HOŞGELDİNİZ

Yapım Laboratuvarı : Yapımcılık ile ilgili bilmek istediğiniz herşey...Zeynep Özbatur Atakan'ın gözlemleri, deneyimleri, paylaştıkları...

30 Mayıs 2012 Çarşamba

BU 'YAZ' BİLGİ-STAJ ÇALIŞMASINI BİRARADA YÜRÜTMEK İSTEYENLER

Merhaba Sevgili Dostlar,
Dün yaz atölyelerimizden birine katılanların yazın çeşitli görevlerde staj yapacağını yazmıştım. 


Bu yolu seçme nedenimi açıklamak istiyorum.


Bugüne kadar ki 'stajyer' deneyimlerim maalesef genellikle hep hayal kırıklığı oldu. Ama, çok uzun zamandır, atölyelerimde ders alan ve devamında benimle çalışmaya başlayan stajyerler, şimdi halen mesleğin 'profesyonelleri' olarak iş yaşamlarına devam ediyorlar... Bu nedenle, 'staj' taleplerin yoğunluğu nedeni ile böyle bir karar aldım. Yani tamamen pratiklik üzerine kurulu bir sistem.


Öğrenciler için 1 aylık kısa dönem bir 'film sektörüne giriş' eğitim programı hazırladım...Haftada 2 gün eğitim alacaklar ve stajyer olarak sektörün çeşitli alanlarında çalışacaklar. Toplam 12 saatlik 'giriş' eğitimi.. Bu eğitim 'sadece' bu alanda profesyonelleşmek isteyen öğrencileri kapsıyor.Bu programda yine öğrenciler düşünülerek fiyatlandırıldı. Bu nedenle, daha detaylı bilgi için bugün YAPIMLAB'dan Ayşegül Hanım'ı arayarak bilgi alabilirsiniz. Devamında katılanlara, yetenek ve özelliklerine çeşitli staj imkanı yaratılacak. Katılmak isteyenler için başvuru şartlarını aşağıda bulabilirsiniz:


-Üniversitede öğrenci olmak,
-Özgeçmiş,
-Öğretmenlerinden  alınmış bir referans mektubu


Ücret ve diğer işlemler için 0 212 252 4556'dan bilgi alabilirsiniz.


Bu arada bu yaz YAPIMLAB'da bu eğitime burslu olarak 5  öğrenci belirlenmiştir. 


Yeni burslu öğrenci alınamayacaktır.



28 Mayıs 2012 Pazartesi

CANNES SONRASI...'SESSİZ' FİLMİNİN BAŞARISI

Merhaba Sevgili Dostlar,
Oldukça yoğun bir sürecin ardından burada tekrar beraber olmanın mutluluğunu yaşıyorum...
Öncelikle Cannes ve izleyebildiğim filmler ile ilgili ayrıntılı bir yazı hazırlıyorum... Sanıyorum iyi bir değerlendirme yazısı olacak...


Bu arada dün Facebook'ta bu blogda neler yazmamı istersiniz diye sormuştum... Katılıp, öneri getirenlere teşekkür ederim. Tüm istekleri burada cevaplamaya çalışacağım. Ama Cannes sonrası 'Sessiz' in başarısı üzerine gelen soruların cevabı olabilecek bazı şeyleri paylaşmak isterim. Ve de buradan 'Sessiz' filminin yönetmeni Rezan Yeşilbaş'ı ve emeği geçen herkesi tekrar tebrik ederim...


Sevgili dostlar, öncelikle Türkiye'den katılan genç bir arkadaşımızın filminin başarılı olmasından hepimiz mutlu olmalıyız... 


Dün bana gruptan ya da e-posta ile ilgili gelen pek çok soru, Cannes'da ve diğer festivallerde ödül neye bağlıdır? sorusuydu...


Sevgili dostlar, açıklıkla belirtmeliyim ki, bunun bir formülü yok... Hatta şunu belirtmeliyim ki, 3 kez Cannes'a yapımcılığını yaptığım filmlerle gitmiş bir yapımcı olarak, her sürecin sürprizli, değişken ve heyecan dolu olduğunu belirtmeliyim.


Festivallerin ve Cannes Film Festivali'nin öncelikle bir 'artistik yönetmeni' vardır ve buna bağlı çalışan 'programcılar' ve 'danışmanlar'... Bu programcılar ve danışmanlar bütün bir yıl film izlerler ve notlar alırlar... Ardından Artistik Direktör ile son kararları verirler. Festivallerin yaklaşmasına yakın ise, program açıklanır.


Jüri ise, tamamen bağımsız bir topluluktur. Festival yönetimi tarafından seçilen filmleri, festivalde izlerler, bağımsız bir ortamda tartışırlar ve kararlarını verirler.


Jüri kararlarını bir pazarlama stratejisi, ya da başka bir şeye bağlamak, o jüriye ve katılan filmlere, emeğe biraz haksızlık olur... 


Yani bu sonuçlar her yıl filmlerin durumuna, jüriye göre değişkenlikler gösterir. Her yıl, bir önceki yıldan farklı sonuçlar alınabilir. Ve de hiçbir jüri bir başka jüriye benzemez... Bir festivaldeki sonucu, bir başka festivaldeki sonuçla karşılaştırmak doğru değildir....


'Sessiz' filmine gelecek olursak, ben filmin kısa film alanında 'Altın Palmiye' almasına çok sevindim. Bundan birkaç ay evvel Akbank Kısa Film Festivali jürisindeyken de filme 1.lik ödülü vermiştik ve benim favorimdi...




Çünkü, filmin kendi anlatım dilini, ele aldığı konuyu, oyunculukları (Belçim Bilgin-Cem Bender), yönetmenin yaratıcı sınırlarını bilinçli kullanmasını çok beğenmiş ve filmi savunanlar arasında yer almıştım.


Akbank'ta 'en iyi kurmaca' ödülünü de yönetmen'e ben takdim etmiştim...


Özetle, şimdi bu yönetmenimizden yeni ve başarılı filmler beklemeye başladık... Başarısından mutlu olduk...


Bu blogu takip eden arkadaşlara da, bu filmin başarısının hepinize cesaret vermesini diliyorum... Ve burada daha pek çok arkadaşımı kutlamak istiyorum...


Festivaller üzerine burada yazmaya devam edeceğim... Ama Cannes sonrası, bir 'başarı'yı anlatarak başlamaktan çok mutluyum...



21 Mayıs 2012 Pazartesi

Cannes'dan haberler-4

Merhaba Sevgili Dostlar, Cannes'da hava yağmurlu, fırtınası ve kapalı... Burada şemsiye satışlarında büyük patlama yaşanıyor:) tanesi 50 Euro'ya satılan festival logolu şemsiyeler revaçta... Dün izlediğim Haneke filminden sonra film izleyemedim... Burada is programım cok yogun... Dun filmden sonra öğle yemeğinde ben ve Nuri Bilge Ceylan festival direktörü Thierry Framaux'un öğle yemeği davetindeydik... Yemeğe Asghar Farhadi, yapimcisi Alexandre Mallet-Guy, Amos Gitai, Thomas Vinterberg, Olivier Assayas gibi yönetmenler katılmıştı. Bu arada Asghar Farhadi yeni filmine Ekim ayında başlıyor ve başrolünde Marillion Cautillard oynuyor. Tümüyle Fransız yapımı olacak... Gün icinde yağan yağmura rağmen Türkiye standında yine cok sıcak ve samimi bir ortam vardı.. Ve sizlere yeni bir haber: Bir Zamanlar Anadolu'da nin 3 tane ödül kazandığı Asya'nın Oscar'ları olarak kabul edilen Asya Pasific Screen ödülleri (APSA) da bu yıl jüri üyesiyim... Bu dün aksam bir kokteyl ile burada anons edildi... Bugün itibarıyla toplantilara devam ediyorum ama ogleden sonra Hang Sang-soo nun 'in another country' isimli filmini izleyeceğim... Herkese selam ve sevgiler:)

20 Mayıs 2012 Pazar

Cannes'dan Haberler -3

Merhaba Sevgili Dostlar, Dün buradaki internet hatları yine cok yogundu. Dolayisyla, 2 film ve 4 toplantı yapınca yazma ısı bugüne kaldı... Cannes'da hava hiç olmadıgı kadar kapalı ve yağışlı.. Ama şemsiyelerimiz yanımızda, aksatmadan programımızı yürütüyoruz... Yarışma tüm hiziyla devam ediyor... Dün John Hilcoat'un lawless isimli filmini izledim... 1961 doğumlu Avustralyali yönetmenin 4. Filmi... Senaryosu ve müzikleri Nick Cave tarafından hazırlanmış. Açıkcası film cok sıradan bildigimiz kliselerle dolu geldi bana... Gerçi özellikle sinemada zevkler ve renkler tartışılmaz.. Arada 2 önemli toplantı yaptıktan sonra saat 14.00 de Romanyali yönetmen Christian Mingui' nun 'Beyond the hill' isimli filmini izlemek icin kuyruğa girdim. Film 15.30 da başladı ama Cannes'da tek gösterim yaptıgı icin ilgi mükemmeldi. 4 ay, 3 Hafta, 2 gün isimli filmiyle Altın Palmiye kazanan yönetmene hayranlığım bir kez daha arttı. Filmi cok beğendim. Benim icin güçlü adaylardan biri ama burada her an hersey değişebilir... Filmin ardından gunün son toplantısını yapıp soluğu Türkiye standında aldım... Ardından Kutlug Ataman, ben ve esim Selim Atakan guzel bir aksam yemeği yerken konumuz yine Christian Mingui'nin filmiydi... Tüm gece düşündük, konuştuk ve tartıştık... Bu sabah yine güne erken başladık ve uzun zamandir beklediğim bir filmi izleyeceğim icin cok heyecanlıydim... Haneke'nin Amour'u... Sevgili dostlar film beni kalbimden vurdu... Her bakımdan mükemmeldi... Cok etkileyiciydi... Şimdi festivalin yemeğine katılıp, ardından toplantilara devam edeceğim... Bu arada Short Film Corner katılımcıları ise cok aktif bir sekilde çalışıyorlar.. Burada onlar icin de bir parti organize edilecek.. Gelişmeleri yazmaya devam edeceğim... Sanıyorum bundan sonra daha sık yazabileceğim... Cok sevgiler...

18 Mayıs 2012 Cuma

CANNES'DAN HABERLER 2

Merhaba Sevgili Dostlar,
Cannes'da yogun ilgi nedeni ile internet hatlari oldukca sorunlu... Bu nedenle size planladigim kadar yogun yazamiyorum...
Su anda bu yaziyi sizlere Turkiye standindan Fatih Akin icin verilen partiden yaziyorum...
Bugun Fatih Akin'in 'polluting paradise' isimli filmi gosterildi... Oldukca olumlu elestiriler alan filmin partisi yapiliyor... Gun boyu yagan yagmur durdu, harika bir gece...

Bugun Matteo Garrone'nin 'Reality' isimli filmini izledim... Aslinda cok iyi bir fikir, iyi bir produksiyon... Ama uzerine cok konusulacak bir film... YAPIMLAB ogrencileri icin konusulacak konular birikmeye basladi...

Ardindan Cannes'in yogunlugu icerisinde 4 adet toplanti yaptim...

Toplantilar' benim icin cok onemliydi... Zira sektorun ve mecralarin degisim ve donusumu her yil beni yeni dusuncelere ve fikirlere yoneltitor...

Bu arada dun gece Turkiye standi yine muhtesemdi... Nuri Bilge Ceylan'in odulu muhtesem bir sekilde kutlandi...

Sevgili dostlar, yarin 2 yarisma filmini izleyip goruslerimiz sizlerle daha detayli paylasacagim... Teknik kosullar yani internetin yogunluktan oturu yavasligi biraz hizimi kesmis olsa da elimden geldigince sizlerle paylasacagim...

Cannes'dan sevgi ve selamlar:)

17 Mayıs 2012 Perşembe

CANNES'DAN HABERLER...

Merhaba Sevgili Dostlar,
Cannes'da hayat benim için ve tum sinemacılar icin başladı...

-Öncelikle havalar henüz iyi gidiyor... Hava tahminleri her ne kadar yağmur gösterse de şimdilik gökyüzü masmavi...

-Türkiye standi yine Ahmet Boyacioglu-Basak Emre önderliğinde ve Pınar Evrenosloglu, Elif Boyacioglu ve Sera Sade 'den olusan ekiple muhteşem hazırlanmış... Bar da, Riza Sönmez olağanüstü ikramlarına devam ediyor...

-Bu yil short film corner'da 30 civarı film var... Hepsinin genç yönetmen ve yapımcıları burada... Istanbul'da yaptığım toplantının yarattığı sıcak duygulardayız...

-Bugun birazdan Nuri Bilge Ceylan'in 'Mayis Sikintisi' filmi var... Ardından Nuri Bilge Ceylan ile masterclass ve Odul Toreni var...

-NTV ekibi su anda Cannes'a geldi... Onların olusu, Turkiye'deki kultur-sanat yayinciligi ile ilgili umutlarımı arttırıyor...

-Yarin sabah saat 8.30 da Matteo Garrone'nin Realty filmini izleyeceğim... Film yarışmada...

-Ve benim için yeni projenin toplantıları başladı... Hatta bu notları 2 toplantı arası yazıyorum...Oradan NBC'nin masterclass'ina yetisecegim...

Simdilik haberler boyle sevgili dostlar... yazmaya her firsatta devam edeceğim...

15 Mayıs 2012 Salı

CANNES 2012

Sevgili Dostlar,
Bugün birazdan Cannes'a doğru yola çıkıyoruz... Ben ve Zeyno Film ekibi...
Bizi yoğun bir iş programı bekliyor... Yeni projeler için toplantılar, toplantılar...
Birkaç workshop ve de programımızın elverdiği süre içerisinde izleyeceğimiz filmler...
Cannes, yeni filmlerin birarada olduğu bir festival olmasının yanı sıra, bu işin profesyonellerinin en önemli iletişim platformunu da oluşturuyor...
Yani yoğun bir hafta bizi bekliyor...
Oradan gelişmeleri ve gözlemlerimi mutlaka yazacağım... Bu blogdan ya da facebook grup sayfamızdan paylaşımlarda bulunacağım...
Şimdilik bu kadar...
Sevgiler...

13 Mayıs 2012 Pazar

HAZİRAN...

Haziran ayında açılacak uzun dönem 'Temel Yapımcılık' ve kısa dönem 'Bütçe Uygulama' atölyeleri için kayıtlar başlamıştır.

Ayrıca 'özel proje danışmanlığı' kayıtlarımız da devam etmektedir.

Ayrıntılı bilgi ve kayıt için 0 212 252 4556 'dan Ayşegül Yeşim'i arayabilirsiniz...

12 Mayıs 2012 Cumartesi

UYGULAMALI BÜTÇE OLUŞTURMA ATÖLYESİ


Merhaba Sevgili Dostlar,
'Bütçe hazırlamak' bir film yapmanın candamarını oluşturur... Bu çalışma, çok önemli bir çalışmadır ve filmin yol haritasını belirler... Bu nedenle, YAPIMLAB'da 'UYGULAMALI BÜTÇE ATÖLYESİ' çalışmalarına başlıyor... Bu atölyeye katılanlar, atölye çalışması sonunda filmlerinin bütçesi yapabilmeye ve bir bütçe mantığını anlamaya başlayacaklardır...


Bir filmin bütçesini hazırlayabilmek, gerçekten bilgi ve araştırma isteyen bir iştir. Bir filmin bütçesini hazırlayabilmek için gerekli olan tüm bilgiler bu çalışmada aktarılır. Bütçenin temeli 8 farklı kriterden oluşur. Bu kriterler tek tek irdelenerek, bütçenin hazırlanma aşamaları anlatılacaktır.
ATöLYE ŞU BAŞLIKLAR ALTINDA YÜRÜTÜLÜR:
1.HAFTA
-BÜTÇE NEDİR? NE DEĞİLDİR?
-
BÜTÇE VE MALİYET AYNI ANLAMI TAŞIR MI?
-
BÜTÇE ÇALIŞMASI ÖNCESİ YÖNETMEN İLE YAPILACAK ÇALIŞMA

2.HAFTA
-BÜTÇE TEKNİKLERİ
-BÜTÇEYİ YÜKSELTEN VE DÜŞÜREN KAVRAMLAR
-PİLOT UYGULAMA-SAHNE BÜTÇESİ HAZIRLANMASI
-BÜTÇENİN MANTIĞI


3.HAFTA
-BÜTÇEYİ FORMATLAMAK
-BÜTÇE FORMU VE KISA FİLM BÜTÇESİ

4.HAFTA
-PİLOT PROJE ÜZERİNDEN-UZUN METRAJ FİLM BÜTÇESİ HAZIRLANMASI


Atölye 5-12-19-26 Haziran tarihlerinde gerçekleşecektir.
BİLGİ VE KAYIT İÇİN : 0 212 252 4556 AYŞEGÜL YEŞİM

8 Mayıs 2012 Salı

FİLM YAPIMINDA STRATEJİ


Merhaba Sevgili Dostlar,
Mayıs ayı sonunda YAPIMLAB'da 'Yapım Stratejileri' atölyesi var.
Bu konu ile ilgili bu blogda daha önce yazdığım bir yazıyı paylaşmak istiyorum.
Devamında da bu atölye ile ilgili bilgi bulabilirsiniz...
Soru ve yorumlarınız varsa info@zeynofilm.com adresine gönderebilirsiniz...


FİLM YAPIMINDA STRATEJİNİN ÖNEMİ:

Bir sinema filmi yapım sürecinde en önemli konulardan bir tanesi ‘strateji’ belirlemektir.

Yapımlab’da yapılan derslerde en önem verilen ‘Proje projelendirme’ çalışmasının temelini oluşturur.

Strateji belirlemeyi ne derece biliyor musunuz? Kısa, orta ve uzun vadeli stratejileriniz var mı? Çok fazla ‘proje projelendirme’ atölyeleri yapan biri olarak, strateji konusunda çok az fikir sahibi olunduğunu görüyorum.,
Genellikle rakiplerin hamlelerine göre mi strateji belirleme eğilimi, var.
Bu nedenle, STRATEJİ konusuna burada biraz değinmek istedim. Biz derslerde uzunca bir süreyi buna ayırıyoruz. Çünkü birazdan aşağıda belirteceğim üzere, strateji yapabilmek için ‘alanıtanımak’ gerekiyor.

Stratejinin ansiklopedik anlamına bakıldığında; 
Strateji, latince yol, çizgi veya nehir yatağı anlamına gelen “stratum” kelimesinden çıkmış olup, İngilizcedeki “street” ile akrabadır. 

Bir diğer önemli anlamı da antik yunanda kullanılan “stratos” (ordu) ve “ago” (yönetmek, yön vermek) kelimelerinden türemiştir.  “ordu yönetmek” ve “yönetilecek ordu” anlamlarına gelen askeri kökenli bir kelimedir.

Tarihte savaş ve politika terimi olarak kullanılmıştır. Zafer için izlenecek yolu ve/veya yöntemi ifade eder. 

Strateji kazanmak ile ilgilidir; sınırlı kaynakları etkin kullanarak daha iyi bir pozisyona geçmeyi ifade eder. Kuvvetli bir strateji, başarının temel anahtarıdır.

Strateji, sürekli değişen dış çevrenin fırsatları ve tehlikeleri çerçevesinde amaca nasıl ulaşılacağına ilişkin düzen ve tasarı ile ilgili düşünsel bir işlemdir. Kaynakları fark yaratacak eylemlere yöneltmeyi içerir. “Bu oyunu uzun vadede nasıl kazanırız” sorusunun cevabıdır.

Strateji, bulunduğunuz yerden gideceğiniz yere ulaşmak için neler yapacağınızla ilgilidir.  

Bu tanımlamalar ışığında, bir projeye karar verildiğinde, yaptığınız işi ilgilendiren alanlarınızı tanımanız gerekiyor.

Bu nedenle aşağıdaki maddelerin gözden geçirmek gerekir:

  • Durum: O anki durum değerlendirmesi ve nasıl geliştiğinin değerlendirilmesi , proje sahibinin kendi durumunu doğru tanımlaması.

  • Hedef: Amaçları ve/veya objektifleri tanımlamak. Ulaşmak istenen sonuçlar ile ilgili somut bazı değerler belirlemek. Öznel ve nesnel gerçeğin buluştuğu yer.

  • Yol haritası oluşturmak: Varolan durumlar gözönüne alınarak, hedefe ulaşmak için belirlenen yol haritası:


Strateji oluşturuken;
-Mevcut durumu araştır ve tanımla 
  • Neredesiniz? Kaynaklarınız ne yapmaya yeter? Rakipleriniz ve sektör ne durumda? Tüketiciler ne yapıyor? 
-Hedefi belirle 
  • Nereye varılması gerektiğini bul. Hedef rakamlı, ulaşılabilir, anlaşılabilir olsun.
-Vizyonu ve misyonu oluştur 
  • Vizyonu tanımla ve amaç hiyerarşisi ile bir misyon bildirisi hazırla
-Projenin güçlü ve zayıf yanlarını analiz et.
     
-Planlama yap.
Uygulanması gerekenlere karar ver. Tarih sırasına koy. Görev dağılımı yap. Bütçelendir. 

Bu çalışmalar yapılmadan bir filmin yapımına başlanması, bir çocuğun ölü doğmasına benzer. Bu nedenle, sinema alanında ‘yapımcı’ olarak üretimde bulunan kişilerin, ‘yaratıcı’ kişilerle birlikte bu çalışmayı gerçekleştirip, beklentilerini net bir şekilde ortaya koyması gerekir.

Özellikle Türkiye’de sinema sektöründe, hedef koymak ve buna uygun strateji geliştirmek konusu, sinema sektörünün geleceği açısından çok çok önemlidir. Bu anlamda, öncelikle işe varolduğumuz sektörü tanıyarak başlanmalıdır. Her aklına fikir gelenin, sinema filmi yapmaya yöneldiği bir ortamdayız maalesef.

Sinema, ciddi ve maliyetleri olan bir iştir. Bu noktada, hayal kırıklıklarını bırakıp, sağlıklı üretimler, yaratıcı çalışmalar yapmak isteniliyorsa, bu alanda her konuyu öğrenilip, doğru analiz ve sentezin yapılması gerekmektedir.

Bu bağlamda, ‘cahil cesareti’ ve ‘romantik’ bazı çıkışlarların hayalden öteye gidemeyeceğini bilmek gerekir. ‘Sinema’ alanında üretimde bulunmak isteyen herkesin, dünyadaki ve ülkesindeki sinema sektörünün nasıl işlediğini, mekanizmaları incelemesi gerekir.

Eğer varolacağınız alanı tanır, kendinizi ve projenizi doğru konumlarsanız, başarı kaçınılmazdır.


YAPIMLAB'DA YAPIM STRATEJİLERİ  ATÖLYESİ :


28 Mayıs 2012 saat 14.00-16.00
29 Mayıs 2012 saat 14.00-16.00
30 Mayıs 2012 saat 14.00-16.00

Bir filmin yapımı oldukça farklı evrelerden geçen bir süreçtir. Burada, 'yapımcı' nın strateji kurabilmesi çok önemli bir rol oynar. Sinema alanında film yapmak isteyen herkesin katılabileceği bir çalışmadır.

Atölye 12 kişiden oluşur.

7 Mayıs 2012 Pazartesi

4 ADIMDA PROJE GELİŞTİRME ATÖLYESİ-HAZİRAN

YAPIMLAB'DA HAZİRAN AYINDA BAŞLAYACAK '4 ADIMDA PROJE GELİŞTİRME' ATÖLYESİNE KATILMAK İSTEYENLER İÇİN BAŞVURULAR BAŞLAMIŞTIR:

Başvurmak isteyenler:

1- Sinopsis
2-Özgeçmişlerini 

info@zeynofilm.com adresine göndermeleri gereklidir.

Gönderilen projelerden seçilenler Atölye'ye kayıtlarını yaptırabilirler.

Ücret ve bilgi için : 0 212 252 4556 Ayşegül Yeşim

6 Mayıs 2012 Pazar

HARİKA UYGUR İLE OYUNCU SEÇİMİ SIRLARI

Merhaba Sevgili Dostlar,


Harika Uygur ile uzun bir zamandır 'Oyuncu Seçimi Sırları' Atölyesini yapıyoruz. 


YAPIMLAB'ın, her zaman olduğu gibi, 'yeni ve farklı' olanı arayan ve araştıran yapısı  ile atölyenin katılımcılarının sektöre 'değer katan' oyuncular olması amaçlanmıştır. Mayıs ayı için tarihler, detaylar ve daha önce katılımda bulunanların yorumlarını aşağıda görebilirsiniz...
Harika Uygur YAPIMLAB'da çalışma yaparken...


HARİKA UYGUR İLE OYUNCU SEÇİMİ SIRLARI:



25 mayıs cuma 10:00- 12:00
26 mayıs cumartesi  10:00 – 12:00
28 mayıs pazartesi 10:00 – 12:00


Atölye çalışması sırasında bir oyuncu olarak “bu rol sizin” kelimesini duymaya yakınlaşmayı öğrenirken; rolu almanın en esas temeli olan deneme çekimlerine hazırlanma teknikleri üzerine çalışacağız.

Son gün katılımcılar birer sahne hazırlayarak gelerek tıpkı deneme çekimine katılır gibi hazırlanacaklar ve eksikliklerinin farkına varacaklardır.

Aynı zamanda atölye esnasında oyuncular kendine bakarak  ve eksiklerini görmenin farkındalığına vararak, bunda nefesin etkisini deneyimlenmektedirler.


Atölyeye katılmak isteyenler  27 Mayıs tarihine kadar YAPIMLAB'dan hafta içi mesai saatlerinde Ayşegül hanımı arayarak (0212 2524556) kayıtlarını yapmış olmaları gerekmektedir.
Katılım ücreti 300TL+KDV'dir.

Atölye’ye katılım maksimum 10 kişi ile sınırlıdır.

Atölye’ye katılacak kişilerin oyunculuk eğitimi almış olmaları zorunludur.

Daha önce atölyeye katılan oyunculardan almış olduğumuz geri bildirimlerden seçtiklerimiz aşağıdadır:




MİNE ÖZGEN’IN YORUMU
Herkese Merhaba;

Atölyeme katılan arkadaşlarımın benden sonra hep ne yaptıklarını, benden öğrendiklerini uygulayıp uygulamadıklarını merak ederdim. Bu yüzden bir google group kurmaya karar verdim. Bana yazın neler oluyor hayatınız da dedim. 
O kadar güzel şeyler yazdılar ki bir tanesini sizinle paylaşmak isterim virgülüne dokunmadan...
Bu yazı bende inanılmaz duygular yarattı; ve gözlerimin dolmasını engelleyemedi. 
Gerisi yazıda...

Nasıl yani? ‘Sevgi’ nin karşıtı ‘korku’ mu? Hiç mi yargılamayacağız? Ama… ‘Ama’ da mı yok? Niçin? Tek sayfa öz geçmiş olur mu hiç? Sadece iki fotoğraf mı? Amma da kısa ve sade oldu her şey! Yaşamak için zaten nefes almıyor muyuz? Doğrusu yanlışı olur mu bunun? Neden kabulleneyim?...
 Eğer o gün İzmir yolculuğumda twitter’dan görüp de bu workshop’a katılma kararı almasaydım, yukarıdaki soruların hiçbirinin yanıtını bilemeden hayatımı sürdürecektim. Ufak ve masum bir istekti benimkisi. Bugüne kadar gittiğim deneme çekimlerinden neden eli boş döndüğümü öğrenmek ve uzaktan uzağa hayran olduğum o ‘Harika’ kadınla tanışabilmek. Hepsi bu… Nereden bilebilirdim kendi iç dünyama bir ışık tutacağını ve gözümü açıp içimde büyüttüklerimi görmemi sağlayacağını.
 Bu kadın mucizeler yaratmıyor, sihirli değneği falan da yok. Size o çarpıcı ışıklarla dolu dünyanın kapılarını açmıyor. Üzgünüm, iş de bulmuyor. Hayır, hiçbir yönetmenle tanıştırmıyor! Sadece birkaç saat sohbet ediyor sizinle. Yaptığı bundan ibaret. İsterseniz söylediklerini not alırsınız, ister kafanıza yazarsınız. Ama şu bir gerçek ki hayatınız boyunca dönüp dönüp o notlara bakarsınız. Neden mi? Çünkü suratınıza bir şaplak gibi inip sizi kendinize getiren, iki omuzunuzdan tutup sarsan bir farkındalıklar silsilesiyle dolup taşmanıza neden oluyor.
Aslında her şey net ve basit. Hayatı karmaşıklaştıran bizleriz. Hayat belli bir doğallıkta ilerliyor ve bu ‘Harika’ kadın, bu akışta gözlerinize bağladığınız kapkara eşarpları çözüyor ve omuzunuza sıcak bir dokunuş kondurup sizi cesaretlendiriyor. En büyük dayanağı ‘SEVGİ’. Çünkü diyor ki: ‘Kendini sevmekle başlar her şey’. Kendini sevmenin de bir raconu var. Ego ve hırslardan uzak durarak seveceksin kendini. Kendini seveceksin ki insanları sevebilesin. Kendini seveceksin ki yaptığın işi sevebilesin. Başkası olmaya çalışmayacaksın. Çünkü sen neysen ‘O’ sun.
 Tabii ki doğrular, yanlışlar var. Kendini sev, her şey olsun mantığından çok çok ötede şeyler öğreniyorsunuz. Hem de bu, kapıdan içeri adım attığınız ilk andan itibaren başlıyor. Öz geçmişinize atılan çizikler gibi hayatınıza bir sürü çizikler atıyorsunuz. Bu çizikler derin bir nefes aldırıyor size. Hem de en doğrusundan.
 Sizi bilmem ama benim için bu workshop, bir oyuncunun nasıl iş bulacağını öğrenme tekniklerini çokça aşıyor. ‘Oyuncu seçimi sırları’ başkalaşıyor ve ‘yaşama sırları’ na dönüşüyor. Gerisi zaten fazladan çabaya gerek kalmadan çorap söküğü gibi geliyor. Size de bu değişime şaşıp kalmak kalıyor…

MİNE ÖZGEN

DİLEK YORULMAZ’ın YORUMU

“Her şeyin bir zamanı vardır.” Klişe bir cümle gibi görünse de ben bunun doğruluğuna inanıyorum, özellikle de şu sıralar… Bundan yaklaşık iki ay önce bir sosyal paylaşım sitesinde “Oyuncu Seçimi Sırları” isimli bir atölye çalışmasının duyurusunu gördüm, Harika Uygur ‘la Oyuncu Seçimi Sırları… Araştırdım, gitmeye niyetlendim ama sonra bir şekilde gidemedim. Aynı şekilde yaklaşık bir senedir yoga yapmak istiyordum ama koşulsuzluklardan, belki de tembelliğimden ya da gerçekten istemediğimden başlayamamıştım. Bir ay önce yogaya başladım ve yogaya başlamamın 5.gününde Harika Uygur’un atölye çalışmasının bir gün ertelendiğini gördüm ve ertesi gün çalışmaya katıldım, eğer gününde yapılmış olsaydı katılamayacaktım. Şimdi yoganın “Oyuncu Seçimi Sırları” atölye çalışması ile ne ilgisi var diyebilirsiniz ama hiç öyle demeyin çünkü doğrudan alakalı. Bu atölye çalışması boyunca her gün defalarca duyacağınız bir kelime olacak yoga. Bir oyuncunun hayatının vazgeçilmezi olduğu sürekli vurgulanacak. Hayatımızın başladığı noktaya nefesimize bir yolculuk yapacak,  yaşarken doğrulardan yanlışlara nasıl farkında olmadan yöneldiğimizi öğreneceğiz. Geçmişteki deneyimlerimizle yüzleşip, yeni deneyimler için cesaret göstereceğiz. Tüm bunlar nasıl mı olacak? İlk önce doğru nefes almakla işe başlayacağız sonra da bize gösterilen yolda yürümek için adım atacağız. Kimse bir sihirli değnekle hayatının bir anda değişmesini beklemesin! Evet, bu çalışmada ‘’Harika’’ bir sihirli değnek olacak ama o sadece size yol gösterecek, o yola girmek ya da girmemek size kalmış! Ben kendi adıma yola girmeye çabalıyorum, atölye çalışmasından sonra artık haftanın 6 günü yoga yapıyorum, kendimde ki değişiklikler gerçekten takdire değer.
Ben işin teknik tarafından çok bende yarattığı ya da uyandırdığı demem daha doğru olur duygulara değindim. Tabii ki işin bir de teknik tarafı var; bir cv nasıl hazırlanır, bir görüşmeye giderken ne yapmak gerekir, bir senaryo ne şekilde okunmalı, nasıl bir kariyer planı yapmak gerekir, doğru fotoğraf nasıl olmalı gibi birçok sorunun da en doğru yanıtlarına ulaşabileceğiniz bir çalışma olacak. Bunlar birçoğumuzun bilmediği ya da yanlış bildiği, bilip unuttuğu, belki de bilip yapmadığı belki de yaptığı teknik yaklaşımlar olacak! Bilmeyenler için harika kapılar aralayacak çünkü yeni ve doğru bir adım atmanın heyecanını yaşatacak, bilip de unutanlar için gerekli bir hatırlatma ve belki de bilip de yapanlar için sadece bir tebessüm olacak. Ama her şekilde boşa harcanmış bir zaman olmayacağını ve işareti görebilenler için kazanılmış bir yaşam olacağını söyleyebilirim.  Şimdi buradan bu atölye çalışmasından sonra bütün roller bana gelecek gibi bir yorum çıkmasın, bu tamamen size bağlı, değişim uzun ve zorlu bir süreçtir ve büyük emek ister. Bunu kabul edip, çalışmaya hazırsanız sadece roller değil yaşamınızda ki bütün değer verdiğiniz şeyler size gelecektir, gerçekten değer veriyorsanız tabi! J
Üzerimde ki tozu silkmememe ve kendi içime yönelmeme yardımcı olduğunuz için teşekkürler…
Sevgiler,
Dilek Yorulmaz

DAMLA ERSAN’IN YORUMU
 Her dersin sonunda hissettiklerimi yazdığım notun ilk günü “ Harika bir gündü  Çok mutluyum, çok güzel şeyler öğrendim  Her şey oyuncu olmam için değişecek bana dönecek  idi.. Kendimizi doğru yönetmemiz için çok önemli öneriler edindim ve doğru yerlere ulaşabilmem için bakış açım artık daha geniş. Hem profesyonel hem de sohbet tadında, çok keyifli bir çalışmaydı. Bir şeyleri başardığımızda Harika Hanım’ın yüzündeki ışık ve mutluluğu görmek, başarının bir kez daha işini çok sevmek olduğunu hatırlattı bana. Oyunculukla ilgili çok işime yarayacak bilgiler edindim, evet, ama ‘oyunculuk seçimi sırları’ndan çok daha öteydi. Hayata dair güzel mutluluklar öğrendim, farkındalığım gelişti. Orada bulunduğum için çok memnunum. Bir kez daha giderim. Düşündüğümün çok daha ötesinde bir çalışmaydı. Söylenenlerin hepsini yapacağım. Ve dahasını da. Çok teşekkürler.
Damla Ersan

4 Mayıs 2012 Cuma

YAPIMLAB'DA SHORT FİLM CORNER TOPLANTISI

Merhaba Sevgili Dostlar,
4 Mayıs 2012 YAPIMLAB-CİHANGİR






































Bundan bir süre önce bu blogda Cannes'da 'yarışmada olmak' ile 'short film corner' da olmak arasındaki farkı anlatan bir yazı yazmıştım. İkisi de önemli etkinlik olmasının yanı sıra 'farklı' olduğu aşikardı. Dolayısıyla, burada sizlerle bu konuyu paylaşmıi ve devamında  da Cannes'da 'Short Film Corner'a gidecek arkadaşlarla bir toplantı yapmak istediğimi belirtmiştim. 


Dün bu toplantı YAPIMLAB'da gerçekleşti. Short Film Corner'a katılacak 14 filmin temsilcileri yani yönetmen ve yapımcılarıyla buluştuk. Ben bazı önemli olacağını düşündüğüm terminolojik bilgilerin yanı sıra pratik bilgiler verdim. Daha önce Cannes'da bulunmuş ve Short Film Corner konusunda deneyimli olan ve bu yıl da filmi 'Short Film Corner'da olan Olgu Baran Kubilay'da gözlem ve deneyimlerini paylaşarak destek verdi.


Bu arada, katılan filmlerin büyük bir çoğunluğunu izledim. Türkiye sineması'nın gelişimini buradan da takip etmek mümkün... Öncelikle teknik açıdan işlerin sorunsuz olduğunu belirtmeliyim. Yaratıcılık açısından da çok umut veren işler var. Yani, hepsinin yolu, her film üreten gibi uzun ama açık ve umut dolu...Tüm arkadaşları, bu aşamaya geldikleri ve üretim yaptıkları için kutluyorum.


Bu çalışmaya katılan arkadaşlarla tanışmaktan çok memnun oldum. Bazıları şu anda YAPIMLAB'ın öğrencileri ve onlarla zaten beraberiz ve her durumu değerlendirme imkanımız var. Ama tüm katılımcılarla Cannes sonrası tekrar buluşup bir değerlendirme toplantısı yapacağız. 


Katılan herkese teşekkür ediyorum ve başarılar diliyorum... 


Cannes'da görüşmek üzere...

1 Mayıs 2012 Salı

CÜNEYT TÜREL'E VEDA...

Merhaba Sevgili Dostlar,


Bugün üzücü bir haber ile başladık güne... Sevgili Cüneyt Türel'in vefatı, beni derinden etkiledi. Kendisini şahsen tanıma ve çalışma şansım olduğu için çok mutluyum. Bugün kaybettiğimiz haberini aldığımdan beri de bir o kadar hüzünlüyüm... 


Cüneyt Bey, o kadar zarif birisiydi ki, nasıl anlatsam bilemiyorum. Benim henüz bu sektöre girdiğim asistanlık yıllarımda çalışmaya başladık. Birlikte, pek çok reklam filmi dublajı yaptık... O günlerde henüz sinema-tv öğrencisiydim ve asistanlık yapıyordum... Ama ne asistanlık, her şeye koşturmak anlamına geliyor, bugünkü asistanlık anlayışına oldukça uzak dönemler... Bir reklam filmin başından sonuna kadar yani ön hazırlıktan, yayın kopyasının teslimine kadar her şeye yetişmeye çalışırdık. O zamanlar henüz dublaj kast ajansları da kurulmamıştı... Dolayısıyla dublaj sanatçılarını bizler arardık... Bu nedenledir ki, Cüneyt Bey ile pek sık çalıştık. Özellikle reklam ajansında çalıştığım yıllarda '...Burası Yapı Kredi' cümlesini söylemesi için her hafta görüşürdük... Kendisinde gördüğüm en önemli özelliklerden biri, günümüzde nesli tükenmekte olan bir kibarlık 'beyefendilik'ti... 


Cüneyt Bey, benim de kişisel tarihimin uzaktan gözlemcilerinden biriydi ve her gördüğünde takdir ederdi... Bana 3. asistan olduğumdan bugüne dek hep 'siz' diye hitap etmesi benim için çok kıymetlidir...


Buradan paylaşmak istediğim bir şey daha var:
Bundan birkaç ay önce , önümüzdeki günlerde başlayacak Tiyatro Festivali için Sevgili Tilbe Saran ile birlikte bir oyun hazırlıyorlardı. 2 kişilik bir oyun... Oyunda Çehov'u canlandırıyordu. Oyunu Başar Sabuncu yönetiyor, Metin Deniz sanat tasarım'ını yapıyor, eşim Selim Atakan'da müziklerini hazırlıyordu.


Bu nedenle ilk okuma provalarında bu şahane ekiple birlikte oldum. Hatta, çok yakın zaman kadar bu provalara devam etti ve her an rolüyle birlikteydi... Hastalığı çok hızla ilerleyip, durumu ağırlaşıncaya kadar...




Saygısı, profesyonelliği, değerleri hep aklımda kalacak...


Bu değerleri kaybettikçe içimde bir yalnızlaşma duygusu, çocukluğuma her seferinde veda ediyor gibi hissediyorum...


Bu hislerle, Taksim'den gelen sesler birbirine karışıyor... Hayat, hayat gibi...


1.Mayıs.2012
Gümüşsuyu