmamalıyız. Zira, gözden kaçırırsak ve bunu analiz edememişsek, bu yolumuzda ilerlerken bize motivasyon kaybettirebilir ve üretkenliğimizi düşürebilir. Sinema alanında bir faaliyet göstermek istiyorsanız. Bu hangi alanda olursa olsun, öncelikle faaliyet göstereceğiniz alanı çok iyi tanımak ve o alanda üretimin hangi yanında bulunmanız gerektiğini belirlemeniz gerekir. Türkiye’de önemli sorunlardan biri, en çok yönetmenlik ve senaryo yazarlığı alanında üretkenlik isteği olduğunu göstermektedir. Bununla ilgili yapılmasını planladığım bir çalışma var ama şu ana kadar bana günlük yapılan başvurulardan 10 tanesinin neredeyse 9’u yönetmen ya da senaryo yazarı olmak konusunda oluyor. Hedef olarak, meslek adı söyleniyor. Ve bu başvuruların pek çoğu da bu eğitimleri almamış kişiler... Hedefim ‘yönetmen olmak’ ya da ‘senaryo yazarı olmak’ diye başlayan bazı cümleler ile geliyor. Oysa ‘hedefim 1 yıl içinde 1 film tamamlamak’ diye belirtse, daha doğru bir hedef tanımı olabilir. Dolayısıyla, öncelikle üretkenliğimizi sağlıklı bir şekilde arttırarak, yani kendimizi analiz ederek hedefe doğru gidebiliriz. Şöyle ki, ‘ben yeni yılın ilk ayında, sinema alanında kendimi eğitmek için 1 film sahnesini, el kameram ve ya cep telefonumla çekip, doğru ve yanlışlarımı belirleyeceğim’ demek, anlamlı ve gerçekçi, bir o kadar da sizi üretkenliğe iten bir hedef konulmuş olur. Dün sizden güzel sorular gelmeye başladı. Hepsine haftasonu cevap vereceğim. Sorularınızı info@zeynofilm.com adresine bekliyorum.

19 Aralık 2011 Pazartesi

'HEDEF'E DOĞRU 1

Merhaba Sevgili Dostlar, Bu haftaya ‘hedef koyma’ konusunu ele alarak başlamak istiyorum. Bu konuyu bu sıralar çok sık ele alacağım... Malum, yeni yıl geliyor, dolayısıyla yeni yıla doğru hedeflerle girebilmenin yolunu bulmaya ne dersiniz. Çünkü zaman hızla akıp gidiyor ve bir yıldan diğerine geçerken, geriye baktığınızda, kendinizin ne kadar geliştiğini görebilmeniz gerekiyor. Ben, ilk öğrencilik yıllarımdan itibaren, 25 yıllık profesyonel hayatımda bu çalışmayı kendi kendime hep yaptım. Bazen ‘hedef’imin ilerisine gittiğimi, bazen geride kaldığımı bazen de tam koyduğum hedefleri tutturduğumu gördüm. Bu herşeyden önce kendimin kendimle olan rekabetini körükledi ve kendimin en acımasız eleştirmeni oldum. Dişarıda kimin ne yaptığı ile hiç ilgilenmedim. Dışarıda yapılan işleri gördüğümde de, yine kendimdeki eksiklere odaklandım. Bir başkasının yaptığı işi anlamaya çalıştım ve olumlu yanlarını taktir etmeyi bildim. Çünkü, ben kendi ‘hedeflerimi’ biliyorum. Yani yolumu biliyorum... Benim derslerime katılanlarla, ilk hafta bu kavramı epeyce irdeleriz. Zira, hedef koymak sadece ‘sinema sektörü’ için değil, yaşamda her alanda yapmamız gerektiğine inanıyorum ben. Aksi takdirde, nereden çıkıp nereye vardığımızı farkedebilmemiz, ya da işimizde nasıl ‘fark yarattığımızı’ anlayabilmemiz çok zorlaşabilir. Genellikle, ilk derslerde ‘hedefiniz nedir?’ diye sorduğumda, gözlemlediğim şeyleden biri, sinema alanında ‘kariyer’ yapmaktan öte, kişisel zafer fotograflarından oluşan ‘iyiniyet’ ifadeleri olduğunu görüyorum. Oysa, hedefler ve buna uygun amaçlar doğru seçilirse, sonunda mutlaka başarı da gelecektir. Bugünden itibaren hedef bulmak konusunda, bazı teknik bilgileri sizinle paylaşmak istiyorum. Bugünkü konumuz zaman yönetimi: Aşağıdaki 10 prensibi dikkate almanızı öneririm. 1-Kişisel zaman bilinci geliştirin. 2-Uzun vadeli hedef belirleyin (5 yıl sonra kendinizi nerede görmek istersiniz? Ama lütfen bunun cevabı ‘oscar almak’ olmasın...) 3-Orta vadeli planlar oluşturun (2 -3 yıl içinde somut elde etmek istedikleriniz nelerdir?) 4-Bir yıllık hedeflerinizi çok net koyun. 5-Gününüzü iyi planlayın(sizin için gereksiz ilişkileri, zaman kaybettiren şeyleri belirleyin) 6-Ofis çalışma vaktinizi iyi organize edin. 7-Tek başınıza bile olsanız kendinize özel toplantılar düzenleyin... Kendi kendinizi kontrol edebilme becerisi geliştirin. 8-Yapabileceğiniz ve yapamayacağınız şeylerin listesini oluşturun. Yapamayacağınıza inandığınız işlerde bilgiye ve kendinizi geliştirecek çalışmalara başvurun. 9-Ayağı yere basan, somut hedefler koyun. Adım adım gitmeninin tadını çıkarın. 10-Sağlığınıza dikkat edin. Hedefler üzerine gidebilmek için sağlıklı bir beden ve zihine ihtiyacınız var. Zamanınızı doğru planlamaya başladığınızda, hedeflerin konulma meselesi çok daha iyi anlaşılır. Çünkü hedef’in vazgeçilmesi zamandır. Bugünün konusu olan zaman konusunda tuzaklara da düşmemek ve kendimizi kandırmamamız gerekiyor. Bu nedenle, hedef belirlemenin ilk adımı olarak, bugün hayatımızda gereksiz vakit harcatan konuları tespit etmemiz gerekiyor. Bunları tespit ederek çalışmaya başlayabilirsiniz. Hedefe Doğru 1, konusunda bugün zamanımızı temizleme konusunu irdeledik. Bu hafta hedef konusunu işlemeye devam edeceğiz. Bu konudaki sorularınızı bana e-mail ile ulaştırırsanız, ben de sizlere daha yardımcı olacak bilgiler aktarmaya çalışırım...Hem de hoş bir etkileşim olur. Bu konudaki maillerinizi info@zeynofilm.com adresine, konu kısmına hedef yazarak gönderebilirsiniz. Hepinize iyi haftalar...

14 Aralık 2011 Çarşamba

YAPIMCILIK'TA 100 SORU PROJESİ DEVAM EDİYOR...ŞİMDİ DE BENDEN BİR SORU:)

Merhaba Sevgili Dostlar,
sorularınız gelmeye devam ediyor... Herkesin her sorusunu cevaplamak ve bu çalışmayı web platformunda paylaşacağım... Sorular soruları getireceğinden, bu çalışmanın devamı olacak... Hatta bir tanışma toplantısı planlıyorum.
Dolayısıyla hepinizden sorularınızı bekliyorum. Sorularınızı yapimlab@gmail.adresine göndermenizi ve konu bölümüne 100 soru yazmanızı rica ediyorum.

Şimdi benim sizlere bir sorum var. Şöyle ki; YAPIMLAB yeni yılda 'yapımcılık eğitimi'atölye çalışmalarının yanısıra, 1 günlük, bilgilendirme amaçlı, etkileşimi sağlayacak toplantılar ve seminerler düzenlenecektir. Bu konuda, sizin ilginizi aşağıdaki konulardan hangisi çekerdi? Ya da önereceğiniz bir konu var mı?

a-)Dünyadaki festivaller?Festivallerin kriterleri ve öncelikleri?
b-)Ortak Yapım nedir?Dünyada ortak yapım kriterleri?
c-)Bütçe nedir? Ne değildir? Bütçe hazırlama kriterleri?
d-)Proje geliştirmenin önemi ve püf noktaları?

Bu 4 konudan hangisinin öncelikli olmasını isterdiniz?
Bu konudaki görüşlerinizi de info@zeynofilm.com adresine bekliyorum. Maillerin hepsini kendimin okuduğunu da buradan belirtmek isterim...

Bugün hepinizden e-posta bekliyorum.

13 Aralık 2011 Salı

FİLM YAPIMINDA VE PAZARLANMASINDA STRATEJİNİN ÖNEMİ




Bir sinema filmi yapım sürecinde en önemli konulardan bir tanesi ‘strateji’ belirlemektir.

Yapımlab’da yapılan derslerde en önem verilen ‘Proje projelendirme’ çalışmasının temelini oluşturur.

Strateji belirlemeyi ne derece biliyor musunuz? Kısa, orta ve uzun vadeli stratejileriniz var mı? Çok fazla ‘proje projelendirme’ atölyeleri yapan biri olarak, strateji konusunda çok az fikir sahibi olunduğunu görüyorum.,
Genellikle rakiplerin hamlelerine göre mi strateji belirleme eğilimi, var.
Bu nedenle, STRATEJİ konusuna burada biraz değinmek istedim. Biz derslerde uzunca bir süreyi buna ayırıyoruz. Çünkü birazdan aşağıda belirteceğim üzere, strateji yapabilmek için ‘alanıtanımak’ gerekiyor.

Stratejinin ansiklopedik anlamına bakıldığında;
Strateji, latince yol, çizgi veya nehir yatağı anlamına gelen “stratum” kelimesinden çıkmış olup, İngilizcedeki “street” ile akrabadır.

Bir diğer önemli anlamı da antik yunanda kullanılan “stratos” (ordu) ve “ago” (yönetmek, yön vermek) kelimelerinden türemiştir. “ordu yönetmek” ve “yönetilecek ordu” anlamlarına gelen askeri kökenli bir kelimedir.

Tarihte savaş ve politika terimi olarak kullanılmıştır. Zafer için izlenecek yolu ve/veya yöntemi ifade eder.

Strateji kazanmak ile ilgilidir; sınırlı kaynakları etkin kullanarak daha iyi bir pozisyona geçmeyi ifade eder. Kuvvetli bir strateji, başarının temel anahtarıdır.

Strateji, sürekli değişen dış çevrenin fırsatları ve tehlikeleri çerçevesinde amaca nasıl ulaşılacağına ilişkin düzen ve tasarı ile ilgili düşünsel bir işlemdir. Kaynakları fark yaratacak eylemlere yöneltmeyi içerir. “Bu oyunu uzun vadede nasıl kazanırız” sorusunun cevabıdır.

Strateji, bulunduğunuz yerden gideceğiniz yere ulaşmak için neler yapacağınızla ilgilidir.

Bu tanımlamalar ışığında, bir projeye karar verildiğinde, yaptığınız işi ilgilendiren alanlarınızı tanımanız gerekiyor.

Bu nedenle aşağıdaki maddelerin gözden geçirmek gerekir:

• Durum: O anki durum değerlendirmesi ve nasıl geliştiğinin değerlendirilmesi , proje sahibinin kendi durumunu doğru tanımlaması.

• Hedef: Amaçları ve/veya objektifleri tanımlamak. Ulaşmak istenen sonuçlar ile ilgili somut bazı değerler belirlemek. Öznel ve nesnel gerçeğin buluştuğu yer.

• Yol haritası oluşturmak: Varolan durumlar gözönüne alınarak, hedefe ulaşmak için belirlenen yol haritası:


Strateji oluşturuken;
-Mevcut durumu araştır ve tanımla
o Neredesiniz? Kaynaklarınız ne yapmaya yeter? Rakipleriniz ve sektör ne durumda? Tüketiciler ne yapıyor?
-Hedefi belirle
o Nereye varılması gerektiğini bul. Hedef rakamlı, ulaşılabilir, anlaşılabilir olsun.
-Vizyonu ve misyonu oluştur
o Vizyonu tanımla ve amaç hiyerarşisi ile bir misyon bildirisi hazırla
-Projenin güçlü ve zayıf yanlarını analiz et.

-Planlama yap.
Uygulanması gerekenlere karar ver. Tarih sırasına koy. Görev dağılımı yap. Bütçelendir.

Bu çalışmalar yapılmadan bir filmin yapımına başlanması, bir çocuğun ölü doğmasına benzer. Bu nedenle, sinema alanında ‘yapımcı’ olarak üretimde bulunan kişilerin, ‘yaratıcı’ kişilerle birlikte bu çalışmayı gerçekleştirip, beklentilerini net bir şekilde ortaya koyması gerekir.

Özellikle Türkiye’de sinema sektöründe, hedef koymak ve buna uygun strateji geliştirmek konusu, sinema sektörünün geleceği açısından çok çok önemlidir. Bu anlamda, öncelikle işe varolduğumuz sektörü tanıyarak başlanmalıdır. Her aklına fikir gelenin, sinema filmi yapmaya yöneldiği bir ortamdayız maalesef.

Sinema, ciddi ve maliyetleri olan bir iştir. Bu noktada, hayal kırıklıklarını bırakıp, sağlıklı üretimler, yaratıcı çalışmalar yapmak isteniliyorsa, bu alanda her konuyu öğrenilip, doğru analiz ve sentezin yapılması gerekmektedir.

Bu bağlamda, ‘cahil cesareti’ ve ‘romantik’ bazı çıkışlarların hayalden öteye gidemeyeceğini bilmek gerekir. ‘Sinema’ alanında üretimde bulunmak isteyen herkesin, dünyadaki ve ülkesindeki sinema sektörünün nasıl işlediğini, mekanizmaları incelemesi gerekir.

Eğer varolacağınız alanı tanır, kendinizi ve projenizi doğru konumlarsanız, başarı kaçınılmazdır.

9 Aralık 2011 Cuma

PAYLAŞIMLAR-3

Merhaba Dostlar,
bugün yine bir paylaşımımız var. Avrupa'da geçtiğimiz Ekim ayında gerçekleşen bağımsız dağıtmcılar toplantısında, digitalleşme süreci ile ilgili önemli tespitler yapılmış. Çevirisi Elif İdiz tarafından yapılan bu yazıyı sizlerle paylaşıyorum.

Bu arada, '100 soru' çalışması için, sorular gelmeye başladı. Herkesten soru beklemeye devam ediyorum.

AVRUPA BAĞIMSIZ DAĞITIMCILAR TOPLANTISI’NDAN....

Fransız sinemasının öncülerinden Auguste ve Louis Lumiere kardeşlerin evi olan ve onların anısına daha sonra müze haline getirilen Lyon’daki “The Villa Lumiere” (Lumiere Villası), Ekim ayında Europa Distriubtion(Bağımsız Avrupalı Dağıtıcılar Ağı)’ın beşincisi gerçekleşen yıllık toplantısına ev sahipliği yaptı. Toplantı, Avrupa çapında 65 bağımsız dağıtıcının katılımıyla gerçekleşti. Ancak toplantı sırasında Lumiere’lerin The Gardener ve Arrival Of A Train At La Ciotat filmlerinin gösterilmesi bir yana, toplanan dağıtıcıların ilgisi çoğunlukla dijital çağın getirilerine yoğunlaştı.
Dijitalleşme oranın Fransa’da %56, Birleşik Krallık’ta %53, Almanya’da %40 ve İtalya ile İspanya’da ise %30 olduğu belirtildi. Konferansın her yıl olduğu gibi bu yıl da en çok tartışılan argümanı, dağıtıcılara yeni dijital ekipman bütçelendirmesine yardımcı olmaları için empoze edilen VPF(Sanal dijital bütçelendirme) oldu.
Avrupa çapında bağımsız dağıtıcılar, VPF için binlerce ekran yaratmış ve onların gelirini çıkarmak isteyen Arts Alliance, Sony, XDC ve Ymagis gibi firmalarla pazarlık yapmaya mahkum olmuş durumdalar. Birçok bağımsız dağıtıcı, en büyük firmalar tarafından ele geçirilmiş olan bir piyasada haksızlığa uğradıklarına inanıyorlar. İngiliz Dağıtım Firması “Soda Pictures”ın fabrika müdürü Edward Fletcher, “Bazen bana önerilen bir ekranı reddettiğim oluyor çünkü bütçemin VPF’yi karşılayıp karşılamayacağından emin olamıyorum” diyor.
Aralarında Les Films du Losagne, Memento, Le Pacte, Wild Bunch ve Sophie Dulac’ın da bulunduğu 20 Fransız Dağıtıcı Firma, DIRECT adı altında toplanarak VPF’ler ile ilgili kollektif bir pazarlık yapma ortaklığına girişti. Fransız Yasası gereğince, dağıtıcılar dijital ekipmanların kurulumunu takipen 10 yıl içinde VPF’lerin ödemesini yapmak durumundalar. Fakat ücretler ve süre ile ilgili bir takım dalavereler dönüyor. Sophie Dulac Firması’nın dağıtım sorumlusu Eric Vicente’nin belirttiğine göre, geçen yıl Ymagis firması ile yapılan üç haftalık pazarlık sürecinin ardından teklif fiyatı yalnızca %2 oranında düşürülebilmiş. Fakat daha sonra DIRECT kuruluşu devreye girmiş ve yaklaşık %10 ila 15 arası bir indirim sağlanmış.
Konuyla ilgili en büyük açmazlar, dijital ekipman fiyatları, dağıtıcı firmaların dijitalleştirme süreci için ödemeleri gereken yüzdelerin fazlalığı ve son olarak ödeme süreleri. Les Films du Losagne’ın dağıtım yöneticisi Regine Vial, “Dağıtıcı firmalar olarak bizler bu alışverişin %75’ini karşılamamız gerektiğine inanıyoruz. Ancak satış firmaları bizim %85’lik bir pay empoze etmeye çalışıyorlar,”diyor ve ekliyor, “Her iş için gereken ekipman ücretleri kiminle pazarlık yaptığınıza göre 83.000 ile 125.000 Dolar arasında değişiyor. Ama biz bunu taban fiyata düşürmeliyiz”.
Vial’ın söylediğine göre DIRECT, yakın zaman önce Arts Alliance ilebir anlaşma imzalamış ancak hala Ymagis ile hararetli, tartışmalı bir pazarlık süreci içindeymiş. Paris menşeli firma, MK2’lerin yanı sıra 600 adet UGC ekranı dijitalleştirmiş ve şimdi de VPF ile ilgileniyormuş. “Şimdilik Ymagis ile, 31 Aralık’a kadar sürecek olan kısa süreli bir anlaşmamız var. Ancak biz uzun süreli bir anlaşma yapmaya çalışıyoruz” diyor Vial. “Fiyatlardan memnun değiliz ve Ymagis bize 10 yıllık bir geri ödeme planı çıkarıyor. Bu sürecin kısalması gerektiğini düşünüyoruz.”
Konferansın hemen öncesinde Barcelona ve Berlin’de de yerel ofisleri bulunan Ymagis firması, Filmax, Golem ve Vertigo’nun da aralarında bulunduğu 14 İspanyol Dağıtım Firması ile anlaşma imzalamış.
Konferansın ardından Paris’te bir yaptığı konuşmada Ymagis firmasının kurucusu Jean Mizrahi, bir dağıtıcının onun için kullandığı “Fransız dijital sinemasının büyük kötü kurdu” lakabını reddetti. Eclair firmasının eski CEO’su, dört yıllık bir geçmişe sahip olan şirketlerinin birçok Avrupa ülkesinde dijitalleşme sürecine aracılık ve öncülük ettiğini belirtiyor. Bu öncülüğün, geçiş döneminin ardından dağıtıcıları finansal olarak rahatlmaya başlayacağına inanıyor.
Mizrahi, “Bu değişim ve geçiş dönemini bizim gibi özel kuruluşlar sağladı,” iddiasında bulunuyor. Üstelik toplamda 1.400 adet olan Fransa çağındaki dijital ekranların yarısının Ymagis ve rakipleri tarafından üretildiğini söylüyor. Sözlerine iddialı bir biçimde devam ediyor, “Biz itici bir güç olduk. Biz risk almasaydık, bu süreç bir on yıl daha gecikirdi. Avrupa çapında Ymagis için finansal taahhüt yaklaşık 138,7m Dolara ulaştı.”
Avrupa çapında, aralarında hiç gösterişli olmayan Champs Elysees’deki bodrum katı ofislerinin de bulunduğu birçok ofiste 55 kişi çalıştıran şirketin aylık VPF geliri 1,4m dolara çıkmış durumda ve bu meblağ giderek artıyor.
Mizrahi, dijitalleştirme süreci için gereğinden en az ortalama 1,5 kat fazla ücret talep eden üçüncül firmaların bu tavrını kabul etmiyor.
“Bizim yönetim bedellerimiz, binlerce perde aracılığıyla yayılacak. Çünkü biz aslında oldukça komplike bir işin hizmetini veriyor ve bunun karşılığını alıyoruz. Dağıtımcılar, yakında bizi aradan çıkarıp doğrudan kullanıcılarla pazarlık yapmanın çok daha pahalı ve karmaşık olduğunu anlayacaklar. Biz bu işi çok daha ucuza yapıyoruz. Bizim bir sistemimiz var. Aldığımız risk ve verdiğimiz hizmet göz önünde bulundurulduğunda, fiyatlarımız çok makul görünecektir,” diyor Mizrahi.
“Sonuç olarak fiyatlarımız hiçbir zaman tek kopya için 1.400 Doları aşmıyor ki bu özellikle Belçika ve İşviçre gibi ülkelerde bulunan bağımsız dağıtıcıların bu sistem için yapacağı diğer anlaşmaların yarısı fiyatında. Üstelik bu ücret, pazarlık sırasında iyi niyet gösteren dağıtıcılar için daha da azalıyor. Gelecekte bu fiyatlar giderek daha da düşecek.” İşte bunlar Mizrahi’nin sözleri.
Soda Firması’ndaki Fletcher ise İngiliz bağımsız dağıtıcıların Fransız dostları gibi etkin bir piyasaya sahip olmadığını belirtiyor. “Odeon’un bana söylediğine göre, piyasalarının %96’sını stüdyolar oluşturuyor. Bu durum İngiltere’nin bu alandaki durumunu açıkça belli ediyor zaten. Stüdyolar ve temel firmalar VPF anlaşmalarını yaptılar bile. Bu konuda konuşulacak bir şey kalmadı. Kalan %4’lük dağıtıcılar olarak bizler, ki ben bunun %0,02’sini temsil ediyorum, büyük müşteriler için uygun değiliz,” diyor.
Birleşik Krallık’ta dijital sektör, İngiltere’de 210 sinemanın projeksiyonunu kurmuş olan Digital Screen Network(Dijital Ekran Ağı) aracılığıyla, İngiltere Film Konseyi tarafından ele geçirilmiş durumda. Fakat son dönemde birçok sinema bu ekipmanı iade edip daha kazançlı bir VPF sistemi edindi.
Fletcher , “Pek çoğumuz hiçbir şey görmez haldeydik. Sinemaların ekipmanları iade edebilecekleri aklımızın ucundan bile geçmedi ama bunu yaptılar” diyor.
Avrupa’daki bazı bağımsız dağıtıcılara umut verebilecek bir yaklaşım var aslında. Cenevre menşeli Agora Firması’nın İsviçre distribütörü Laurent Dutoit konferansta İsviçre’deki orta büyüklükteki ekranların 1/3’ünü kaplayacak ve böylelikle her türlü aracı kuruluşu devre dışı bırakacak bir şemadan söz etti.
Bu şartlar altında alıcı firmalar, doğrudan dağıtıcılarla görüşüp, devlet destekli borçlarla dijitalleşme sürecini finanse edebilecekler. Bu düzeneğin yaklaşık 12,5m dolar ile 20,8m dolar arasında tutacağı ve altı yıllık bir süre içinde geri ödemesinin gerçekleşeceği bekleniyor.
Konferanstaki birçok dağıtıcı firma bu düzeneği alkışlarken, bazıları da ülkelerinde zaten aracı firmaların piyasayı ele geçirmiş olmalarından yakınarak artık bu durumun değişmesi için çok geç kalındığını belirtti.
Mizrahi’nin bu konudaki yorumu ise “İsviçre çok spesifik bir örnek. Burası küçük, üç dilin konuşulduğu bir toprak. Bakalım bu İsviçre modeli işe yaracak mı. Göreceğiz” oldu.
KAYNAK: SCREEN
YAZAR: MELANIE GOODFELLOW
ÇEVİRİ : ELİF İDİZ

YAPIMCILIK VE 100 SORU PROJESİ VE ZAFER DOĞAN'A SELAM...

Sevgili Dostlar,
dün buradan açıkladığım 100 soru çalışmasına nasıl karar verdiğimi biraz paylaşmak istiyorum.
Ben üniversitede sinema-tv okurken, 'yapımcılık' konusundaki ilk bilgilerimi, çok sevgili hocam rahmetli Zafer Doğan'dan almıştım... Aslında, pek çok konuda beni hem cesaretlendiren, hem de ışık tutan bir hoca olmuştur kendisi... O dönemde pek çok hocamız bizlerin, 'yönetmen' olması ve sektörel anlamda tutucu bir yaklaşımda olmasına rağmen, Zafer Hoca her zaman destekleyici ve cesaretlendirici olmuştu... İşte bu nedenle,ilk profesyonel işim bir reklam filmi setinde yönetmenin çayını hazırlamaktı... Yönetmen ise o günlerde sinema filmlerine ara vererek, reklam sektörüne geçen Sinan Çetin'di... Okulda bu büyük bir 'kınama' halinde karşılandı... Hem arkadaşlarım, hem hocalarım tarafından... Sadece Zafer Hocam dedi ki: 'bir yerden başlaman gerekir, çay meselesi en önemli konu... Yapımcılık, herşeyin doğru kıvamını bulmaktır ve yönetmenin çayını yapan kişi, sette en zor yanına gidilen kişinin hep yanında olur... Bu fırsatı kullan, filmin nasıl yapıldığını öğren...'
Bu konuşmamızın ardından da, şimdi git ve bir film yapımcısı ne yapar kendine 10 tane soru hazırla demişti... Benim 10 soru hazırlamam yaklaşık 5 yılı buldu...Neredeyse tüm ünversite yıllarım... Çünkü, Türkiye'de hiç kapağı açılmamış bir konu, sadece 'sermaye sahibi' gibi algılanan bir durum...Bu soruları o dönemde sadece reklam filmi setlerinde aradım...Çünkü o alanda çalışıyordum ve cevaplarım ona göreydi...
1998 Yılında, reklam sektöründe lider şirketlerden birinin ortağı olarak çalışırken, sinema sektörüne geçme vaktinin geldiğini hissetmiş ve Kutluğ Ataman'ın Lola ve Bilidikid filminin ortağı olmuştum... Berlin Film Festivali'nde Panorama bölümünün açılış filmi olan filmin, prömiyerine gittiğimde, film marketi ve Avrupa sinemasında yapımcılık konusu hayatımın gündemine otudu. Tıpkı,10 yıl önce öğrenciliğimde Zafer Hoca'nın bana verdiği ödevi, kendi kendime verdim. 'Sinemada yapımcılık' nedir? Ne biliyorum... Sanıyorum ilk etapta çok basit gibi görünen 40 civarı soru yazdım, Berlin'den dönüş uçağında...

Bugüne geldiğimizde, bana gelen soruların pek çoğu aynı ve sinema sektöründe bu konuya cevap bekleyen çok soru var...

Ben de düşündüm ki, Sevgili Zafer Hoca'mızın yaptığını ben kamuya açayım... Bu konuda ortak bir platform ve dil tutturalım... Bir iletişim platformu oluşturalım...

...Ve istedim ki, internet ortamında sağlıklı bir etkileşimle, konuşalım, tartışalım, iletişim kuralım... Cesaretlenelim..

Herkese sevgi ve dostlukla:)

7 Aralık 2011 Çarşamba

YAPIMLAB'DAN HERKESE AÇIK ORTAK BİR ÇALIŞMA...

Merhaba Dostlar,

Bu yılı, daha fazla katılım ve bilgi paylaşımı ile kapatmak istiyorum. Bu nedenle ilgili herkesin katılımının olacağı bir çalışma planladım.Bu çalışma tamammen sanal ortamda gerçekleşecek ve daha fazla bilgi paylaşımı olmasını sağlayacak.
Çalışmamız kısaca şöyle:
Yılın sonuna yaklaşırken, 'yapımcılık', 'sinema filmi yapmak' ile ilgili aklınıza takılan ya da cevap bulmak istediğiniz tüm soruları göndermenizi rica ediyorum. Sinema Filmi Yapmak konusunda 100 soruluk bir liste hazırlayacağım ve bu soruların cevaplarını sizlerle payşaşacağım. Hepbirlikte yapacağımız bu laboratuvar çalışması için katkılarınızı bekliyorum.
Sorularınızı yapimlab@gmail.com adresine göndermenizi ve konu bölümüne '100 soru' yazmanızı rica ediyorum. Bu arada bu konu ile ilgili arkadaşlarınızı bu grup ve bu ortak çalışmadan haberdar edebilirsiniz.
Hepinizin sorularını 31.Aralık.2011 gününe kadar bekliyorum.