Merhaba Sevgili Dostlar,
Son birkaç haftadır yapımcılık derslerimde değişime açıklık konusunu irdeliyoruz... Büyük bir çoğunluk aslında 'değişim'leri kabullenmekte zorluk çektiğini söylüyor. Oysa 'değişim'kaçınılmazdır. Bunun en önemli örneklerini doğada görebiliriz. Aslında sevmediğimizi belirttiğimiz şey bu değişimden kaynaklanan stres...
Biraz bu konuyu açmak gerekirse, sinema sektörünün kendi dinamiklerine de baktığımızda eskiden yapılanların tekrar etmekten çok, her yapılan işte 'fark yaratan'ın öne çıktığını görüyoruz. Dolayısıyla, değişimlere açık olmak ve bunu uygulamak da 'fark yaratabilme'nin şartlarından bir tanesi...
*''Değişim' her zaman için birşeylerden vazgeçmeyi, yeni beceriler ve roller için zorluklara katlanmayı gerektirir. İşleri bilinen yollardan yapmak,güven ve kontrol duygusu verir. 'Değişim'e direnç ise, geçmişte olan herşeyi çok sevmekten değil, belirsizliğin getirdiği gelecek duygusundan kaynaklanır. Çünkü en büyük stress kaynağı, belirsizliktir. Belirsizliğin yarattığı rahatsızlık arttıkça, durumu koruma çabası da artar.'
Yukarıdaki paragrafı *Prof.Dr. Acar Baltaş'ın 'Yeni Binyılda İş Başarısının 12 Anahtarı' isimli kitabından alıntı yaptım.
Şimdi, sinema dünyasına dönersek, bu bağlamda bazı görüşlerim var:
-Bir projesi olup, beyazperdede ya da ekranda görmek isteyen kişiler, kafalarında oluşan 'yapım' süreci, somutlaşmaya başladığında bir değişim sürecine gireceklerini düşünüyorlar mı? Bence hayır... Edindiğim deneyimler doğrultusunda, sadece projelerinin bir an önce olmasını, başarıyı, parayı, ödülleri hayal ediyorlar. Arada geçirilecek uzun yapım sürecini ve o sürecin şartlarını hiç düşünmemiş oluyorlar.
Oysa 'değişim' belki de bu noktada başlamalı... Çünkü her deneyimin biricik olduğu unutulmamalı... Ve bir proje sahibi(yaratıcısı) bir filmin yapımı konusunda bilgi sahibi olmak içim kendi 'değişim'ini başlatmalı...
-Bir projesi olup, sorunun sadece para olduğunu düşünen kişileri ele alalım. Bu kişi, bir film 'yapımcısı'nı sadece 'para sağlayan' kişi olarak görmektedir. Bunu böyle bellemiştir ve sorunun kendi projesinde değil, 'yapımcı'da olduğunu düşünür. 'Yapımcı' kavramı ile ilgili fikirlerini değiştirmeyi düşünmez.
Buradaki 'değişim' konusunda kastettiğim şey, kişinin kendi çalıştığı alanın sınırlarını genişletmesidir. Kendi sınırlarını zorlamayan, risk almayan kişi yerinde saymaya mahkumdur. Bilgi, en kıymetli şeydir. Sinema, teknoloji ve ekonominin çok yoğun kullanıldığı br sanat dalıdır. Bu nedenle sinema ile ilgilenen herkesin, kendini yenilemesi ve değişikliklere açık olması gerekmektedir.
Dolayısıyla, ileriye bakmalıyız... Önceliğimiz bu olmalı...Devamı çok hızla gelecektir.
Elbette, geçmişteki deneyimlerin zenginliğini de katarak bir adım daha öne çıkmanın yollarını aramalıyız... Ama bu yazdıklarım kişinin kendisiyle ilgilidir.
Ve son söz:
'Değişimden korkma ama yine de onu amaçsızca kullanma'. Robert Moses
HOŞGELDİNİZ
Yapım Laboratuvarı : Yapımcılık ile ilgili bilmek istediğiniz herşey...Zeynep Özbatur Atakan'ın gözlemleri, deneyimleri, paylaştıkları...
17 Şubat 2011 Perşembe
15 Şubat 2011 Salı
Sinema Sektörü Açısından 'Hukuk'un Hayatımızdaki Yeri
Merhaba,
Atölyelerime katılanlar bilirler, iyi bir film yapabilmek, 'puzzle'ın parçalarını çok doğru ve ince bir hesapla oturtmak gerektiğini anlatırım. Hatta bunu çok sık olarak örneklerle, hatta bazı atölye içinde oyunlarla çalışırız.
İyi bir film yapmanın, en önemli kuralı, projeyi yaratan-yapan-uygulayan herkesin biribiriyle olan beklentisini anlayabilmesi ve sınırlarını iyi bilmesinden geçer. Peki sınırlarımızı nasıl belirleyeceğiz? Bunun için önce haklarımızı iyi bilmemiz gerekiyor.
İşte o zaman 'hukuk' devreye giriyor. Ben, uzun yıllardır sinema-tv bölümlerinde, iş idaresi ve hukuk gibi seçmeli derslerin olması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü, yaşı ve tecrübesi ne olursa olsun, herkes haklarını bilmek durumunda...
Sinema sektörü gelişmiş ülkelerde, bu mekanizmanın sorunsuz işlediğini belirtmek istiyorum. İşim gereği, yapmış olduğum filmlerin ululslararası satışlarını da yaptığım için her ülkede, sistemin nasıl işlediği konusunda fikrim var. Hatta bu konuda sözleşme örnekleri ve mantığını irdeleyen pek çok kitap okumuşluğum da var.
Bu bilgilerin, benim 'yapımcı' kimliğime de çok katkısı oldu. Aslında daha da doğrusu, bu durum beni filmin yapımı ile ilgili daha 'yaratıcı' fikirler bulmamı sağladı.
Yine atölyelerimde bahsettiğim gibi, film sektöründe çalışan herkesin, çok fazla bilgiye ihtiyacı var. Yani her zaman bilgilerini geliştirmesi ve deneyimlemesi gerekiyor. Sanki bir döngü gibi, her yeni bilgi ve deneyim, yeni bilgileri getiriyor ve yaratıcılığı arttırıyor.
Bu nedenle avukat arkadaşım Sedef Erken ile beraber düşündük ve 'sinema ve hukuk' başlığı altında bir program oluşturduk.
Buradaki amacımız, bilgiyi arttırmak ve güncel örnekler üzerinden deneyimleri paylaşmak...
Bu konu, kendi gelişiminiz ve profesyonel tavrınız açısından da çok yararlı olacaktır.
Atölyelerime katılanlar bilirler, iyi bir film yapabilmek, 'puzzle'ın parçalarını çok doğru ve ince bir hesapla oturtmak gerektiğini anlatırım. Hatta bunu çok sık olarak örneklerle, hatta bazı atölye içinde oyunlarla çalışırız.
İyi bir film yapmanın, en önemli kuralı, projeyi yaratan-yapan-uygulayan herkesin biribiriyle olan beklentisini anlayabilmesi ve sınırlarını iyi bilmesinden geçer. Peki sınırlarımızı nasıl belirleyeceğiz? Bunun için önce haklarımızı iyi bilmemiz gerekiyor.
İşte o zaman 'hukuk' devreye giriyor. Ben, uzun yıllardır sinema-tv bölümlerinde, iş idaresi ve hukuk gibi seçmeli derslerin olması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü, yaşı ve tecrübesi ne olursa olsun, herkes haklarını bilmek durumunda...
Sinema sektörü gelişmiş ülkelerde, bu mekanizmanın sorunsuz işlediğini belirtmek istiyorum. İşim gereği, yapmış olduğum filmlerin ululslararası satışlarını da yaptığım için her ülkede, sistemin nasıl işlediği konusunda fikrim var. Hatta bu konuda sözleşme örnekleri ve mantığını irdeleyen pek çok kitap okumuşluğum da var.
Bu bilgilerin, benim 'yapımcı' kimliğime de çok katkısı oldu. Aslında daha da doğrusu, bu durum beni filmin yapımı ile ilgili daha 'yaratıcı' fikirler bulmamı sağladı.
Yine atölyelerimde bahsettiğim gibi, film sektöründe çalışan herkesin, çok fazla bilgiye ihtiyacı var. Yani her zaman bilgilerini geliştirmesi ve deneyimlemesi gerekiyor. Sanki bir döngü gibi, her yeni bilgi ve deneyim, yeni bilgileri getiriyor ve yaratıcılığı arttırıyor.
Bu nedenle avukat arkadaşım Sedef Erken ile beraber düşündük ve 'sinema ve hukuk' başlığı altında bir program oluşturduk.
Buradaki amacımız, bilgiyi arttırmak ve güncel örnekler üzerinden deneyimleri paylaşmak...
Bu konu, kendi gelişiminiz ve profesyonel tavrınız açısından da çok yararlı olacaktır.
14 Şubat 2011 Pazartesi
SİNEMA VE HUKUK SEMİNERİ
Merhaba Sevgili Yapımlab Takipçileri,
'Sinema ve Hukuk' içiçe geçmiş ve film yapmak isteyenler için çok önemli bir konu. Bu konuda, kafanızdaki tüm sorulara cevap bulacağınız bir atölye çalışması başlıyor. Çünkü, hukuk konusu yapımcı-yönetmen-senarist-oyuncu ve tüm sektör çalışanları için çok önemli bir konu. Avukat Sedef Erken tarafından yapılacak bu atölye çalışmasında aşağıdaki sorulara cevap bulacaksınız.
Sinema ile Hukuk Hangi Noktalarda Biraraya Geliyor ?
Sözleşmeler. Anlaşma Yapmanın Sırları.
Sözleşme Tipleri,
Sözleşme Nasıl Okunur ?
Pazarlığın Psikolojisi ; Taktik ve Stratejiler
Telif Hakları; Fikirler ve Projeler Ne Şekilde ve Ne Zaman Haklara Dönüşür ?
Filminizi Hukuki Alanda Nasıl Korursunuz ?
Bir Filmin Hakları Kimlerle İlgilidir ?
Yapımcı, Yönetmen, Senarist, Müzisyen, Oyuncu bu konunun neresindeler ?
Atölye başlangıç tarihi : 23 Mart 2011
Süresi : 4 hafta (her hafta 2 saat)
Saatleri : 11.00-13.00
Yer : Zeyno Film
Katılım şartları ve sorularınız için info@zeynofilm.com adresine mail atabilirsiniz.
'Sinema ve Hukuk' içiçe geçmiş ve film yapmak isteyenler için çok önemli bir konu. Bu konuda, kafanızdaki tüm sorulara cevap bulacağınız bir atölye çalışması başlıyor. Çünkü, hukuk konusu yapımcı-yönetmen-senarist-oyuncu ve tüm sektör çalışanları için çok önemli bir konu. Avukat Sedef Erken tarafından yapılacak bu atölye çalışmasında aşağıdaki sorulara cevap bulacaksınız.
Sinema ile Hukuk Hangi Noktalarda Biraraya Geliyor ?
Sözleşmeler. Anlaşma Yapmanın Sırları.
Sözleşme Tipleri,
Sözleşme Nasıl Okunur ?
Pazarlığın Psikolojisi ; Taktik ve Stratejiler
Telif Hakları; Fikirler ve Projeler Ne Şekilde ve Ne Zaman Haklara Dönüşür ?
Filminizi Hukuki Alanda Nasıl Korursunuz ?
Bir Filmin Hakları Kimlerle İlgilidir ?
Yapımcı, Yönetmen, Senarist, Müzisyen, Oyuncu bu konunun neresindeler ?
Atölye başlangıç tarihi : 23 Mart 2011
Süresi : 4 hafta (her hafta 2 saat)
Saatleri : 11.00-13.00
Yer : Zeyno Film
Katılım şartları ve sorularınız için info@zeynofilm.com adresine mail atabilirsiniz.
8 Şubat 2011 Salı
Yapımlab...Sinema Kariyeri...Kararsızlıklar üzerine...
Merhaba Sevgili Yapımlab Takipçileri,
Uzunca bir zamandır buraya birşey yazamadım. Çünkü şu günlerdeki adıyla 'keçi gribi' olup, işlerden biraz uzak kaldım. Geçtiğimiz hafta, aldığım ilaçlarında etkisiyle sadece televizyon ve film izledim...
Bu arada, bazı şeyleri düşünüp gözden geçirme fırsatım oldu. Bildiğiniz üzere geçtiğimiz Temmuz ayından beri,yapımlab'da yapımcılık ve proje atölyeleri yapıyorum. Bunun yanısıra 'yekta kopan'la okumak/yazmak' ve 'nilgün öneş'le senaryo' gibi çalışmalar yapılıyor. Başvurular için e-mail'i tercih ediyoruz, çünkü katılmak isteyenler için standart bilgilerimiz var... Bu arada ofisin telefonları da durmuyor elbette... Bu işe karar verip yapmak isteyenler hemen kendini belli ediyorlar. Diğerleri, ise hayat boyu bir 'sorun' yaratıp adım atmakta zorlanacaklar...
Örneğin, bazı öğrenciler karar veriyorlar-kayıt yapıyorlar ve çalışmaya başlayıp, cesaretli bir şekilde işlerine yönelip, somut adımlar atıyorlar.
Ama bazıları bu çalışmalara katılmak için önce e-maillle, sonra telefonla bağlantıya geçiyorlar. Kaydımızı alın biz başlıyoruz diyorlar...Sonra elbette başlamıyorlar ama birkaç gün sonra tekrar yeniden mail atarak aynı bilgileri alıyorlar vs...vs...
Bir de, kayıt süresini kaçırdım, lütfen bizi kabul edin diyenler var...Onlar kayıt yapmaya geliyoruz deyip, bir daha hiç aramıyorlar...
Böyle o kadar çok örnek var ki... İşin maddi yönünü öne sürenler için, burs kontenjanımızı kullanıyoruz... Şu anda Yapımlab'da bir sınıfın 10 kişiden oluştuğunu düşünürseniz, her sınıfta bir burslu öğrenci var...Toplam 8 öğrenci burslu olarak derslere katılıyor. Bizim kapasitemizdeki bir oluşum için oldukça yüksek bir rakam...
Ders ücretlerine gelince, benzeri oluşumlardan daha ekonomik bir portre görülüyor. Kaldı ki 'yapımcılık' ile ilgili tüm derslere ben giriyorum.
Dolayısıyla, katılanlar ödedikleri ücretin karşılığını hem eğitim, hem de deneyim olarak fazlasıyla alıyorlar...
Ben de, tüm kalbimle bilgimi, deneyimlerimi paylaşıyorum.
Bir insanın başarabilmesi için önce kararlılığa ihtiyacı vardır...Kararsızlık, sinema kariyeri yapmak isteyenler için en büyük handikaptır. Bunun yanısıra bu sektörde olmak ve bir kariyer yapılacaksa, deneyimli kişilerin sizin üzerinizdeki gözlemlerini dikkate almalısınız.
Bunun en canlı örneği benim...Ben her sinema-tv öğrencisi gibi 'yönetmen' olmak istiyordum, kendimin projelerinin eşsiz olduğuna inanıyordum...Ama beraber çalıştığım deneyimli meslektaşlarım ve onların gözlemlerini dikkate almakla, kendi yeteneklerim konusunda farkındalığım arttı ve yapımcı olarak daha başarılı olacağıma karar verdim. Ne meslektaşlarım, ne de ben pek yanılmamışız... Ama uzun bir süreçten söz ediyorum yani 25 yıldan...25 Yıl boyunca, hep gelişime önem verdim ve kendi kendimin en büyük eleştirmeni oldum.
Şimdi, gençlerin kendine olan güvenlerine hayranım ama küçücük bir eleştiride o güvenin yıkılarak derhal savunmaya geçilmesi beni çok şaşırtıyor... Daha 20'li yaşlarının başında olup, eğitimlerine bile başlamadan kendini 'sinemacı' olarak tanımlayan ve yapımcı bulamamaktan şikayet edenlerin sayısı gün geçtikçe artıyor.
Bütün bunların anlamı, herkes 'yapımcı' yı bir mucize olarak görüyor...Ve herkes mucize bekliyor, herkesi tek hedefi var ödüller, kırmızı halılar vs...'Yapımcı'sı olursa filmini çekecek ve o kadar yetenekli ki 'meşhur' olacak, ailesine teşekkür edecek vs... Bütün sorunu 'para' olarak görüp, projesine 'eleştirel' bakamayan bir kuşak ile karşı karşıyayız..Oysa mucize kişinin kendi içinde, kendi yolunda...Çözümü başka bir yerde aramak, sorunun ta kendisi...
Bu gün kendi kariyeriniz için direksiyonun başında olması gereken 'siz'siniz... Önyargılar üzerinden olumsuzluklar düşünüp, hareketinizi engellemeyin...Her ne ise o 'olumsuzluğu' da, 'olumluluğu' da 'siz' deneyimleyin...Her ikisi de kariyeriniz için önemli bir adım olacak.
Yapımlab'da eğitim verdiğim öğrencilerimin pek çoğu ile dost olduk. Başladıkları günkü düşünceleri ile bu gün pek çoğunun geldiği nokta çok farklı...Dün ilk öğrencilerimden birinin çekim aşamasına gelmiş olan kısa film projesinin dosyasını gördüm ve çok etkilendim. Sadece, projesine doğru açılardan bakabilmeyi başarmış, kendini ve projesini çok güzel geliştirmiş... Yolu çok açık...
Başarı, kendimizi, sınırlarımızı, yeteneklerimizi doğru farkındalıklarla tanımak...Bunun yanısıra sektörü ve dinamiklerini öğrenmek, araştırmak ta...
Romantik nedenlerle hikaye, roman, öykü, senaryo yazılır, resim,heykel yapılır, müzik bestelenir ama 'sinema' yapılmaz... 'Sinema' hangi türde film yaparsanız yapın, temellerinin çok sağlam atılması gereken bir sanat dalidır.
Uzunca bir zamandır buraya birşey yazamadım. Çünkü şu günlerdeki adıyla 'keçi gribi' olup, işlerden biraz uzak kaldım. Geçtiğimiz hafta, aldığım ilaçlarında etkisiyle sadece televizyon ve film izledim...
Bu arada, bazı şeyleri düşünüp gözden geçirme fırsatım oldu. Bildiğiniz üzere geçtiğimiz Temmuz ayından beri,yapımlab'da yapımcılık ve proje atölyeleri yapıyorum. Bunun yanısıra 'yekta kopan'la okumak/yazmak' ve 'nilgün öneş'le senaryo' gibi çalışmalar yapılıyor. Başvurular için e-mail'i tercih ediyoruz, çünkü katılmak isteyenler için standart bilgilerimiz var... Bu arada ofisin telefonları da durmuyor elbette... Bu işe karar verip yapmak isteyenler hemen kendini belli ediyorlar. Diğerleri, ise hayat boyu bir 'sorun' yaratıp adım atmakta zorlanacaklar...
Örneğin, bazı öğrenciler karar veriyorlar-kayıt yapıyorlar ve çalışmaya başlayıp, cesaretli bir şekilde işlerine yönelip, somut adımlar atıyorlar.
Ama bazıları bu çalışmalara katılmak için önce e-maillle, sonra telefonla bağlantıya geçiyorlar. Kaydımızı alın biz başlıyoruz diyorlar...Sonra elbette başlamıyorlar ama birkaç gün sonra tekrar yeniden mail atarak aynı bilgileri alıyorlar vs...vs...
Bir de, kayıt süresini kaçırdım, lütfen bizi kabul edin diyenler var...Onlar kayıt yapmaya geliyoruz deyip, bir daha hiç aramıyorlar...
Böyle o kadar çok örnek var ki... İşin maddi yönünü öne sürenler için, burs kontenjanımızı kullanıyoruz... Şu anda Yapımlab'da bir sınıfın 10 kişiden oluştuğunu düşünürseniz, her sınıfta bir burslu öğrenci var...Toplam 8 öğrenci burslu olarak derslere katılıyor. Bizim kapasitemizdeki bir oluşum için oldukça yüksek bir rakam...
Ders ücretlerine gelince, benzeri oluşumlardan daha ekonomik bir portre görülüyor. Kaldı ki 'yapımcılık' ile ilgili tüm derslere ben giriyorum.
Dolayısıyla, katılanlar ödedikleri ücretin karşılığını hem eğitim, hem de deneyim olarak fazlasıyla alıyorlar...
Ben de, tüm kalbimle bilgimi, deneyimlerimi paylaşıyorum.
Bir insanın başarabilmesi için önce kararlılığa ihtiyacı vardır...Kararsızlık, sinema kariyeri yapmak isteyenler için en büyük handikaptır. Bunun yanısıra bu sektörde olmak ve bir kariyer yapılacaksa, deneyimli kişilerin sizin üzerinizdeki gözlemlerini dikkate almalısınız.
Bunun en canlı örneği benim...Ben her sinema-tv öğrencisi gibi 'yönetmen' olmak istiyordum, kendimin projelerinin eşsiz olduğuna inanıyordum...Ama beraber çalıştığım deneyimli meslektaşlarım ve onların gözlemlerini dikkate almakla, kendi yeteneklerim konusunda farkındalığım arttı ve yapımcı olarak daha başarılı olacağıma karar verdim. Ne meslektaşlarım, ne de ben pek yanılmamışız... Ama uzun bir süreçten söz ediyorum yani 25 yıldan...25 Yıl boyunca, hep gelişime önem verdim ve kendi kendimin en büyük eleştirmeni oldum.
Şimdi, gençlerin kendine olan güvenlerine hayranım ama küçücük bir eleştiride o güvenin yıkılarak derhal savunmaya geçilmesi beni çok şaşırtıyor... Daha 20'li yaşlarının başında olup, eğitimlerine bile başlamadan kendini 'sinemacı' olarak tanımlayan ve yapımcı bulamamaktan şikayet edenlerin sayısı gün geçtikçe artıyor.
Bütün bunların anlamı, herkes 'yapımcı' yı bir mucize olarak görüyor...Ve herkes mucize bekliyor, herkesi tek hedefi var ödüller, kırmızı halılar vs...'Yapımcı'sı olursa filmini çekecek ve o kadar yetenekli ki 'meşhur' olacak, ailesine teşekkür edecek vs... Bütün sorunu 'para' olarak görüp, projesine 'eleştirel' bakamayan bir kuşak ile karşı karşıyayız..Oysa mucize kişinin kendi içinde, kendi yolunda...Çözümü başka bir yerde aramak, sorunun ta kendisi...
Bu gün kendi kariyeriniz için direksiyonun başında olması gereken 'siz'siniz... Önyargılar üzerinden olumsuzluklar düşünüp, hareketinizi engellemeyin...Her ne ise o 'olumsuzluğu' da, 'olumluluğu' da 'siz' deneyimleyin...Her ikisi de kariyeriniz için önemli bir adım olacak.
Yapımlab'da eğitim verdiğim öğrencilerimin pek çoğu ile dost olduk. Başladıkları günkü düşünceleri ile bu gün pek çoğunun geldiği nokta çok farklı...Dün ilk öğrencilerimden birinin çekim aşamasına gelmiş olan kısa film projesinin dosyasını gördüm ve çok etkilendim. Sadece, projesine doğru açılardan bakabilmeyi başarmış, kendini ve projesini çok güzel geliştirmiş... Yolu çok açık...
Başarı, kendimizi, sınırlarımızı, yeteneklerimizi doğru farkındalıklarla tanımak...Bunun yanısıra sektörü ve dinamiklerini öğrenmek, araştırmak ta...
Romantik nedenlerle hikaye, roman, öykü, senaryo yazılır, resim,heykel yapılır, müzik bestelenir ama 'sinema' yapılmaz... 'Sinema' hangi türde film yaparsanız yapın, temellerinin çok sağlam atılması gereken bir sanat dalidır.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)