Bugün Can Saban ve Tülay Yaşar'ın sorularını cevaplıyorum. Bu arada Tülay Yaşar oldukça çok soru yollamış, o soruları da önümüzdeki günlerde cevaplayacağım.
31)
Türk Sinemasında, Los Angeles'taki 5 büyük film şirketinin 20. yüzyılın
ortalarından beri uyguladığı ve gittikçe daha sistematik bir kulvarda ilerleyen
"gizli ortak" (veya "koşullu destek sistemi" olarak
Türkçe'ye çevirebileceğimiz) bir platformda, hakiki bir sinema sektörü
oluşturulması mümkün müdür?
Soruyu
açacak olursak, AOL, Toshiba, SONY gibi büyük ve çok ortaklı firmaların
Universal, Paramount, Columbia gibi devlerin arkasında durması ve film
ortaklıklarında bulunması, Türkiye'de de uygulanabilir bir sistem midir?
Yeşilçam'da büyük firmalarının desteği sadece sponsorluk düzeyinde kalması,
filmlere yapılan desteğin ürün yerleştirme veya "X, sunar" şeklinde
olması gelecek kuşaklar için de değişmeyecek bir engel midir? Bu konuda
ülkemizde GSM operatörleri dışında sinemaya ve/veya film şirketlerine, beyazperdenin
tüm ürünlerine reklam yapma amacı bulundurmadan, gizli ve açık ortaklık ile
destek vermesi mümkün müdür?
Sponsorluk
amacı bulundurmadan, marka bilinirliliğini arttırmaya yönelik olmayan sadece
kültürel destek ve küçük bir maddi geri dönüş alma kapsamında, ülkemizin büyük
sanayi kuruluşlarıyla bu ve benzeri çalışmalar yapılmakta mıdır? (Vestel'in
Anadolu Kartalları'na sponsor olup reklam kampanyası çıkması yerine,
"Zorlu Holding" - "x film" ortaklığı kurulabilir mi).
Bu ‘soru’, Türkiye’deki sinemanın endüstri
olamamasının nedenini açıkça ortaya koymaktadır. Sponsorluk kavramı da
Türkiye’de yanlış algılanan bir kavramdır. Ancak, Türkiye’de
yatırımcılar,sinema alanını hala bir ‘yatırım alanı’ olarak görememektedirler.
Yatırımı ‘sponsorluk’ adı altında gerçekleştiririp, ‘tanıtım’ amacı ile
sinemayı kullanmaktadırlar. Bu bağlamda endüstrileşme sadece bilet satarak
gerçekleşmez, önce tüketiciyi yaratmak ve bu tüketiciye uygun projeler
geliştirmek ile olur. Yani, projenin içinde bir sinema filmi, yanında pek çok
ürüün pazarlanmasını sağlayabilir. Bu bağlamda, hedef kitlei ve hedefi belirli
projeler üretilip, kar dönüşümü orta vadede planlanırsa, bugün ‘sponsor’ adıyla
varolan şirketler, sinema sektöründe ‘yatırımcı film şirketleri’ modeline
dönüşebilir.
32)
Hiçbir koşul altında "Ticari kaygı gütmeyen" bir film yapımcılığından
samimi olarak bahsedebilir miyiz? Cevabımız hayır ise günümüzde çok kez
tartışma konusu olmuş olan "ticari film" - "sanat filmi"
ayrımı eleştirmenler ve tüketici kitle tarafından doğru bir çizgi üzerinde
yürütülmekte midir? Ticari film tam olarak nedir? Senaryosu zayıf, ve a/b
dışındaki kitlenin yoğun katılımı için üretilen ve üstünkörü çekilmiş filmleri
"ticari film", festivallerde büyük başarı beklenen filmleri
"sanat filmi" olarak algılamak ve bunu kamuoyuna iki sözcüğe
indirgenmiş bir çerçeveden aktarmak doğru mudur?
Bu güzel soru için teşekkür ederim. Bu konuya
ayrıca blogda yer vereceğim. Sorunuzu cevaplamak gerekirse, her filmin ticari
kaygısı olmak durumundadır. Aksi takdirde, ‘film yapma’ sürekliliği olamaz.
Ancak burada ‘hedef’ ve ‘beklentiler’ konusu gündeme gelmektedir. Bazı
filmlerde hedef maddi zarara uğramadan filmi bitirmektir. Bazı filmlerde daha
yüksek maddi beklentiler sözkonusudur. Bütün bunlar projeye, yapımcı ve yönetmenin
öncelik ve hedeflerine göre belirlenir.
‘Ticari kaygı gütmeyen’ film cümlesini anlamı,
seyirciye bağımlı dinamiklerin önceliğinin olmaması olarak algılanabilir. Ama
bu filmin finansmanın sağlanmaması, plan programının yapılmaması ve hiçbir
ticari amaç için kullanılmaması anamına gelmez. Elbette, böyle bir film
yapılırken ticari riskler gözönüne alınır ve risk azaltılır. Bu tip çalışmalar
‘bağımsız sinema’ tanımı yapılmaktadır. Filmleri kategorize etmek, başlıbaşına
haksız bir durumdur. Bazen, ‘bağımsız’ bir yapımın çok yüksek beklentileri olan
filmden daha karlı olabilir.
33)
İletişim sektörünün büyüme ivmesinin bile hızla arttığı paylaşma çağında
"Beyazperde'nin geri kalan ömrü" gibi bir karamsar bir kavramdan söz
edilebilir mi?
Digitalleşme, oldukça hızlı bir şekilde her alanı
sarıyor. Bu noktada ‘sinema filmi’
izleme mecralarında da değişimler olacağını düşünüyorum. Ama bu ömrün digital
gösterim yapan salonlar ile daha uzun yıllar devam edeceği inancındayım. Büyük
perdede film izleme zevkinden gerçek sinema izleyicisinin feragat edeceğini
düşünmüyorum.
TÜLAY YAŞAR
34-İyi bir yapımcının olmazsa olmaz üç özelliği nedir?
Liderlik, bilgi, sezgi
35-İyi bir yapımcı aynı zamanda iyi bir hayal gücüne
sahip olmak zorunda mıdır?
Hayal gücü olmasa
da, hayalleri anlayabilmelecek bir algı ve hissiyata sahip olmalıdır.
36-Belgesel film yapımcısı ve uzun metrajlı film
yapımcısı diye bir ayrım yapmak doğru mudur? Ya da iyi bir yapımcı ikisini de
aynı kalitede yapabilir mi?
Bence, kendi içinde
farklı disiplinlerle ilerlense de, iyi bir yapımcı hepsini başarı ile
yapabilir.
37-Sizce Türkiye’de kadın yapımcı olmak nasıl bir
deneyim, kadın yapımcı olarak sektörde var olmanın zorlukları var mı, varsa
neler ve siz bu zorlukları nasıl aştınız?
Bu soru, uzun
yıllardır karşılaştığım bir soru... Çok merak ediyorum, ‘kadın doktor’ ya da
‘kadın avukat, eczacı, bankacı’
gibi kavramlar yok da, ‘kadın yapımcı’ kavramı neden var. Bu bağlamda,
bu mesleğin Türkiye’de sanıldığının aksine dünyada kadınlar tarafından yapıldığını
görüyoruz. Ben, önce relem ve ardından sinema sektöründe 25 yılı aşkın süredir
‘yapımcı’ olarak
çalıştım ve ‘kadın’
olmaktan dolayı hiçbir zorlukla karşılaşmadım.
38-Türkiye koşullarına özgü bir yapımcılık anlayışının
olduğundan bahsedebilir miyiz? Böyle bir anlayış varsa siz bunu açabilir
misiniz? Sizin kişisel olarak bu anlayıştan ayrıldığınız noktalar var mı, varsa
nelerdir?
Türkiye’de yapımcılık
anlayışı yeni oluşan bir kavram. Uzun yıllar ‘yatırımcı’ , ‘yapımcı’ olarak
algılandı. Son 10 yıldır, özellikle Avrupa’da benimsenen yapımcılık anlayışının
Türkiye şartlarında gerçekleşmesi sözkonusu olmaktadır.
39-Yapımcı sezgisi diye bir şey var mıdır? Varsa bunu
açabilir misiniz?
Bir yapımcının en
çok sahip olması gereken özelliklerden biridir. Deneyimlerle güçlenir.
40-Bir yapımcı yeni bir yönetmenle ilgili risk alırken nelere
dikkat etmelidir?
Yönetmenin
yaratıcılığı konusundaki referanslarına, uyumuna, ortak işbirliğine açık olup
olmadığına, karakter ve çalışma alışkanlıklarına dikkat ederek projeyi
hazırlamalıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder