HOŞGELDİNİZ

Yapım Laboratuvarı : Yapımcılık ile ilgili bilmek istediğiniz herşey...Zeynep Özbatur Atakan'ın gözlemleri, deneyimleri, paylaştıkları...

26 Eylül 2010 Pazar

BENİM İŞİM YAPIMCILIK DEĞİL DİYENLER İÇİN....

Başlıktan da anlaşılacağı üzere, bu günkü yazım, bu cümleyi kuran tüm sinemacılar için... Çünkü, bu bakış açısı başta çok profesyonel bir bakış açısı gibi gözükse de,büyük problemlerin temelini oluşturmakta...

Sinema bir ekip işidir ve iyi bir ekip çalışması, öncelikle herkesin biribirine duyduğu saygı, iyi tanımlanmış görevler ve sınırlarla oluşur. Ama, işin en önemli yanı herkesin birbirinin işi hakkında doğru bilgi sahibi olmasıdır. Bu, beklentileri netleştirmek ve sorun çıktığında sorunun nedenini anlayabilmeyi sağlar.

Sinema-Tv eğitimi gördüğüm yıllarda çok sevgili hocam rahmetli Prof.Zafer Doğan bize bir çalışma yaptırmıştı. 20 kişilik sınıfımızda hepimiz bir görev alarak, bir film ekibi oluşturup, proje gerçekleştirmiştik. Bu çalışmayı 2. sınıfta yapmıştık, devamında yaz aylarında profesyonel bir çalışma ortamına girdiğimde, sette herkese yardım etmeye çalışmıştım. Günün sonunda, ekibin bir elemanı olmaya hak kazanmıştım... Çalıştığım ilk set( TRT de yaptığım 30 günlük stajı saymazsak) bir reklam filmi setiydi. Sümerbank basmaları (bir zamanlar hanımlar için çok revaçta olan bir kumaş çeşidi))için yapılan bir reklam filmiydi. Yönetmen, Sinan Çetin'di ve o dönem, sinema filmlerine ara vermiş, reklam filmi sektöründe yönetmenlik yapıyordu...Ve devamında, çalıştığım her film setinde, bir film ekibinde görev yapan herkesin işini biraz olsun anlamaya çalıştım. Yıllar sonra reklam sektöründen, sinema sektörüne geçtiğimde de, aynı eğitimi kendime bir kez daha uyguladım... Çünkü iki farklı sektörün dinamikleri ve çalışma prensipleri arasında önemli farklılıklar vardı.

Aslında, çağımızın gereği olarak 'iletişim' çok değerli, özellikle bir ekip çalışması için en önemli konu da biribirini anlamaktan geçiyor. Bilgi, çok kıymetli bir şey ve herkesin biribirinden öğreneceği bir şeyler var.

Ben, ilk filmimde Kutluğ Ataman ile çalıştım, yüzlerce reklam filminde çalışmış bir yapımcıydım. Üstelik şirket sahibiydim ama Kutluğ'nun o günkü tecrübeleri benim için bir milat oluşturdu diyebilirim. Kendi bildiklerimin üzerine o bilgiler de eklenince çok güzel sonuçlar aldık. Kutluğ ile çalışırken,meseleleri yapımcı açısından da düşünmesi, benim yönetmenimi daha iyi anlamama ve her anlamda 'en iyi'sini yapmamı sağlıyordu.

2004 Yılında Nuri Bilge Ceylan ile çalışmaya başladım. Ceylan'ın 'bir film yapmak' konusundaki bilgisi ve tecrübeleri, o yıllardan bu günlere gelen 'sinerji'nin nedenidir. Çünkü Nuri Bilge Ceylan, benimle çalışmaya başlamadan evvel 1 tane kısa, 3 tane uzun metrajlı film yapmış, festivallere katılmış, filminin satışlarını yürütmüş bir yönetmendi. Bir yapımcı olarak, farklı deneyimlerini, benimle, her zaman, her aşamada paylaştı. Bundan daha önemlisi, filmin yapımı sırasında olan olumlu ya da olumsuz her gelişmeyi çok güzel bir şekilde anladı... Ve biz bu işbirliği içerisinde her olumlu ya da deneyimi, fırsata çevirmeyi başardık.

Yönetmenlerin, yapımcıdan neyi nasıl isteyecekleri ve bunun mantığının kurulması çok önemlidir.Bunun için belki hiç uygulamayacak olsalar bile yapımcılık hakkında fikir sahibi olmaları, projelerinin iyi noktalara gelmesini sağlayacaktır.

İyi niyetlerle başlayan işbirliklerinin, çözülebilir bir sorun karşısında çözümsüzlüğe gitmesinin, ilişkilerin yürümemesinin altında bu yatmaktadır.

Bence, her sinemacı, birbirinin işi hakkında fikir ve bilgi sahibi olmalıdır. Örneğin, ilk atölye çalışmalarımdan birinde 2 önemli oyuncumuz atölyeye katıldılar. Onlar da, yapımcının ne iş yaptığını tam olarak anlayıp, aslında olaylara yapımcı tarafından görebilmeyi farkettiler. Bunun yanısıra senaryo yazarları, kısa film yönetmenleri atölyeye katıldı ve başka bir bakış açısı kazandılar.

Elbette herkes kendi işini yapmalı, ama bu kendisine birebir bağlı ekip arkadaşının işini anlıyor olmasına engel olmamalı...
Başarılı projelerin temelindeki 'sinerji' sağlıklı işbirliklerinden geçer.

Son olarak, 'YAPIMCI' ile 'YATIRIMCI' nın birbirine karıştırılmaması gerekiyor. Yani, 'YAPIMCI'nın işini sadece 'PARA YATIRMAK' olarak düşünenler, 'PARA YATIRAN'ın kendisini 'YAPIMCI' olarak düşünmesiyle birlikte, tüm kavramlar birbirine karışabilir ve istenmeyen sonuçlar çıkabilir.

YAPIMCI, yönetmenin projesinin bir film olabilmesi doğru hedeflere belirleyen ve bu hedeflere ulaşması için, her konuda strateji, organizasyon, plan ve işbirliği yapan çözüm ortağıdır.

Bu noktada, 'benim işim yapımcılık değil...' diyenlere bir kez daha bu konuyu düşünmelerini öneririm.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder