HOŞGELDİNİZ

Yapım Laboratuvarı : Yapımcılık ile ilgili bilmek istediğiniz herşey...Zeynep Özbatur Atakan'ın gözlemleri, deneyimleri, paylaştıkları...

11 Aralık 2013 Çarşamba

YAPIMLAB İLE İLGİLİ SIK SORULAN SORULAR

Merhaba,
Yapımlab'a katılmak isteyenlerin sık sordukları sorulardan bir derleme yaptım. Daha fazla soracağınız konular için 0 212 252 4556 arayarak veya info@zeynofilm.com adresine mail atarak bilgi alabilirsiniz.


YAPIMLAB'DA ATÖLYE ÇALIŞMALARI İLE İLGİLİ SIK SORULAN SORULAR:

1- Atölye çalışması nedir?

Yapımlab, 'atölye' ya da yabancı dilde 'workshop'lar düzenler. Katılımcılarla, interaktif bir çalışma yürütür. Çalışmanın amacı, bilgi ve deneyim kazandırmaktır. Her katılımcının kendi özellikleri doğrultusunda deneyim kazanması amaçlanmıştır. Bu deneyimlerin, atölye çalışmasının devamında, sektörde kullanılmaya başlanması önemli hedeflerden biridir.


2- Çalışmaların süresi nasıl organize edilir?

2014 Yılında, çalışmalar 16+8 hafta olarak düzenlenmiştir. İlk 16 hafta Zeynep Özbatur Atakan ile birebir dersler yapılır. Devamındaki 8 hafta branşlaşmak istediğiniz alan üzerine bir çalışma yapılacaktır. Zeynep Özbatur Atakan ve konu ile ilgili başka bir eğitmen ile atölye tamamlanır.


3- Atölye sırasında kendi projelerimi geliştirebilir miyim?
Atölyeler sırasında, derslerle paralel kendi projenizi geliştirebilir, derlerdeki çalışmalarınızı bunun üzerinden yapabilirsiniz.

4-Atölyelerde uygulama çalışması yapılıyor mu?
Atölyeler ağırlıklı olarak uygulama içerir. Bu noktada verilen ödevlerin zamanında getirilmesi ve paylaşılması önem taşır.

5-Ödevler neden önemli?
Ödevler, aslında kendi yapabileceğiniz günde 20 dakikanızı alabilecek uygulama çalışmalarıdır. Bu deneyimler, atölye ortamında paylaşılır. Derste anlatılacak konular, birebir katılımcının deneyimlerinden oluşur.

6-Atölyede standart hangi konular var?
Atölyede, sinema sektörüne dair, yaratıcılık, senaryo, proje geliştirme, prodüksiyon, post prodüksiyon, finans yaratma, hukuk konuları çalışılır. Ancak YAPIMLAB butik bir atölyedir. Bu noktada, grubun katılımı ve seviyesine göre konuların anlatılış metotları ve geliştirici çalışmalar belirlenir.

7- Atölye ve devamsızlık durumu nedir?

Atölye'de maksimum 2 hafta devamsızlık yapabilirsiniz. 2 Haftayı geçtiği zaman, kaldığınız yerden başka bir grupla devam edebilirsiniz.

8- Ödev yapamazsam ne olur?

Ödev konusu, atölyenin önem verdiği konulardan biridir. Önemli sebepler dışında herkesin ödevini yapmış olarak atölyeye katılması istenir.


9- Atölye başlama saatine yetişemezsem ne olur?

Atölyenin başlama saatinde 10-15 dakika kadar geç kalanlar derse katılabilir. Bu süreyi aşanlar, 2. bölümde derse kabul edilirler.

10- Atölye'de not tutabilir miyim?


Atölye'de not tutulması önemlidir. Ancak ses kaydı alınmasına izin verilme

8 Aralık 2013 Pazar

İŞ DENEYİMLERİ VE DUYGUSALLIK

Merhaba Sevgili Dostlar,

Pek çok genç arkadaşımızla tanışıp, konuşma fırsatım oluyor. Genellikle, pek çoğunu oldukça karamsar görüyorum. Kimi kötü deneyimler yaşadığını söylüyor, kimi de o deneyimleri sadece duymuş. Böylece bir korku dağı oluşmuş.

Benim, 'kişsel gelişim' ve 'duygusal zeka' konularını ne kadar önemsediğimi, beni tanıyanlar ve atölyelerime katılanlar bilirler. Zira, sinema sektöründe, kişinin en çok geliştirmesi gereken yönlerinden biridir. Bu noktada, kendinizi geliştirerek yaratıcılığınızı daha iyi gösterebilir ve iletişiminizi güçlendirebilirsiniz. Dolayısıyla duygusal zeka'nın gelişimi, bu alanda kendini geliştirmek isteyen arkadaşlarımız için çok önemlidir.

Genellikle duygusal zeka, duygusal olmak ile karıştırılır. Oysa, duygusal zeka, duyguları ne zaman, nerede, hangi düzeyde devreye sokacağını bilmek ve doğru kullanmaktır. Dolayısıyla duygularınızı doğru yönetmek, bir beceri ve stratejik bir durumdur. Olumsuz yaşanan her şeyin nedenin anlayabilmek ve bununla ilgili çalışmak, sizi daha ileriye götürecektir.

Örneğin, iş başvurunuz ile ilgili olumlu bir yanıt alamadığınızda, ya da staj yaptığınız bir ortamda yanlış yapıp üstünüzden sert bir uyarı aldığınızda bunu bir deneyim olarak ele almanız, kişisel düşünmemeniz gerekiyor. Kızgınlığınızı kısa zamanda bitirip, o deneyimden neyi öğreneceğinizi düşünmeye başlamanız ve buradan objektif bir sonuç çıkarmanız gerekiyor.

'Genç', 'deneyimsiz', 'öğrenci' olmak hoşgörüyü arttırıcı bir etken olmak ile birlikte, bu başlıkların arkasına sığınıp savunmaya geçmek, meslek hayatınız için sağlıklı bir tutum değildir.

Bu nedenle, ilk çalışma deneyiminizde, duygusal olarak kırılıp, küsmek yerine, duygularınıza daha analitik yaklaşıp, bunu kendinizi tanıma ve anlama süreci olarak görebilirsiniz.


Kendinize şu soruları sorun:

-Grup çalışmasına uygun muyum? Yoksa daha bireysel çalışmaya mı yatkınım?
-İletişim becerilerim ne durumda?
-Güçlü olduğum alanları tanıyor muyum?
-Bilgi düzeyim nasıl?
-Bu işten ne bekliyorum? 

Bunları kendinize karşı ve işvereninize karşı objektif ve dürüst yanıtladığınızda, zaten önemli bir aşamayı geçmiş olacaksınız.

Çalışma hayatı, profesyonellik gerektirir. Profesyonellik kısa sürede, analitik bir bakış ile kazanılabilir. Bunun için duygusal zekanızı geliştirmeli ve bireysel gelişime açık olmalısınız.

Sinema sektöründe çalışmaya yeni başlayan pek çok arkadaş, farklı tepkiler ile karşılaşacak ve bir bocalama yaşayacaktır. Bu her meslek grubu için geçerlidir. Bu nedenle, karşınızdakinden anlayış beklerken, kendinizi de doğru anlamış olmanız gerekir.





2 Aralık 2013 Pazartesi

KOPYALA-YAPIŞTIR DURUMU

Merhaba Sevgili Dostlar,

Benim atölyelerime katılanlar bilirler, her konu ile ilgili genel bilgi verilir ve işin mantığı anlatılır. Kavramlar konuşulur. Ardından, herkesin kendi 'projesine özgü' sunum ve yapım stratejisinin bulması amaçlanır. Yani temel bilgiler üzerinden, herkesin kendi sinema projesinin kişiliğinin oluşmasına yönelik çalışılır. 24 Haftalık derslerin sonunda, birbirinden farklı ve özgün pek çok proje olur. Hiçbiri,bir diğerinin projesine benzemez. Elbette bu çalışmalarda temel bütçe-maliyet, finans planı gibi somut veriler de, kendine özgün çalışma metoduna göre oluşturulur.

Yeni yılın yaklaşmasıyla, pek çok proje çekmecelerden, raflardan çıkıp bir sunuma dönüşecek ve çeşitli geliştirme fonlarına gönderilecek. Bu noktada, yine rekabetçi bir ortam başlayacak.  Sinema alanında, bazı konular için bilgi gerekmekte ve yaratıcı çalışma o bilgi ile birleşince, anlam kazanmaktadır.

Kopyala-yapıştır yöntemi, kolaycılığın önemli göstergelerinden biridir. Özellikle, şimdilerde ilkokuldan başlayarak lise hatta üniversite dahil ödevler bile bu yöntemle yapılmaktadır. Elbette bazı okullar bu yöntemi yasaklamış olup, hızla anlaşılabilecek bir takım önlemler almışlardır. 

Yıllar önce, filmler henüz dijital formatta çekilmezken, kendimin excel formatında oluşturduğum bütçe formunu, hiç sakınca görmeden paylaştığım genç arkadaşların, o eski formatta bugün bile bütçe hazırladıklarını üzülerek izliyorum. Zira, özgün olma kriterimi korumak için içine koyduğum bazı küçük işaretleri 12 yıl sonra görmek, beni hem şaşırtıyor, hem de düşündürüyor...

Bugünlerde de, bana e-mail ya da sosyal medya yoluyla ulaşıp, 'örnek sunum', ''örnek dosya ' isteyen genç arkadaşlarımız var. Ya da bana danışan ya da zaman zaman derslerime katılanlardan da bu talep geldiğinde, aynı tepkiyi veririm. 'Kopyala-yapıştır' ile yapılan sinema projesi mutlaka sorunlu olacaktır.

Kaldı ki, bir dosyanın mantığının oluşması, emek isteyen bir şeydir. Ben, sinema sektörüne girdiğimde, 'kopyala-yapıştır' yöntemi istemeden, sadece bilgi almaya ve öğrenmeye odaklandım. Zira, o günlerde,  yılda 7 film çekiliyor ve bu konularda kimse de hiçbir şey bilmiyordu. Şimdinin olanaklarının hiçbiri yoktu. Emek ile öğrenmeye odaklandım, kitaplar okudum, araştırmalar yaptım ve metotlarımı oluşturdum.

Şimdi, genç arkadaşlarıma önerim:
Bilgi yolunda, projelerini iyi tanımaya çalışsınlar, araştırma yapsınlar ve kendi metotlarını oluştursunlar. 

Kopyala-yapıştır ile ilerleyen bir projenin sınırları kısıtlıdır. 

Bilgi, araştırma, deneyimlenme, sonuç çıkarmanıza yardımcı olacak ve size dair verilerin oluşmasını mutlaka sağlayacaktır.

19 Kasım 2013 Salı

AMAÇ NEDİR? AMAÇ OLMADAN HEDEF OLUR MU?


Merhaba Sevgili Dostlar,



Bugün, amaç konusunda biraz yazacağım, bu önemli kavram sinema sektöründe fazlasıyla karşımıza çıkıyor ve hedef belirlenmeden bu amaçlar belirtildiğinde 'hayal' olmaktan öteye gidemiyor. Yani amacınız, hayaliniz oluyor. Oysa hayalleriniz hep olacak, ama o hayalin gerçekleşebilmesi için somut amaç ve hedeflere ihtiyacınız var.Zira, sinema sektörü gerçekten doğru adımlarla ilerlendiğinde, başarıya ulaşabileceğiniz, bu konudaki hedef ve amaçlarınızı zevkle gerçekleştirebileceğiniz bir alan... 

Amaçlar, kişinin veya bir organizasyonun misyonunu gerçekleştirilmesi için konan zamanla sınırlı ölçülebilir hedeflerdir. Bu hedefler tanımlanan stratejiler doğrultusunda gerçekleştirilmektedir.


Sinema sektöründe, bu noktada amaca uygun hedefleri belirlemek çok uygundur. Zira, hedeflerin kısa, orta ve uzun vadeli olması, amacı daha etkin kılacaktır.


Amaç, sonuca hedefler yoluyla odaklanır bu nedenle, amaç sonuca dair bir isteği tarif ederken, hedef bunun ölçümü için vazgeçilmezdir.


Dolayısıyla hedef ve amaç birbirine bağlı ama farklı kavramlardır. Bu nedenle, sinema sektöründe kariyer planlamasında amaç ve buna eşlik eden hedeflerin konulması çok önemlidir.


Bu iki kavramın yanı sıra, farklı kavramlarda amacı etkiler. Dolayısıyla amaç ve hedefin stratejik olarak ilerlemesi gerçekleşir. Zira, sinema sektöründe stratejik karar almak çok önemlidir ve bunu yapabilmek için, amaç ve hedefler doğru tanımlanabilir olmalıdır.


Amaçlarımızı nasıl bulur ve buna uygun hedefler koyarız diye düşündüğümüzde, karşımıza misyon-vizyon ve değerler kavramı çıkacaktır.


Dolayısıyla, amaçlarımız bireysek misyon-vizyon ve değerlerimizle uyum sağlamalıdır ki, sağlıklı bir stratejik plan yapılabilsin.


Yapımlab'da 3 yılı aşkın süredir verdiğim derslerde ve danışmanlıklarda, ilk görüşmelerde bu konuyu gündeme getiririm. Bu konudaki ayrımı kişinin kendisinin netleştirmesi için gereken soru-cevap yöntemi kullanarak bulmalarına yardımcı olurum.Zaten bu netleştikten sonra, devamındaki bilgi paylaşımları ve deneyimler hemen yerine oturur.


Dolayısıyla, kişi önce amaç ve hedeflerini doğru tanımlayarak stratejilerini belirlediğinde, sinema sektöründe sağlam adımlarla ilerliyorsunuz demektir.



17 Kasım 2013 Pazar

GERÇEKÇİ HEDEFLERE ODAKLANMAK



'Hedef' koyabilmek, sinema sektörünün en önemli ihtiyaçlarından bir tanesidir. Özellikle bu işe girmek isteyen genç arkadaşlar için bu konu daha da önemlidir.

YAPIMLAB'da atölye çalışmalarına katılanlar, hangi atölye olursa olsun 'hedef' konusu ile başlarlar ve temel mantık hedefe ulaşma konusunda ilerler.


Zira, 'hedef koyabilmek' için profesyonel dünyanın gerçekleri ile kişinin kendi gerçekleri arasında bir bağ kurması gerekir. Kişinin kendi gerçeklerini bilmesi bu işin en önemli çıkış noktası olmakla birlikte, sektörün gerçekleri konusunda yanlış ve ön yargı ile davranılmamalıdır. Unutulmamalıdır ki, her deneyim, kişiye ve o duruma özgüdür. Başkalarının gözlem ve deneyimleriyle, kulaktan dolma bilgilerle yol almak sadece motivasyon düşürür.

Bu noktada ilk adım olarak kişi kendindeki özellikleri şu şekilde tanımalıdır:

- Güçlü yanlarım nelerdir
- Kendimi en iyi nerede görüyorum? Bu kararı nasıl verdim? 
(bu önemlidir, zira kendi kendimiz değerlendirme noktasında yanlışa düşme olasılığımız her zaman vardır.)
-Gelişmesi gereken yanlarım nedir?
-Bilgi düzeyim nedir?
-Deneyim düzeyim nedir?
-Neden bu mesleği seçtim? 
(kendinizi bir proje gibi görüp, değerlendirmeniz ve bu sorunun cevabını somut olarak vermeniz gerekir)
- Bu sektörde ekonomik ve sosyal beklentilerimi nasıl tarif ederim?

Bu soruların cevaplarını vermeye başladığınızda, aslında kendinizi tanımaya yönelik çalışmayı başlatmış ve hedefinizle ilgili gerçekçi açılımlar elde etmiş olursunuz.

Hedef koyarken, en önemli konular:
-Hedefin, o kişi veya işe özel olması,
-Ölçülebilir olması
-Ulaşılabilir olması
-Gerçekçi olması
-Zaman birimi içerisinde gerçekleşmesi gerekir.

Bununla ilgili pek çok çalışma ve örnek yapılabilir. Ama önemli olan 'hedef'in somut ve ölçülebilir olmasıdır. Sağlıklı bir hedef koyabilmek için, sektörel bilgi ve veriler mutlaka kullanılmalıdır.

Kişisel özellikler ile sektörel bilgi birleşerek sağlıklı bir yaklaşım bulunabilir.

Sinema sektöründe 'hedef' ve 'amaç' birbiri ile karıştırılan kavramlardır. Bu anlamda kişinin 'yüksek hedefler' koyması yerine, erişilebilir 'hedefler' ve buna uygun amaçlar belirlemesi daha yararlı olur.

Amaç konusu ise bu konuya yakın, bağlı ama farklı bir konudur. Bu konu, önümüzdeki günlerde yine bu blogda ele alınacaktır.




12 Kasım 2013 Salı

BÜTÇE YAPMAK NEDİR? NE DEĞİLDİR?

Merhaba Sevgili Dostlar,

Genellikle bütçe yapmak, herkesin gözünde büyüyen ve yanlış yapmaya çok açık bir konudur. Özellikle, sinema filmi bütçesi yapmak,  bu konuda bilgi ve deneyim olmadan yapılabilecek bir çalışma değildir. Yapımlab'un uzun dönem derslerinde 10 ve 16. haftalarda bu konuyu işleriz. Devamında uygulamalar ve çözümlemeler yaparız. En büyük sorun 'bütçe'nin harcanan para ile karıştırılma konusudur ki, özellikle ilk filmini yapmak isteyen arkadaşlarımızın en önemli sorunudur.
İyi bir bütçe yapabilmek için şu konulara dikkatle bakmak gerekir:

-Senaryonun yapımcı gözüyle analizi
-Teknik bilgi /format
-Ön hazırlık-çekim ve iş planı- çekim sonrası çalışma planı
-Yönetmenin çalışma şartları
-Ekip kurma ve iş geliştirme
-Olasılık hesapları

Bu ögeler baz alınarak bütçe ve harcama planı yapılmalıdır. Aksi takdirde sapmalar olacaktır.

Bütçe, giderlerin alt alta konarak toplanması değildir.


Bütçe, gelecekteki belirli bir dönemde gerçekleşmesi öngörülen gelir ve giderlerin karşılıklı tahminlerini içeren cetveldir. Gelirlerin gösterildiği tabloya sinema sektöründe finans planı denir.

Sinema sektöründe, bir bütçe, finans planından bağımsız düşünülemez.


Zira, finans planı bütçenizin esneyip esneyemeyeceğini belirler.



Bütçe yapmak, sinema sektöründe en önem verilmesi gereken konulardan biridir. Sağlıklı bir bütçe, bir filmin planlı programlı ve sağlıklı ilerlemesi için temeli oluşturur. Doğru bir bütçe ile hazırlanan finans planı ise çalışmanın somutlaşmasının en önemli ögesidir.









4 Kasım 2013 Pazartesi

FESTİVALLERİN ÖNEMİ ÜZERİNE-1

Merhaba Sevgili Dostlar,

Herkese iyi pazartesiler... Bu hafta sizlere buradan festivallerini işlevleri ve önemi üzerine bir yazı ile başlamak istedim. Zira, festivaller her zaman benim için eğitici- öğretici ve iletişim açısından en verimli platformlar olmuştur. Bu nedenle festivalleri önemserim. Ama derslere katılan öğrencilerim bilirler, 'festival filmi' lafını hiç sevmem. Çünkü bir sinema film sadece 'festival'lerde gösterilsin diye yapılmaz. Bir sinema filminin hedefleri olmalıdır ve o hedefler içerisinde, tv satışıı, belli bir gişe geliri, yurtdışı satışı, dvd, vod vs... tüm değerlendirilmesi gerekne platformlarda değerlenebilmelidir. 

Ama festivaller, sadece filminizi gösterip ödül almayı hayal edeceğiniz değil, sizin yaptığınız veya yapmayı planladığınız filminiz için çok 'değerli' bir alandır.

Bu nedenle bir film festivalinden ne istediğinizi gözden geçirdiğimizde ilk aşamada şu hedefleri koyabiliriz:

·   Seyirci:  Bir festivale katılma nedeni iyi bir seyirciyle iletişime geçmek olabilir. Siz filminizi (umarım ki) seyirciye ulaşsın diye yaptınız ve festivaller bu macerayı başlatabilir. Sinema salonlarında yer bulamayan ya da az sayıda yer bulabilen filmler için festivaller bu gibi filmlerin seyircisinin büyük bir kısmını oluşturur, bu yüzden bir festivalin yıldız filmlerinden biri olma keyfini yaşayın ve filminizi izlemek için gelen seyirciyle iletişime geçin.

·   Satış: Bir satış şirketine ihtiyacınız var, bu yüzden satış yöneticilerinin yeni filmler için ava çıktıkları festival ya da marketleri seçin. Onların sizin gösteriminize gelmelerini beklemeyin, festival öncesi araştırma yaparak hangi şirketin sizin için daha uygun olduğunu araştırın ve yine festival öncesi onlar ile iletişime geçin. Bunu çekim-öncesi aşamasında da yapabilirsiniz.
·     

·   Blog haberi ve sosyal medyadan gelen reaksiyonlar: Küçük bir kasabanın küçük bir festivalinde olsanız bile seyircileriniz arasında blog yazarları ve tweet atan insanlar olacaktır. Onları filminiz hakkında yazmaları için cesaretlendirin. Özellikle belirli bir film türü için yapılan festivaller sosyal medyada önemli bir alan kaplar. Sosyal medyada filminiz için yapılan yorumları dikkatle okuyun, olumlu ya da olumsuz reaksiyon alın.
·     
    Pitching / Bir sonraki projenizin finansmanını sağlayın: Bunu yapabilmek için ortak yapım marketlerine katılabilirsiniz, sponsorların ve potansiyel yapımcıların/yatırımcıların katıldığı festival etkinliklerinde sadece sohbet etmek bile için olsa bulunabilirsiniz. Bu anlamada önümüzdeki günlerde İstanbul Film Festivali'nde gerçekleşecek 'köprüde buluşmalar' 
e   etkinliği için şimdiden hazırlığa başlayabilirsiniz.

·   Aynı bölgeden bir dağıtımcıyla anlaşmak: Filminize yurtdışından bir dağıtımcı bulmanın en iyi yolu yurtdışında gerçekleşen yerel dağıtımcıların da olduğu bir film festivalinde oradaki seyircilerle buluşmaktır. Tabii bunu yapmadan önce, stratejik bir plan yapın.

     Diğer sinemacılarla veya film endüstrisiyle irtibat halinde olun: Film festivalleri yeni arkadaşlar edinmek, idollerinizle ya da mentorunuzla tanışmak ya da gelecek iş ortaklarınıza kendinizi tanıtmak için en iyi yerlerden biridir. Şu anda Türkiye'de oldukça başarılı, uluslararası konukların katıldığı festivaller düzenleniyor. Buraya izleyici olarak katılmanız bile onlarla tanışma fırsatı yaratacaktır.

    Sevgili Dostlar, festivaller, film endüstrisi için çok önemli işlevleri olan etkinliklerdir. Kendimden örnek vermem gerekirse, benim en değerli okullarım festivaller oldu, en kıymetli dostlarımla festivallerde tanıştım. Üstelik, benim sektöre girdiğim yıllarda bu kadar kolaylık yoktu! Ne cep telefonu, ne internet... Ve ailemde bu işi yapan kimse de yoktu. Hepsini, tek tek bir macera kıvamında olumlu ve olumsuz deneyimlerle öğrendim. Bugün öğrencilerim başta olmak üzere bu işi yapmak isteyen gençlerle konuştuğumda, 'sinema' ile ilgilenmek istiyorlar, profesyonel olmak istiyorlar ama film izlemiyorlar, festivallere gitmiyorlar... Ben festival derken uzaklara gitmekten bahsetmiyorum. Her şehirde yapılan kısa film festivallerinden başlanabileceğini düşünüyorum. Özellikle büyük şehirlerde okuyup, yaşayıp bu etkinliklere katılmayan, film izlemeyen arkadaşlarımıza da,biraz şaşırarak bakıyorum. Sinema , esasen film izleyerek öğrenilir. İyi bir film izleyicisi olarak başlayıp, diğer bilgilerinizi de güçlendirip, iletişim kanallarını kullandığınızda kendiliğinden profesyonel yolunuz açılacaktır. 
     
     Özetle, ben sinemacı olmaya 1983 yılında 'sinema günleri' zamanında karar  verdim. Pek çok sinemacı dostum o günlerden... 
     Sizlere de, film izlemenizi ve festival takip etmenizi öneriyorum.. Gördüğünüz  gibi festivallerin pek çok işlevi var ve bu yazdıklarım ilk aşamaları... 
     Devamı  gelecek...

     * Screen dergisinde Wendy Mitchell'ın yazısından yararlanılmıştır.







·

23 Ekim 2013 Çarşamba

YAPIMLAB ATÖLYELERİ VE FELSEFEMİZ...


Merhaba Sevgili Dostlar,

Yapımlab, 2010 yılında küçük bir odada, sonradan öykülere ve anılara yer eden bir yuvarlak masanın başında, sinema sektörünü tanımak ve anlamak isteyenler için oluşturuldu. Küçük ve nitelikli kalmak, sektör ile organik bağlar kurulması için, araya çok fazla aracı koymadan bu blog üzerinden konuya olan hassasiyeti anlatmaya çalıştı.

Hatta, ben bizzat bu köşeden kişisel olarak yazmaya ve sizlerle organik bağ kurmaya özen gösterdim. Buna devam edeceğim. Zira, halen gelişmekte olan bir sektörde sentetik ilişkiler almış yürümüşken ben görüş ve gözlemlerimi buradan aktarmak istedim.

2013-2014 Yılında da ve umuyorum gelecek yıllarda da bu böyle devam edecek... Benimle birlikte YAPIMLAB'da ders veren arkadaşlarım da aynı ruhu benimle paylaştılar. Yekta Kopan, Burak Göral, Harika Uygur ile de bu ailenin ebeveynleri olduk. Yine bu kadro ile bu yıl tam gaz devam ediyoruz. Sadeliğe ve gerçek bilgiye önem veriyoruz. Profesyonel olarak sinema sektöründe üretirken, her gün gelişen deneyimlerimizi sizlerle paylaşıyoruz...

Dolayısıyla, biz bu işe kararlı ve üretebilecek arkadaşlarla çalışmak ve onların başarılarını görmek istiyoruz.

Şimdi Kasım ayında açılacak atölyelerimizi sizlerle paylaşmak istiyorum. Belki bir tanesinde yolumuz kesişir ve ailemizin bir üyesi olursunuz :)
Temel Yapımcılık derslerinden
stratejik bütçe çalışırken

ZEYNEP ÖZBATUR ATAKAN ATÖLYELERİ

-Saha çalışması Atölyesi ( 23 Ekim 2013 akşamına kadar özel tanıtım kampanyası)
-Temel Yapımcılık Atölyesi
-Özel Proje Geliştirme danışmanlığı (Projesini birebir görüşmelerle Zeynep Ö. Atakan ile çalışmak isteyenler için)
-Profesyonel proje sunum Atölyesi (bu atölyenin detayları yakında bu blogda açıklanacak)


YEKTA KOPAN ATÖLYESİ    
2011-2012 dönemi
            


- Yekta Kopan ile Okumak Yazmak





2012 Yaz atölyesi
BURAK GÖRAL

-Temel Senaryo Eğitimi -1
-5 Senaryo ile Senaryo Eğitimi (bu atölyenin detayları yakında bu blogda açıklanacak)

HARİKA UYGUR ATÖLYESİ

-Oyuncu Seçimi Sırları

Atölyeler ile ilgili detaylı bilgileri 0 212 252 4556 Ayşegül Yeşim'den alabilirsiniz.

22 Ekim 2013 Salı

YEKTA KOPAN İLE OKUMAK YAZMAK YENİ GRUP AÇILIYOR





Merhaba Sevgili Dostlar,

YEKTA KOPAN İLE OKUMAK YAZMAK ATÖLYESİ için yeni sınıf  açılacaktır. Bu atölye YAPIMLAB 'da  4. yılına girdi. Katılımcılar okumaya, yazmaya ve üretmeye devam ediyor. 



BİLGİ VE KAYIT İÇİN 
0 212 252 4556'dan AYŞEGÜL YEŞİM İLE BAĞLANTIYA GEÇEBİLİRSİNİZ.


10 Hafta (Haftada 2 saat, toplam 20 saat)

ÇARŞAMBA GÜNLERİ :19.00-21.00
Okumak, yazmak, dinlemek, yorumlamak, tartışmak, eleştirmek pratiklerini içeren bir atölye çalışması. ve bütün bunların ekseninde, katılımcının kendi yaratıcılığının kaynaklarını araması. “Kurmaca” bir dünyanın unsurları üstünden katılımcıların kendilerine ve yaşama doğru yapacakları bir yolculuk. Atölye çalışması boyunca, katılımcılarla birlikte hem Türk ve Dünya edebiyatının yetkin örneklerinin okuması gerçekleştirilecek hem de katılımcıların yazı çalışmalarına kapılar açılacak. Bu süreçte; kurmaca metinlerde zaman, mekan, karakter, olay örgüsü, anlatım teknikleri incelenecek. Ayrıca, yazmak ve yaratıcılık arasındaki ilişki, kurmaca metinlerin kaynakları konularında pratik çalışmalar yapılacak. Her hafta okumak ve yazmak üstüne eğlenceli, düşündürücü ve zihin açıcı çalışmalar yapılacak.

Daha önce atölyeye katılanlar'dan Mehtap Akdeniz'in izlenimlerinden alıntı:

'.... YapımLab’da yerleşik yuvarlak masanın başına toplanmış seçilmiş dostlarla da olabilir. Yekta Kopan Atölyesinde giderek çoğalan bir ekip olmuştuk. Her Perşembe ders çıkışı, Cihangir Kaktüs’de toplanıp hayattan, edebiyattan konuşup ruhlarımızı iyileştiriyor, birbirimizi geliştiriyorduk. Eğitiyorduk. Yuvarlak bir masanın etrafında toplandığımız o ilk Kasım akşamına kadar hayatın köşeli, dikdörtgen masalarında düz çizgilerden düşmeden iyi niyetle hayallerine yürümeye çalışan, yolu YapımLab’dan geçen yirmi iyi insan. Günlerce, saatlerce konuştuk. Birlikte sinema festivallerine, tiyatrolara, sergilere, seminerlere, konserlere, söyleşilere, konferanslara gittik. Hep niyet ettik ama bir kere bile Nevizade’de rakı içmeyi beceremedik. Giderek öykülerimiz birikti. Çok oldu. Çok olduk, kendimize bir blog açtık. Adımızı Cihangir’de YapımLab’da bizi buluşturan o büyülü yerin adını verdik, “Yuvarlak Masa Yazarları” dedik. Blogumuz daha ilk haftadan on bin kere ziyaret edilince,  kendimize güvenimiz arttı. Mükemmel bir ekip olmuştuk. Hepimizin öykülerinden oluşan bir toplu öykü kitabı bastırmaya karar verdik. Şu anda onun çalışmaları devam ediyoruz. Önümüzdeki yıl, bahar aylarında kitabımız raflarda da olmasını ümit ediyoruz...'

İLK KEZ FİLM SETİNE GİRMEK...

Hatırlıyorum 1987 yılıydı... Liseden sıra arkadaşım, canım dostum, bugün güzel senaryolarda imzası emeği olan dostum Leyla Olça beni arayarak, Sinan Çetin'in çekeceği bir reklam filminde asistana ihtiyaç olduğunu söyledi. Ben de, o yaz tatilinde ne yapacağım diye düşünürken, arkadaşımdan aldığım bu telefon belki de bugünkü yapımcılık kariyerimle ilgili attığım ilk adım oldu. O zaman cep telefonları, internet yoktu... Tek iletişim dostlar arkadaşlar arasında olurdu. Bu yüzden iletişim de daha organikti.

Sevgili arkadaşım Leyla, bana bir gününü ayırıp, hayatımın ilk set deneyiminde neler yapmam gerektiğini anlattı ve yardımcı oldu. O benden önce birkaç reklam filminde çalışmıştı. Bizim o dönem dostluklarımız öyleydi. Herhangi bir iş durum ya da pozisyonu olduğunda arkadaşlarımızla önce haberleşir, sonrada buluşup 'neler yaşadığımızı' konuşurduk. Kadıköy ve Ortaköy kafeleri, okulun sobalarla ısınan koridoru şahidimizdir:)

O reklam setine girdiğim ilk günü hatırlıyorum da, sinema-tv okuyan biri olarak hiçbir şeyden haberim yok gibi hissetmiştim. Sadece kamerayı görmek istemiştim. O günlerdeki 35mm Arri kamera, bir ikondu benim için...

Bütün günün nasıl geçtiğini hatırlamıyorum. Koş dedikleri her işe koştum, bir şey demediklerinde yine koştum... Tabii en arkada hiç gözükmeyecek figürasyona bile makyaj yaptırınca, makyajcı isyan etti. Sevgili makyörümüz Derya Ergün dışında herkes benimle çalışmaktan hoşnuttu... Devamında Derya ile de uzun yıllar en yakın dost olup, o günü sevgi ile andık.

O günden geride aklımda kalan en önem şey ise, Sinan Çetin'in bana 'sen yapımcı olmalısın' demesidir..


2009 Bir Zamanlar Anadolu'nun setinde , seti kalabalıktan korumak için çekilen
sınırın önünde... Set'te her an her işi yapabilirsiniz! 
Aradan yıllar geçti, ben 10 küsur yıl setlerde çalıştım. Her türkü mevkideki işi yaptım... Ama film yapım koşulları, hiyerarşik sistem, görev dağılımlarında değişiklikler oldu. Maliyetler yükseldikçe, hata yapmaya tolerans durumu azaldı. O yüzden film setlerinde daha deneyimli kişiler öncelikli çalışmaya başladılar. Ya da deneyimsiz girmeyi başarıp hızla deneyim kazanmak isteyenler arttı.

Bu arada sinema-tv, iletişim vb... okulların sayısı arttı ve bu bölüme giren pek çok kişi sektörde yer almak ve set deneyimi yaşamak istiyor. Ancak yeteneklerini keşfedeceği bir alanı bulmaları çok zor. Oysa yönetmen, senarist, görüntü yönetmeni, yapımcı vb.. ne olmak isterseniz isteyin mutfağı yani
set öncesi/set/set sonrası aşamalarını tanımalısınız.

Bu nedenle, Yapımlab'da 'saha atölyesi' oluşturdum. Ben de çok heyecanlıyım... Kasım ayında başlayacak atölyede benim rehberliğimde birebir bir film seti kurulacak ve çalışacağız. Prodüksiyon öncesi, prodüksiyoni reji, kamera, asistanlık  herşeyi birlikte yaşayacağız. Benim gibi sette bu mesleğe doğmuş biri olarak, şimdi yeni filizlenen yaprakları görmek ve onların güzel bir çiçek bahçesine dönüşeceğini hayal etmek bile harika...


Herkese güzel bir gün dilerim...

19 Ekim 2013 Cumartesi

BİR SUNUM DOSYASINDA NELER OLMALI?

Merhaba Sevgili Dostlar,

Senaryosunu sunmak isteyenlerle bazı görüşlerimi paylaşmıştım. Şimdi de bir sunum dosyasında neler olması gerektiğini kısa başlıklarla paylaşacağım.

Zira her başlık, ayrı ayrı ele alınmalı ve büyük bir titizlikle hazırlanmalı... 

Bence en zor, kendiniz beğenmelisiniz. Yani kendi kendinizin müşterisi olmalısınız. Rekabet koşullarını göz önünde bulundurursak, bu yöntemin çok işe yarayacağını söyleyebilirim.

Yapımlab katılımcıları ile bu konuyu çalışırken, grup birbirine o denli sert eleştiriler getiriyor ki, hiç düşünülmeyen detayları düşünür oluyoruz, çözümler üretiyoruz. 

Siz de önce kendinize sunumunuzu yapıp, size açık yüreklilikle görüşlerini söyleyecek bir arkadaşınıza sunumunuzu yapın...

Sunum dosyasında olmazsa olmaz birkaç öneri vereceğim. Bu önerdiğim materyaller, herhangi bir fon ya da ortak ararken de size yardımcı olacaktır. Ama yukarıda da yazdığım gibi, her başlık kendi içinde işlenmesi gereken incelikleri olan konular. Senaryonun hedefine, amacına göre kendi içinde değişkenlikler gösterebilir. Yine bunlar uzun yıllar içerisinde gözlem ve deneyimlerim doğrultusunda benim bu blog için oluşturduğum bir listedir.

Senaryo sunum dosyası:

1-Sinopsis

maksimum 2 sayfa

2-Tretman

maksimum 15-20 sayfa

3-Karakterlerin kısaca tanımı

4- Yönetmen veya senarist görüşü (senaryoyu kimin sunduğuna bağlı olarak, amaca bağlı olarak her ikisi birarada olabilir)

Bu bir sunumun en önemli temel taşlarından biridir. Kişisel bakış açınızı, beklentilerinizi ve motivasyon noktanızı, artistik görüşünüzü de içine katarak anlatmalısınız.

5- Projeyi destekleyecek görselller

Motivasyon noktanızı doğru tarif eden görsellerden örnekler koyabilirsiniz. Bir fotograf, çizim,kısa film veya teaser olabilir.

6-Özgeçmiş

Özgeçmişinizi amaca uygun bir şekilde hazırlamalısınız. İş başvurusu yapmadığınızı, senaryonuzu sunduğunuzu unutmamalısınız. Özgeçmiş yazarken, kendinizi en iyi ortaya koyacak uslubu bulmalısınız.

Eğer varsa referans mektubunuzu ekleyebilirsiniz.

7-Daha önceki işlerinizden örneklerin olduğu bir sunum

Daha önce yapmış olduğunuz çalışmalardan kısa bir sunum hazırlayabilirsiniz. Bu alanda bir çalışmanız yoksa, ilgi alanlarınızdan oluşan ve bu işi neden yapmak istediğiniz anlatan yaratıcı bir çalışma hazırlayabilirsiniz.

8-Senaryoyu üzerinize tescil ettirdiğinize dair bir belge

9- Senaryo (kaçıncı yazım olduğu belirtilerek)

10- Senaryo doktoru ile çalıştıysanız, bu kişinin senaryo ile ilgili görüşlerini bildiren rapor

11-Bütçesi üzerine çalıştıysanız, mevcutsa taslak bütçe


Bu istenen belgeleri hard copy olarak sunabileceğiniz gibi günümüzdeki dijital olanaklardan yaratıcı bir sunum hazırlayabilirsiniz.



Yaratıcılığınızı, sunumuza yansıtmanız yararlı olacaktır. Fikrinizi en kısa yoldan, en çarpıcı ve yaratıcı olarak anlatabilmeyi amaç edinmelisiniz.

SENARYONUZU SUNMADAN ÖNCE YAPMANIZ ve YAPMAMANIZ GEREKENLER:

Merhaba Sevgili Dostlar,


Senaryo yazıp bunu sektör içerisinde değerlendirmek isteyenler, genellikle bunu bir 'yapımcı'ya ulaştırıp okutmak görüş almak isterler. Türkiye'de sinema sektörü henüz gelişmekte olan bir sektör olduğu için 'senaryo' paylaşmadan, önce yapılması gereken birkaç noktayı paylaşmak istiyorum. Bu arada bu öneriler, naçizane kendi deneyimlerimle oluşturduğum fikirlerim ve uluslararası alanda yaptığım araştırma-gözlemlerimdir. Zira bu konuda farklı fikirler olabilir ama benim benimsediğim bakış açısını buradan paylaşmak istiyorum.

Bir senaryoyu sunmadan önce yapılması ve yapılmaması gerekenleri aşağıda bulabilirsiniz.

YAPILMAMASI GEREKENLER:

1- Sinopsis veya tretmansız senaryoyu film şirketlerine normal posta yoluyla göndermek

2- Aynı e-posta içinde birden fazla yapımcıya, aynı anda göndermek

3- Hiç ön görüşme yapmadan e-posta yoluyla ya da doğrudan cep telefonundan yapımcıyı aramak

4- Sosyal medyada, hedef yapımcılar tespit edip samimiyet geliştirmek ve senaryo paylaşmak

5-Yazılmış olan senaryoyu kendi üzerine kayıt altına almamak

6-Senaryo ile ilgili gerçekçi olmayan reklam cümleleri kurmak

7-Daha önce senaryo yazma eğitimi ya da deneyimi olmayanların, genel senaryo yazma teknikleri dışında, fikir anlatmaya çalışan metinler veya özet yollamak

8-İmla hatası yapmak

9-Yine ilk kez senaryo yazma deneyimi yaşayanların, kendinden önce yapılan ve üretilen işleri takip etmeden, işini 'özgün' zannetmek 

10- Yeterli sektör bilgisi ve sinema kültürüne sahip olmadan senaryonun değerleneceğine inanmak


YAPILMASI GEREKENLER:

1- Senaryonun iyi bir sinopsis ve tretmana sahip olması

2-Senaryonun 1 ya da 2 veya kaçıncı yazımı olduğunun ve geliştirmek istenen yönlerinin belirtilmesi

3-Kişisel hedef ve amaçlar doğrultusunda, senaryonun konumlandırılması

4-Eğer mümkünse, senaryo ile ilgili bir yönetmenin olması

5-Senaryo sunum dosyasının olması ve bunun içine 'yönetmen görüşü' eklenmesi

6-Senaryonun hedef ve amaçlarının belirtilmesi

7- Senaryoda karakter analizlerinin yer alması

8-Senaryonun, 'senaryo geliştirme' fonlarına başvurması

9- Senaryonun işinin ehli bir senaryo doktoru veya sektörden deneyimli birine okutulup raporlanması ve bu raporun sunulması

10-Senaryonun hedef ve beklentilerine uygun yapımcılarla randevu alınıp yüz yüze görüşme yapılması ve değerlendirilmesi

11-Senaryonuzu kendi adınıza tescil ettirerek, kayıt altına alın... 

Öneri alternatifi 1- Sinopsis ve tretmanı önce sunup ardından senaryo isteğe bağlı olarak gönderilebilir.

Öneri alternatifi 2- Ön sunumda, senaryo yazarı daha önceki işleri ve onların somut sonuçları ile ilgili bir sunum hazırlayabilir

Öneri alternatifi 3-Ön sunumda, senaryo yazarı ilk kez böyle bir çalışma yazdıysa, kendini ifade eden özgün bir sunum hazırlayabilir. Zira yaratıcılık her koşulda anlaşılacaktır.




17 Ekim 2013 Perşembe

SİNEMA SEKTÖRÜNDE MESLEK SEÇİMiNİN ÖNEMİ

Merhaba Sevgili Dostlar,


 'Sinema sektöründe meslek seçimi' konusu uzun zamandır çok fazlasıyla
gündemimde... Çünkü bu alanda eğitim veren kurumlarımızda maalesef branş seçme şansı pek yok. Medyaya bu sektörden başarılı fotoğraflar yansıyor. Dolayısıyla, sektöre özenen herkes ve de özellikle gençler, sektörün gerçekleri ile karşı karşıya gelince hayal kırıklıkları başlıyor.

Benim sinema-Tv okuduğum yıllarda, bizler 'özel yetenek' sınavı ile okula alındık. O zamanki 2 aşamalı Üniversite seçme ve yerleştirme sınavında belli bir puan alıp, özel yetenek sınavına giriyorduk. Bu yıl üniversiteye giren oğlumla bu süreçleri yaşarken, pek çok bölüm için benzeri bir sistemin devam ettiğini gördüm. Ama 'sinema' gibi bir alan için artık, genel yerleştirme sınavı ile öğrenci alınması, uygulanmaya başladığından beri sektör adına da büyük sorunlar yaratıyor bence...

Zira 'sinema', 'lletişim','radyo televizyon', 'görsel iletişim' vs... pek çok konu ile ilgili bölüm var. Bu bölümde farklı programlar okutuluyor. Özellikle geçtiğimiz yıllarda farklı 2 üniversitede 3 ve 4. sınıf öğrencilerine ders verdim ve eğitim farklılıkları konusunda ciddi sorunlar gördüm. 

Benim gözlemlerime göre, bu tip eğitim veren kurumlarda, öğrencinin yeteneklerine göre branşlaşmaya daha fazla önem verilmesi gerekiyor.

Özellikle, 'sinemacı' olmak isteyen biri sinema eğitimi almak zorunluluğu yoktur. Ama sinema eğitimi almış olması onun avantajı olabilir. Ama kendi çabası olmazsa 'salt eğitim' alarak sektörde bir meslek sahibi olması oldukça zordur. Sinema sektöründe hangi mesleği seçeceği  en önemli konudur.


'Sinema sektörü' geniş bir alan ve pek çok meslek grubu var.Yönetmenlik, yapımcılık,asistanlık, görüntü yönetmenliği, setçilik, ışık ve teknik konular, kurgu, ses,senaryo yazarlığı,festival görevlisi, sanat yönetmenliği, sinema yazarlığı, özel efekt vb... bunların dallarını da yazarsak pek çok meslek dalı ile karşılaşabiliriz.

Türkiye'de bu alanda en çok talep alan meslekler, deneyimlerim sonunda söyleyebilirim ki, yönetmenlik ve senaryo yazarlığı. Bundan sonra Görüntü yönetmenliği ve kurgu geliyor. Ama bugüne kadar iş başvurularında en çok senaryo yazarı olmak isteyenleri ve kendi senaryosunun yönetmenliğini yapmak isteyenleri görüyorum. Bunların pek çoğunun da sinema veya benzeri bir alanda eğitim aldığını söyleyebilirim.

Oysa, sinema eğitiminde deneyimlemek ve sinemacı adayının kendi yeteneklerini keşfedecek bir rehberlik verilmesi çok önemlidir. Çünkü, sinema alanı o kadar geniş bir alan ki, bir ya da iki alana yığılma olmasa, herkes kendisinin 'iyi' alanı keşfedip ilerleyebilse, yığılma ya da iş bulma sorunu olmayacağını düşünüyorum.

Bu noktada, bu alanda çalışmak isteyen herkese, önce kendilerini keşfetmelerini, iyi yanlarını öne çıkaracakları meslek dalını bulmalarını öneriyorum. Çünkü, iyi yaptığınız işten başlarsanız, motivasyonunuz ve performansınız artacaktır. Bu da, sizi ideallerinize hem maddi, hem manevi olarak daha rahat götürür.

Bu alanda çalışmak ve üretmek isteyen arkadaşlarıma, kendileri ile sağlıklı bir değerlendirme yapmalarını öneriyorum. Bunu yaparken, güvendikleri bir rehber olacak, arkadaş, ebeveyn,öğretmen ile durumu net bir şekilde konuşup, tartışmalarını ve ilk minik deneyimlerine oradan başlamalarını öneriyorum.





15 Ekim 2013 Salı

İYİ BAYRAMLAR... BENİM BAYRAMIM...



Merhaba Sevgili Dostlar,

Öncelikle herkese iyi bayramlar:) Sevdiklerinizle, sağlıklı, mutlu ve paylaşarak geçireceğiniz bir bayram diliyorum.

Ben, bayramları şehirde geçirmeyi sevenlerdenim...Aile ziyaretleri dışındaki zamanı  kitap okuyup, film izleyerek geçirmeyi planlıyorum. Bayramda okuyacağım ilk kitabım, sevgili dostum Yekta Kopan'ın yeni çıkan 'Aile Çay Bahçesi' romanı... Ben Yekta'nın kitaplarını okumak için özel zamanları beklerim. Tadını çıkararak okumak ve son sayfayı okur okumaz Yekta'yı aramak vazgeçilmezlerimden birirdir. Hatta, bir keresinde Bir Zamanlar Anadolu'da filminin çekimlerinde yine bayram tatili vardı. Tüm ekibe izin verdik ve ekipten birkaç kişi Keskin'deki Dem Otel'de kaldık. Yekta'nın 'Bir de Baktım Yoksun' kitabını okumuştum... Şimdi, sevgili arkadaşımın yeni romanını okuyacak olmam bayram sevincinin ta kendisi...

Bayramda okuyacağım diğer kitap, bir söyleşi kitabı : Yakın Plan Haneke-
Thomas Assheuer tarafından 2008'de yapılmış detaylı bir ropörtajdan oluşuyor. Çeviri Nazlı Pakkan tarafından yapılmış. Bu arada Nazlı Pakkan'ın 2010 yılında kısa dönem Yapımlab katılımcılarından biri olduğunu belirteyim.

Avrupa Film Akademisi üyesi olduğum için, elimde pek çok film DVD'si var. Her gün 1 ya da 2 film izleme hedefim var. Ama listemde Almodovar, Ulrich Seidl, François Ozon, Ari Folman gibi yönetmenlerin son filmlerini izleyeceğim.

Ve son planım, Sabancı Müzesi'nde Anish Kapoor sergisini gezmek.

Benim 'bayram' ım böyle... İstanbul'da kalanlar için yapacak çok şey var... Zira sinema alanında çalışıp üreten ya da üretmek isteyen biriyseniz, kendinizi geliştirmeniz, bilgilerinizi arttırmanız çok önemli... Bu bayramı ailelerimize, dostlarımıza, iyiliğe, sevgiye ve bilgi-gelişime sarılarak geçirelim:)

Herkese sevgi ve dostlukla:) İyi bayramlar!

14 Eylül 2013 Cumartesi

'ÇOK İSTEMEK' YETERLİ Mİ?

Merhaba Sevgili Dostlar,
Uzun zamandır buradan sizlerle sadece bilgi içeren paylaşımlarda bulundum. Yaz dönemi uzun bir  tatil yapamadım. Yaz aylarında bol miktarda kitap okudum, uluslararası 2 etkinlik düzenlenmesinde ve bunların meslektaşlarımla paylaşılması için oldukça yoğun çalıştım, atölye için yeni programlar hazırladım, film seyrettim....

Ama bugün itibarıyla buradan düzenli yazmaya başlıyorum. Bu arada yine sinema alanında çalışmak isteyen pek çok istekli genç arkadaşımızdan e-posta alıyorum. Kimisi şikayet ediyor, kimisi kendini anlatıyor, kimisi projesini e-postasına ekleyip yolluyor (bunları ancak rapor olarak görüyorum zira ekinde bu tip bir doküman varsa , otomatik filtreleniyor ama rapor olarak bana geliyor). Tüm bu gelen e-postalarda ortak sorun, 'keşfedilememek'... Bu nedenle buradan kaynaklı bir yazı ve öneriler yazacağım, kendimce... Bu arada, bu blogda her zaman sizlerle, bu sektörde çalışan biri olarak gerçekleri paylaşmaktır ve okuyanların bu gerçekler karşısında motivasyonunu kazanmasıdır. Çünkü, sektör koşullarını tanımazsanız, hayal kırıklığına uğrama ihtimaliniz oldukça artacaktır. Bir konu daha var ki, burada hep yazmama rağmen tekrar etme ihtiyacı duydum. Sinema alanında yaratıcığını göstermek isteyenlerin paraya bağlı olmadıklarının altını tekrar çizmeliyim. Yaratıcılık, para ile ilişkili değildir, yaratıcı fikri ortaya koyabilmek için yeine yaratıcı olmaya ihtiyaç vardır. Bu nedenle, bence yaratıcı biri keşfedilmey, beklemez , keşfedilecek bir yol bulur zaten...

Yazının başlığından da anlayacağınız üzere, 'çok istemek' sadece dürtüsel bir durumdur. Sadece 'istiyorum' demek bunun altını dordurmamamk günümüzde çok sık rastladığımız bir durum... Eğer sinema alanında keşfedilmeyi bekliyor ve çok istediğinizi düşünüyorsanız, sektördeki herkese e-postalar göndermeden önce düşüneceğiniz birkaç konuyu aşağıda görebilirsiniz:

- Birinin beni keşfetmesi için e-posta atmak dışında neler yapabilirim? Unutmayın ki, yüzyüze konuşmak ya da tanışmak,  sizin yaratıcılığınız hakkında hiçbir fikir vermeyecektir. Yaptığınız işler üzerinden bir metot geliştirmek daha iyi olabilir.

-Yüzyüze görüşme yapma aşamasına geldiğinizde, heyecanınız kadar, bu işin kendinizdeki 'istek' dışındaki akılcı gerekçelerini netleştirin.

-Kendiniz hakkında büyük vaatlerde bulunmayın.

-Gerçekçi hedefleriniz, buna uygun amaçlarınız ve stratejiniz olsun.

-Bu işi neden ve niçin yapmak istediğinizin cevabını kendinize verebilmelisiniz.

-Küçük ama sağlam adımlarla ilerlemeyi düşünün. Sinema sektörüne, 'milli piyango' muamelesi yapmayın.

-Sinema kültürünüzü her an ilerletmeye özen gösterin.

-Kendi özelliklerinizi tanıyın ve yazdığınız,anlattığınız şey kendinize dair olsun. Taklit etmeyin. 'O yaparsa ben de yaparım' fikrini bırakın. Kendi dilinizi oluşturun.

-Sabırlı olun..


Herkese güzel bir cumartesi günü dilerim.



6 Eylül 2013 Cuma

EWA European Women Audiovisual Network -2

Merhaba Sevgili Dostlar,

Dün, EWA ilk toplantısını küçük bir grupla gerçekleştirdi ve Türkiye'den ilk üyelerini almaya başladı.
Zeyno Film-Yapımlab'ın ofisinde gerçekleştirilen toplantıda yapılan sunumda, bu yeni iletişim alanının görsel-işitsel alanda sunduğu imkanlardan bahsedildi. Bu noktada, özellikle  sinema  alanında çalışan ve üreten kadın meslektaşlarımızı bu platforma bekliyoruz. Bu iletişim ağının kadınlardan oluşmasına karşılık, eğitim ve tüm genel etkinliklere erkekler de katılabiliyor. Bu nedenle, eğitim ve festival etkinliklerinin oldukça yararlı olacağı şimdiden belli oluyor.

Bu noktada, Zeyno Film olarak bu iletişim ağı(network) içinde yer almak isteyen meslektaşlarımıza, bu sunumu yapmayı ve anlatmayı istiyoruz. Bu noktada 15 kişilik gruplara ofisimizde bu sunumları gerçekleştireceğiz. Katılmak isteyenlerden , info@zeynofilm.com adresine özgeçmişleri ile birlikte bir e-posta atmalarını rica ediyoruz.



6 Eylül EWA toplantısı


EWA toplantısı Zeyno Film -Yapımlab ofisinde gerçekleşti


5 Eylül 2013 Perşembe

EWA European Women Audiovisual Network-1

Merhaba Sevgili Dostlar,
Sezgi Üstün-Francine Raveney-Zeynep Özbatur Atakan
Dün Zeyno Film'de, Türkiye'de görsel-işitsel alanda çalışan kadın meslektaşlarımız için çok önemli bir adım atıldı. Dünyadaki diğer meslektaşlarımızla buluşacağımız, EWA European Women Audiovisual Network 'ün Executive Director'u Francine Raveney Türkiye'ye geldi ve toplantılar yaptık. Organizasyonun detaylarını ve işlevselliğini öğrendik. Türkiye'de Görsel-İşitsel alanda çalışan tüm kadın meslektaşlarımıza bunu duyurmayı planlıyoruz. Zeyno Film, bu çalışmaya gönüllü destek vererek Türkiye'den katılımları sağlayacak. Bugün küçük bir gruba ilk sunum yapılacak. Ve her hafta Zeyno Film'de sistemli bir şekilde 15-20 kişilik gruplara bu sunum tekrar edilecek. Bu sunumlar ücretsiz ve sadece tanıtım amaçlı olacak. Bu sunumlara katılmak isteyen bu alanda üretim yapan meslektaşlarımıza, birkaç gün içinde iletişim sağlayacak bir metot önereceğiz. Ama şimdiden beni e-mail listesine ekleyin diyen varsa, özgeçmiş ve iletişim bilgilerini info@zeynofilm.com 'a e-posta yoluyla ulaştırabilirler. Bilgi vermeye devam edeceğim...